Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Kunduz Eğitmen tarafından yazıldı, 23.11.20239 dakikalık okuma

Söz Sanatları Konu Anlatımı

Söz Sanatları Konu Anlatımı

Hesap Oluştur

Ücretsiz kaydol, sınırsız video içerikler ve soru çözümleri ile sınava hazırlan!

ÜCRETSİZ KAYDOL

 

Söz Sanatı (Edebi Sanat) Nedir?

Söz sanatı, edebi eserlerde dilin kullanımıyla estetik bir etki yaratma amacını taşıyan sanatı ifade eder. Edebiyat, dilin güzelliklerini ve çeşitliliklerini vurgular, bu da çeşitli söz sanatlarının ortaya çıkmasına neden olur. Söz sanatları, dilin sıradan ve işlevsel kullanımının ötesine geçer, dilin estetik ve duygusal gücünü vurgular.

Söz Sanatları Nelerdir?

  1. Teşbih
  2. Teşhis
  3. İstiare
  4. İntak
  5. Ad Aktarması
  6. Hüsni Talil
  7. Tecahül-ü Arif
  8. Mübalağa
  9. Tezat
  10. Cinas
  11. Kinaye
  12. Tevriye
  13. Tariz
  14. Telmih
  15. İrsal-i Mesel
  16. Tenasüp
  17. Leffü Neşr
  18. Nida
  19. İstifham
  20. Seci

Teşbih (Benzetme)

Aralarında çeşitli ilişkiler bulunan iki nesneden güçsüz olanın güçlü olana benzetilmesi sanatıdır. Benzetmede benzeyen, benzetilen, benzetme yönü, benzetme edatı olmak üzere 4 unsur kullanılır.

NOT: Benzetme sanatında benzeyen ve benzetileni iyi ayırt etmeliyiz. Şöyle düşünebiliriz bizi annemize ya da babamıza benzetiyorlar. Yani biz anneye benzetiliyoruz bu durumda benzetilen anne benzeyen biz oluruz. O zaman bu bilgiden yola çıkarak benzetilen güçlü, benzeyen güçsüzdür. (Anne, babamız bizden daha güçlü buradan aklımızda tutabiliriz.)

Aşağıdaki cümlede bu unsurları bulmuş olalım:

  • Suda sabun gibi eriyor zaman
    • Su sabuna benzetilmiş o hâlde;
    • Su (benzeyen)
    • Sabun (benzetilen)
    • İkisinin ortak noktası erimesidir. Erime (benzetme yönü)
    • Gibi (benzetme edatı)

Açıklama: Yukarıdaki örnekten benzetmenin 4 unsuru da kullanılmıştır. İllaki benzetme sanatında 4 unsur da olmak zorunda değildir. Benzeyen ve benzetilenin kullanılması yeterlidir.

  • Kömür gözlüm sen de sevda ne arar?
    • Göz kömüre benzetilmiş o halde;
    • Göz —> benzeyen
    • Kömür–> benzetilen

Açıklama: Yukarıdaki örnekte benzeyen ve benzetilen kullanılmıştır. Bu benzetmelere teşbih-i beliğ denilmektedir.

Benzetmenin Ögeleri Nelerdir?

  1. Benzeyen
  2. Benzetilen
  3. Benzetme yönü
  4. Benzetme edatı

Teşhis (Kişileştirme)

İnsana ait bir özelliğin insan dışındaki varlıklara verilmesine teşhis sanatı yani kişileştirme diyoruz. Kişileştirmenin diğer adı teşhistir. İçinde bulunan şahıs kelimesinden gelmektedir. Şahıs kelimesinden kişiyi aklımıza getirerek Teşhis sanatının  kişileştirme sanatı olduğunu hatırlayabiliriz 🙂

Bir yağmur başlar ya inceden ince

Bak o zaman topraktaki sevince

Kuşlar senin uzak diyarlara gittiğini söylediler bana.

Dağ dağ o güzel ses bütün etrafı gezindi

Açıklama: Toprağın sevinmesi, kuşların konuşması sesin gezinmesi özellikleri insana ait özellikler iken insan dışındaki varlıklara verilerek teşhis (kişileştirme) sanatından yararlanılmıştır, diyoruz.

İstiare (Eğretileme)

İstiare sanatı aslında benzetme sanatının bir parçasıdır. Benzetmenin iki ana unsuru olan benzeyen ve benzetilenden  sadece birinin kullanılmasıyla gerçekleşir. Benzeyen kullanılırsa kapalı istiare benzetilen kullanılırsa açık istiare olur. Bu bilgiyi kesinlikle unutmamalıyız. Daha önceki bilgilerimizden güçlü ve güçsüzün hangi unsur olduğunu biliyoruz.

  • Benzeyen –> Güçsüz
  • Benzetilen –> Güçlü
  • Güçsüz, içine kapanık –> Kapalı İstiare
  • Güçlü , açık açık konuşur –> Açık istiare

Bu bilgileri göz önünde bulundurarak aşağıdaki örnekleri inceleyelim.

İstiare sanatların en zor olanıdır ve gerçekten anlaşılması güçtür. Divan edebiyatındaki sanatçılar istiareyi çokça kullanmışlardır. Bize sorulacak sorularda istiarenin zor örneklerini değil  basit örneklerini soruyorlar.

Kurban olam, kurban olam

Beşikte yatan kuzuya

Açıklama: Beşikte yatan varlık bebektir. Bebek kullanılmamıştır. Bebek kuzuya benzetilmiştir. Benzeyen bebek , benzetilen kuzudur. Burada benzetilen öge kullanıldığı için açık istiaredir.

