Parça Otuz beşinde gösteriyor. Orta boylu. Güçlü omuzlar. Aşağı yukarı dikdörtgen yüz. Karanlık ve dik bakışlı gözler ancak çene
Parça Otuz beşinde gösteriyor. Orta boylu. Güçlü omuzlar. Aşağı yukarı dikdörtgen yüz. Karanlık ve dik bakışlı gözler ancak çene kemikleri çıkık. Burun yapılı ve düzgün. Kısacık kesilmiş siyah saçlar. Neredeyse her zaman sıkılı du- ran etli dudaklarla ağız yay gibi. Yanmış teni, siyah tüyleri, hep koyu renkli ancak ona yakışan giysileriyle Sicilya- li bir köylü havası var. Kafasında, gittikçe güçlenen bir düşünce doğmuştu: Âdeta yerin altından çukur gibi peyda olan dünkü esrarlı adam, şu hayalet, gerçekten de her şeyi görmüş, bilmiş olsaydı, acaba ona, yani Raskolnikov'a, şimdi böyle ra- hat rahat beklemek olanağı verir miydi? "Ağa" diyordu, kırmızı, zayıf boynunu uzatarak. "Ağa" diyordu, "Sen bilirsin ama köy su içinde kalır mı? Sen söy- le. Yeri çukur zaten. Bana kalınca ben kalkar yaylaya giderim. Köy bataklık olur." Okçuoğlu: "Sen bana tarlanı kirayla verdin mi?" "Verdim." "Elimizde mukavele var mı?" "Var." "Öyleyse?" Osman Ağa boynunu büktü: "Sen bilirsin Ağa." Ağa çizmelerini kırbaçlamağa, gidip gelmeğe başladı: "İnsanda, merhamet de var." Köylüler: "Var Ağa!" dediler. Endigi Dom 112. Anlatım Tekniği Memet gülümsedi. Peki makamında başını salladı. Biçerdöverden kalktı, yana geçti, yerini bana verdi. Direksiyo- na ben geçtim. Biçerdöverden ayrılalı yıllar oluyor. Öteki biçerdöverler de arkadan geliyorlar. Durmaya, Memet'ten yeni şeyler öğrenmeye imkân yok. Gaza bastım. Korku kötü şey. Direksiyon elimde sallanıyor. Yılan gidişi gibi eğ- i būğrü gidişim. Memet gülümseyerek direksiyonu düzeltiyor. Mutlak birisini çiğnedi, bu herifi hapse tiktılar. Ne kadar münasebetsizlik!.. On altı yaş ölmek için pek erkendir. Ah! Artik vapura gidemem... Yazık... Hey terbiyesiz dağ adamı! Bu küfür doğrusu unutulmaz... Arabacı! Sür be herif! Su Andon'un yaptığı işi de görüyor musun?