hi ya- Hilar. önü- buy- rdü, den um 'in ize ti; önüne kara koyun yahnisi koyun, yiyesi varsa yesin, yemez- se kalkıp gitsin, buy
hi ya- Hilar. önü- buy- rdü, den um 'in ize ti; önüne kara koyun yahnisi koyun, yiyesi varsa yesin, yemez- se kalkıp gitsin, buyurmuş. Oğlu-kızı olmayanı Tanrı Teâla lanetlemiş, biz de lanetleriz, demiş. Oraya vardığımda beni karşıladılar, götürüp kara otağa kondurdular. Altıma kara keçe yaydılar, önüme kara koyun yahnisi getirdiler. Oğlu- kızı olmayanı Tanrı Teâla lanetlemiştir, ona uyar biz de la- netleriz, bunu böyle bil, dediler. Senden midir, benden midir, Tanrı Teâla bize soylu bir oğul vermez, bilmem nedendir diye hatununa söylendi: Han kızı, yerimden doğrulayım mı Yakandan, boğazından tutup Kaba ökçem altına alayım mı Kara çelikten kılıcımı alıp Gövdenden başını ayırayım mı Canın nasıl tatlı olduğunu sana göstereyim mi Al kanını toprağa dökeyim mi Han kızı, nedir bunun sebebi, gel de bana Çok gazap ederim şimdi sana. O böyle deyince Dirse Han'ın hatunu kahroldu, kara kuyma gözleri kanlı yaşla doldu. Dedi ki, ne bendendir ne senden, üstümüzde dünya durdukça duran Allah'tandır de- yip söylemiş. Bakalım ne söylemiş. Hay Dirse Han, "Öfkeni bana kusma, yaralısın diye acı sözler söyleme. Yerinden kalk, doğrul bir a Dirse Han; ala çadırını ortaya kurdur; atlardan aygır, develerden buğra, koyunlardan koç kurban et. İç Oğuz'un, Dış Oğuz'un beyle- rini davet et bir hele. Aç gördüğünü doyur, yalınkat gördü- ğünü giydir, donat; borçluyu borcundan kurtar; tepeleme et yığ, göl gibi kımız akıt; dillere destan bir toy desinler, hacet