Kimin kalbi o kadar temiz kalabildi ki? Belki bir tek Mesut'un... Mesut gibilerin... Yolcuğumun orta yerinde "Ya hakkınca bitire
Kimin kalbi o kadar temiz kalabildi ki? Belki bir tek Mesut'un... Mesut gibilerin... Yolcuğumun orta yerinde "Ya hakkınca bitiremezsem bu yolu?" diye telaşa düşün- ce, kalbimi yazarak mı temizlemek istedim? Kızgınlığımın, kırgınlığımın içimde bıraktığı tortuyu yazarak kazıyabilir miyim? Çocukluğumdaki saflığı yeniden bulup Mesut gibi hep o saflığın içinde kalabilir miyim? Ya da yeni bir "ben yolculuğuna çıkabilir miyim ger- cekten? Yolculuk. Ne güzel kelime... Ne umut dolu, sürprizlere gebe bir kelime... n. n. Oysa Istanbul'a taşınma kararı verdiğimiz ve hazırlıkları se- vinçle, heyecanla yaptığımız o günlerin aksine, Ayvalık'tan Istanbul'daki yeni hayatımıza doğru yola çıktığımız o sa- bah bizim için umuttan eser kalmamıştı. Bütün planlar bir anda altüst olmuştu. Bir sabah, beş dakikada değişmişti kaderimiz. O gün biraz daha erken uyansam, biraz daha çabuk inseydim o merdivenleri, belki her şey bambaşka olacaktı. Fakat her şeyimizi kaybetmiş bir hâlde otobüse bindiğimizde bizi bekleyen günler bilinmezlik doluydu. Mesut nasıl da iki gözü iki çeşme ağlayarak koşuyordu otobüsün arkasından. Üzerinde babamın devetüyü palto- su... Ayvalık Garajından çıkarken, hayatımız arkamızda kaybolurken, Mesut'u tutmaya, teselli etmeye çalışan eski komşularımız da onun ardından koşarken ve otobüsümüz Ayvalık Mezarlığının önünden geçip İstanbul'a doğru yol alırken içimde bir volkan ha patladı ha patlayacakmış gibi n