Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

Varlıkların, okuyucunun zihninde canlanacak şekilde, resim leme açıklayıcı ve sanatsal olmak üzere ikiye ayrılır. Açıklayıcı bet

Varlıkların, okuyucunun zihninde canlanacak şekilde, resim
leme açıklayıcı ve sanatsal olmak üzere ikiye ayrılır. Açıklayıcı betimlemede varlıkların olduğu gibi tanıtıl-
ması amaçlanır, kişisel düşüncelere yer verilmez. Görsellikten çok izlenim ve sezgiler

Varlıkların, okuyucunun zihninde canlanacak şekilde, resim leme açıklayıcı ve sanatsal olmak üzere ikiye ayrılır. Açıklayıcı betimlemede varlıkların olduğu gibi tanıtıl- ması amaçlanır, kişisel düşüncelere yer verilmez. Görsellikten çok izlenim ve sezgilerin ağır bastığı sanat- sal betimlemede ise yazar, anlatıma duygu ve yorumlarını da katar. Bu açıklamaya göre aşağıdakilerin hangisinde açıklayıcı betimleme yapılmıştır? A) B) Akdeniz Bölgesi'nin çatısını Toros Dağları oluşturur. Dağlar bazı yerlerde denize çok sokulur. Kaya- lık ve girintili çıkıntılıdır. Bir kaya üzerinde denize dikine inerler ve bazı yerlerde ise kıyı çizgisi ile si- nırları arasına Adana Ovası gibi geniş düzlükler girer. Bu bölge özelliğini kendine komşu olan sıcak denizden alır. D) Köyde iki günden beri olağanüstü zamanlara benzer bir hâl var. Bayram mı? Hayır çünkü hiç kimse yeni giysiler giymemiş. Biri mi evleniyor? O da değil. Yalnız herkes işini gücünü bırakmış, şunun bu- nun evinde hemen hemen gizli diyebileceğimiz birtakım toplantılarda. Sonra genel bir avarelik, bir kendinden geçiş, gözlerde hiç görmediğim pırıltılar var. Enteresan günler. C) Mehtap, Küçükkuyu'yu pırıl pırıl aydınlatıyor. Denizin ölü dalgaları başından geçenleri kıyıya anlatı- yor. Hafif bir meltem gecenin sıcaklığını bastırmak için tüm soluğunu harcıyor, ikimiz de susuyoruz Konuşmak yasak sanki. Zaten konuştuğumuz an bu sihirli hâl bozulacak gibi. Mağaranın ağzında büyük ağabeyim elinde kazma, ortanca kürek, küçük olanı daha sönük bir ga lambası ile beklerdik. Mağaranın içi uzun bir dehlize benzer, etrafta birtakım acayip şeyler varmış bi görünür. Durmadan tepeden damla damla su sızar ve yer daima ıslak olurdu. Bu mağaranın ka si önünde bir ayağım içerde bir ayağım dışarıda beklerdim. Güneş ağaçlardaki eriklerin üzerine is dardı ve içim titrerdi.