Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

STÜ ağır ilerliyordu. 1403 yılının sonlarıydı ve dondurucu bir rüzgâr ortalığı kasıp kavuruyordu. Genç ve gürbüz bir atli, kağnı

STÜ
ağır ilerliyordu. 1403 yılının sonlarıydı ve dondurucu
bir rüzgâr ortalığı kasıp kavuruyordu. Genç ve gürbüz bir
atli, kağnının önünden, ardından, yanından giderek,
öküzleri idare ediyor, arada sırada kırbacını sırtlarında
şaklatıyordu.
Kuşkulu bir hal

STÜ ağır ilerliyordu. 1403 yılının sonlarıydı ve dondurucu bir rüzgâr ortalığı kasıp kavuruyordu. Genç ve gürbüz bir atli, kağnının önünden, ardından, yanından giderek, öküzleri idare ediyor, arada sırada kırbacını sırtlarında şaklatıyordu. Kuşkulu bir hali vardı, ikide bir arkasına bakarak göz- lerini zifiri karanlığa dikmesi bir şeyden çekindiğini gös- teriyordu. Yol bir karış çamurdu ve durmadan sulu kar yağıyor- du. Kalın kepeneğine sarılmış olan atlı, bu ağır gidişten huylanıyordu. At üstünde her zaman hızlı gitmeğe alış- mış, diz boyu karda bile, çabuk yürümenin yolunu bul- muş bir insan olarak böyle yavaş gidişten bunaldığı bel- liydi. Fakat onu asıl bunaltan, gidişin yavaşlığı, gecenin karanlığı ve soğuğu, ömründe ilk defa bir kağnıyı götü- rüşteki acemiliği değildi. Geriden gelecek birilerinden çekindiği anlaşılıyordu. Kepeneğine sarınmasında kendi- sini korumaktan çok, aralıksız yağan sulusepken altında