NERİMAN ve Şinasi Darülelhan'dan beraber çıktılar, Vezneciler'e kadar beraber yürüdüler. Beyazıt'ta bir arkadaşın dâvetine gecik
![NERİMAN ve Şinasi Darülelhan'dan beraber çıktılar,
Vezneciler'e kadar beraber yürüdüler.
Beyazıt'ta bir arkadaşın dâvetine geciken Neriman ko-
şuyor, Şinasi'yi biraz geride bırakıyordu.
Yolda çok konuşmadılar. Şinasi, Neriman'a söylediği
sözlerin onda bu a](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20221206124440516583-3998807.jpg?h=512)
NERİMAN ve Şinasi Darülelhan'dan beraber çıktılar, Vezneciler'e kadar beraber yürüdüler. Beyazıt'ta bir arkadaşın dâvetine geciken Neriman ko- şuyor, Şinasi'yi biraz geride bırakıyordu. Yolda çok konuşmadılar. Şinasi, Neriman'a söylediği sözlerin onda bu akşam daha az alâka uyandırdığını anla- dıkça yükselen ve yorulan sesiyle cevabını bile alamadığı şeyler soruyordu. Nihayet bu yorgunluk, sesinden bütün vücuduna ve şuuruna geçti: Kolunun altına sıkıştırdığı kemençe ağır ge- liyordu; hafif uzamış tıraşı, aynaya bakılmadan bağlanmış boyunbağı, kemençe sürtünüşleriyle sağ dizi ütü tutmaz bir hale gelen pantolonu, tozlu potinleri, Şinasi için ayrı birer mesele oldular, kendilerine dikkat ettirmeye başladı- lar ve ağırlaştılar. Daima bir iki adım önde giden Neriman'ın yürüyüşün- deki çevikliği, kıyafetindeki itinayı gören Şinasi, onunla kendisi arasındaki farkı hissetmekten de yoruluyordu. Beyazıt'a kadar çıkmak istemedi, eski Darülfünun² binasının önünde durdu; ayrılmak arzusuna benzer bir ha- reket yaptı. Neriman da hemen durmuş, elini uzatmıştı; fakat onun gizli bir sevinçle karışan bu acelesi, Şinasi'yi te- reddüde düşürdü ve ayrılmak azabını arttırdı. Neriman'ın elini bırakamıyor, ayrılığı geciktirmek için lüzumsuz şeyler söylüyordu.