Mavi tulumlarıyla iki işçi, maden kömürü yüklü bir dekovili ite- rek ağır ağır geçtiler. Topal Nuri beyaz mendiliyle yüzünün ter
Mavi tulumlarıyla iki işçi, maden kömürü yüklü bir dekovili ite- rek ağır ağır geçtiler. Topal Nuri beyaz mendiliyle yüzünün terini sildi. Kısa boylu, kocaman ayaklı, tuttuğunu koparan, sımsıkı bir adamdı. Denebilirdi ki otuz iki yaşın olanca gücü, yuvalarında fıldır fıldır dönen kara gözlerinde toplanmıştır. Bu gözler, bu gözlerin karası, bu kara gözlerin karasındaki ihtiras alevleri bugün, ağustos sonları sabahının kızgın saat onunda pörsümüştü sanki. Nasıl pörsümesin ki daha dün değil, önceki gün Bürücek Yaylası'ndaki kiralık evinin koyu gölgeli sundur- ması altında sadakor geceliğiyle püfür püfür yatıyordu. Hava serindi, sular soğuk, kafası dinç, sinirleri yatkın. Akşamları kuvvetli ay, yıldızlar, yanı başında çamların uğultusu, piresiz, tahtakurusuz geceler... Karşı aralığa hafifçe topallayarak yü- rüdü. (...) Bir an bütün bunları gözden geçiren Nuri Efendi, terini yeniden, sıkıntıyla sildi. Bürücek Yaylası, Bürücek Yay- lası'nın sarı sıcaksız, tersiz, pire ve tahtakurusuz, püfür püfür geceleri içinden hasretle geçti. 2. Geçti ya, ne oluyordu? Her yıl yaylaya gider, bir ay, iki ay, sonra gene böyle uçsuz bucaksız Çukurova tarlalarından dev- şirilip harar denilen kocaman çuvallarla fabrikaya çekilmeye başlanan tohumlu pamukların taşındığı ağustos sonları yay- ladan iner, içinde sık sık kıpırdaşan yayla özlemiyle ezilir, üzü- lür, sonunda alışırdı. Madem böyleydi, madem her yılki gibi bu yıl da alışacaktı, alışmalıydı çabucak. Bu parçayla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Anlatma tekniğinden yararlanılmıştır. B) Realizmin etkisiyle gözleme dayalı bir anlatım vardır. C) Anlatımda Anadolu romantizmi, memleketçi çizgi hâkim- dir. D) Olaylar, toplumcu gerçekçi anlayışla işlenmiştir. E) Anlatım, ilahi bakış açısı ile oluşturulmuştur.