Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

XXL arını okudum. yazdığı hiçbir arını sorabilir nesil arasın- ktaşi tarika- özümde, bi- adri romani" kitabın ka- mesem bu nsur

XXL
arını okudum.
yazdığı hiçbir
arını sorabilir
nesil arasın-
ktaşi tarika-
özümde, bi-
adri romani"
kitabın ka-
mesem bu
nsur şiirleri
im için Ya-
ancıdır.
sine ulaşı
mıştır.
başyapıtı-
Baba'dır.
erçek gü-
a beğen-
Dersia
Deneme 06
23. Bilinç akışı; roma

XXL arını okudum. yazdığı hiçbir arını sorabilir nesil arasın- ktaşi tarika- özümde, bi- adri romani" kitabın ka- mesem bu nsur şiirleri im için Ya- ancıdır. sine ulaşı mıştır. başyapıtı- Baba'dır. erçek gü- a beğen- Dersia Deneme 06 23. Bilinç akışı; romanda figürlerin iç dünyalarını kendi zihinlerin- den, bütün karmaşasıyla aracısız bir şekilde aktarmayı amaçlar. Bu, çağrışıma dayalı olarak birbirini izleyen düzensiz yapıda- ki cümle ve sözcüklerle ortaya konan bir tekniktir. Bu teknik- te kahramanın zihni ve iç dünyası; düşünceler, dağınık sözler, imajlar ve sembollerin çağrışım silsileleri hâlinde verilmesiyle aktarılır. Bu yönüyle kahramanın iç sesinin anlatıldığı ancak ta- mamen yazarın kontrolünde olan iç monolog tekniğinden ayrılır. Bu açıklamaya göre aşağıdaki parçalardan hangisi bilinç akışı tekniğine örnek olarak gösterilebilir? A) Dul Ayşe de hazırdır; bir atın üstündedir. Terkisinde, beş ya- şındaki oğlu, belinden sımsıkı sarılmış, önünde üç yaşındaki kızı bir kuşakla dizlerinden eğere bağlı, kucağında bir yaşı- na basmayan yavrusu uykuda... Tepelerden, ara vermeyen, soluk aldırmayan bir yağmur iniyor; kış başlangıcı yağmu- ru... Biliyorlar ki bu böylece sürerse ovayı su basacaktır; çaylar kabaracak, nehirler taşacak, köprüler çökecek, yol, iz kalmayacaktır. Islak gece içinde, sırsıklam bir kafile, kimi atla koşuyor, kaçıyor. B) Babam, her sabah dışarıya giderken bir kere kilere uğrar, öteye beriye bakardı. Ben o gün gene kilerde yalnızdım. Hasan evde hizmetçimiz Pervin'le kalmıştı. Babam çeşme- ye bakarken odanın içinde kırılmış masayı gördü; Haydar'a haykırdı: - Gel buraya! Dalga sesi martılarla karıştı. Fark ettim ki hayatta farklı ton- lar var. Belki de onları fark edebilmek gerekiyordu. Bugüne kadar nasıl kaçmıştım her şeyden. Mesela arkadaşlarıma güvenmedim hiçbir zaman. Sanki mutluluklarında ben yok- tum. Belki çocukken böyle değildik. Daha saf bir bağlılık vardı aramızda. Ne güzel günlerdi; koşar ve mutluluğa ka- nat çırpardık. Şimdi martıların balık avlaması kadar basitti mutlu olmak. "Yazık. Pastayı kestiğimi görmeyecek. Pastam dokuz katlı. Pastamız yani. Çünkü artık nikahlandım. Artık böylece "biz" oldum. "Ben" demeyi unutmayacak mıydık? "Ben" yok, "biz" var: Pis burjuva kızı! Unutamaz mısın ikide bir "ben" demeyi? Unuttum işte Gül. Söze sık sık "Çocuklar ben..." diye başladığım için, beni sürekli böyle azarlayıp durmuş olan bütün eski arkadaşlarıma selam söyle. "Ayşen 'biz' ol- muş de. Babandan haberi alınca. Elinize kazara, acıları ser- gileyenlere inat, düğünleri sergileyen bol resimli bir gazete geçerse oradan da öğrenirsin. Beni asacak değil ya! Onu ne alakadar eder? Ona bir zara- rim dokunmadı ya... Hem ne sanki, ben kimseden ne para aldım ne bilirim ne tanırım!.. Bitti gitti.