Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

KAŞAĞI" Ahırın avlusunda oynarken aşağıda, gümüş söğütler altında görünmeyen derenin hazin şırıltısını işitirdik. Evimiz iç çiti

KAŞAĞI"
Ahırın avlusunda oynarken aşağıda, gümüş söğütler altında görünmeyen derenin hazin şırıltısını
işitirdik. Evimiz iç çitin büyük kestane ağaçları arkasında kaybolmuş gibiydi
. Annem, İstanbul'a gittiği
için benden bir yaş küçük olan kardeşim Hasan'l

KAŞAĞI" Ahırın avlusunda oynarken aşağıda, gümüş söğütler altında görünmeyen derenin hazin şırıltısını işitirdik. Evimiz iç çitin büyük kestane ağaçları arkasında kaybolmuş gibiydi . Annem, İstanbul'a gittiği için benden bir yaş küçük olan kardeşim Hasan'la artık Dadaruh’un yanından hiç ayrılmiyorduk. Bu , babamın seyisi, ihtiyarca bir adamdı. Sabahleyin erkenden ahıra koşuyorduk. En sevdiğimiz şey atlardı. Dadaruh'la beraber onları suya götürmek, çıplak sırtlarına binmek, ne doyulmaz zevkti. Ha- san korkar, yalnız binemezdi. Dadaruh onu kendi önüne alırdı. Torbalara arpa koymak, yemliklere ot doldurmak, ahırı süpürmek, gübreleri kaldırmak eğlenceli bir oyundan çok hoşumuza gidiyordu. Hele timar... Bu en zevkli şeydi. Dadaruh eline kaşağıyı alıp işe başladı mi, tiki... tik... tiki... tik... tipkı bir saat gibi... yerimde duramaz, - Ben de yapacağım, diye tuttururdum. O vakit Dadaruh, beni Tosun'un sırtına kor, elime kaşağıyı verir: - Haydi yap, derdi. - Bu demir aleti hayvanın üstüne sürer fakat o uyumlu tıkırtıyı çıkaramazdım. - Kuyruğunu sallıyor mu? Sallıyor. - Hani bakayım! Eğilirdim, uzanırdım. Fakat atin sağrısından kuyruğu görünmezdi. Her sabah ahıra gelir gelmez: Dadaruh! Timarı ben yapacağım, derdim. - Yapamazsın. Niçin? - Daha küçüksün de ondan - Yapacağım. Büyü de öyle. Ne vakit? Boyun at kadar olduğu vakit.