samb 5. Etkinlik Smk zaman kip eki olan "-yor", kendinden önce gelen -a/-e ünlülerini daraltır. e acak/-ecek, -ayım/-eyim, -alım
samb 5. Etkinlik Smk zaman kip eki olan "-yor", kendinden önce gelen -a/-e ünlülerini daraltır. e acak/-ecek, -ayım/-eyim, -alım/-elim, -an/-en vb. eklerden önce gelen ünlü veya gents unlusu söyleyişe bakılmaksızın a/e ile yazılır. Asadaki metinde bu durumları örnekleyen kullanımları gösteriniz. mtaz bu sahneyi hiç unutamadı. Annesi yukarıda hep ölünün üstünde ağiyordu. Kendisi e kafesinin bir kanadına yapışmış, büyülenmiş gibi orada ağacın dibinde çalişantara hak De insan, ağacın dalına astıkları bir fenerin altında çalışıyorlardı. Fenerin işığı ikide bir nemesine dikkat ediyordu. Bu iki ışık altında gölgeler büyüyor, küçülüyor, top sesleri arasın dia kestiryor, sönecek gibi oluyor, ihtiyar bostancı ceketinin eteğini kaldirmiş, lambanın amesinin çığlığı kazma seslerine karışıyordu. Sona doğru hava birden kızıllaşmıştı. Bu kızıl- evin bulunduğu taraftan geliyordu. Şehir alabildiğine yanıyordu. Hakikatte yangin bir soat ev- el başlamıştı, bahçedekiler şimdi kıpkırmızı bir göğün altında çalışıyorlardı. Bir an sonra tek tük ramel parçaları bahçeye düşmeye başladı. Sonra şehirde büyük, bendini yıkmış sularınkini ge- bir uğultu başladı. Bu her türlü sesten bir mahşerdi. Bir adam bahçenin çitinden içeriye atla- Sehre giriyorlar, diye bağırdı. O zaman hepsi birden durdular. Fakat annesi aşağıya inmiş yal- yordu. Mümtaz daha fazlasına dayanamadı, ell birdenbire tuttunduğu kapının kanadında gev dve yere yıkıldı. Olduğu yerde kulağına birtakım sesler geliyor fakat etrafındakilerden büsbü- in baska seyler görüyordb Babası her akşam yaptığı gibi büyük kesme billur lambanın şişesini parmiş, onu yakmaya çalışıyordu. Uyandığı zaman kendisini çitlerin dışında buldu. Annesi, "Yü- yebilecek misin?" diye soruyordu. Mümtaz şaşkın şaşkın etrafına bakındı, hiçbir şey anlamadan ürüm." dedi. Kendisinden yürümesi isteniliyordu. O da yürüyecekti, Mümtaz bu yolculuğu bir türlü tam olarak hatırlayamazdı. Hangi tepeden şehrin yanışını sey- işler? Hangi büyük yolda o yüzlerce insanlık acayip, perişan, mustarip kafileye katılmışlar- Kim onları sabaha karşı o yaylıya koymuş, kendisini arabacının yanına oturtmuştu? Bunlar psz kalan suallerdi. soyleyiniz. Hafizasında gerisi gelmeyen birkaç hayal vardı. Bunlardan biri, annesinin yola çıkar çıkmaz mesiydi. Artık o, kocasının ölüsü üzerinde ağlayan, sızlayan kadın değildi. Yola çıkmış, oğ- ve kendisini kurtarmaya çalışan kadındı. Sessiz, sedasız, küçük kafileyi idare edenlerin de derini yapıyordu. Oğlunun elinden sıkı sıkı tutmuş, yürütüyordu. Mümtaz avuçlarında hala bu Kenmenin, belki ölümün ötesine kadar sürecek kavrayışını duyardı." levare dedilen you yodlu Send Türk Dili ve Edebiyatı -100 que Poly ded