Can kafeste durmaz uçar,

Dünya bir han konan göçer.

Açıklama: Kafeste kuş bulunur. Kuş kullanılmamıştır. Can uçması ifadesiyle  kuşa benzetilmiştir. Benzeyen can, benzetilen kuştur. Benzeyen kullanıldığı için yani güçsüz olan var olduğu için kapalı istiare vardır, diyebiliriz.

Karadutum, çatalkaram, çingenem

Nar tanem, nur tanem, bir tanem

Açıklama: Örnekte sevgili karadut, çingene… benzetilmiş. Sevgili kelimesi kullanılmamış. Benzeyen sevgili, benzetilen karadut, çatalkara, çingene… olduğu için güçlü unsur benzetilen kullanıldığı için açık istiare diyebiliriz.

Karıştır çayını zaman erisin

Köpük köpük, duman duman erisin

Açıklama: Çayın içinde eriyen unsur şekerdir. Zaman şekere benzetilmiştir.  Zaman benzeyen, şeker benzetilen unsur olarak kullanılmıştır. Dizelerde benzeyen unsuru yani güçsüz unsur kullanıldığı için kapalı istiaredir.

İntak (Konuşturma)

İnsan dışındaki varlıkların konuşturulmasına intak sanatı denir. İntak sanatının konuşturma sanatı olduğunu son harfinden hatırlayabiliriz. Burada bir varlık bir şey söylemesi gerekiyor. Mesela dal konuştu intak sanatı olmaz çünkü dalın söylediği ifade kullanılmamıştır.

Dal, bir gün dedi ki tomurcuğuna:

Tenimde bir yara işler gibisin.

Küçük bir çeşmeyim yurdumun

Unutulmuş bir dağında

Açıklama: Dal ve çeşmenin konuşmasıyla intak sanatı kullanılmıştır.

NOT: İntak sanatının bulunduğu her yerde teşhis sanatı vardır fakat teşhis sanatının bulunduğu her yerde intak sanatı yoktur.

Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel)

Bir sözcüğü benzetme amacı gütmeden başka bir sözcüğün yerine kullanma sanatıdır. Bir sözcüğün yerine başka bir sözcük getirirken asıl sözcük ile gelecek sözcük arasında çeşitli ilişkiler kurulur. Yazar-yapıt, neden-sonuç, iç-dış, parça-bütün bu ilişkilerden bazılarıdır.

  • Ne zamandır evde tencere kaynamıyor.

Açıklama: Kaynayan tencere değil içindeki yemektir. Asıl sözcük yemek yerine tencere getirilmiştir. Ama yemek tencereye benzetilmemiştir dikkat! Örnekte iç-dış ilişkisi vardır, diyebiliriz.

  • Rahmet yağdı, şenlendirdi bağ bahçeyi.

Açıklama: Yağmur asıl sözcüktür. Yağmurun yağması sonucunda rahmet oluştuğu için neden-sonuç ilişkisi kurularak mecaz-ı mürsel yapılmıştır, diyebiliriz. Yağmur rahmete benzetilmemiştir sakın öyle bir hataya düşmeyelim.

Hüsni Talil (Güzel Nedene Bağlama)

Bir olaya gerçek sebebinin dışında farklı bir sebep yüklemektir. Güzel nedene bağlama sanatıdır. Hüsn-ü talil örnekleri aşağıdaki gibidir:

Sen gittin yaslara büründü cihan

Soluyor dallarda gül dertli dertli

Açıklama: Güllerin solması doğa olayı iken sevgilinin gidişine bağlanmıştır. Gülün solması başka bir nedene bağlandığı için hüsn-ü talil sanatından yararlanılmıştır.

Sen gülünce güller açar Gülpembe

Dereler seni söyler, sevinirdik Gülpembe

Açıklama: Güllerin açmasını Gülpembe’yi görmesine bağlamıştır. Güllerin açması doğa ait bir döngü iken farklı bir nedene bağlandığı için hüsn-ü talil sanatından faydalanılmıştır.

Tecahül-ü Arif (Bilmezden Gelme)

Ârif bilmek demektir. Tecahül-ü arif ise bilmezden gelmek yani bilmiyormuş ya da yeni öğrenmiş gibi davranma sanatıdır. Tecahül-ü Arif söz sanatının örnekleri aşağıdaki gibidir:

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?

Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz

Geç fark ettim taşın sert olduğunu

Su insanı boğar, ateş yakarmış

Açıklama: Şakaklarına karın yağmadığını ihtiyarlıktan beyazladığını biliyor, yüzün kendisine ait olduğunu biliyor fakat bilmiyormuş gibi yapıyor.Taşın sert olduğunu, suyun boğduğunu, ateşin yaktığını biliyor fakat ilk kez öğrenmiş gibi yapıyor. Yani bilip de bilmezden geliyor bu da aklımıza tecahülü arif sanatını getiriyor.

Mübalağa (Abartma)

Anlatılmak istenen düşünceyi daha büyüterek ya da daha da küçülterek anlatma sanatıdır. Mübalağa örnekleri aşağıdaki gibidir:

Güllü dibâ giydin amma korkarım âzâr eder

Nâzenînüm saye-i hâr-ı gül-i dîba seni

Açıklama: Nazlı sevgilim güllü elbise giydin ama korkarım güllü elbisenin dikeninin gölgesinin seni incitmesinden, demiş Nedim. Bu dizelerin ardından edebiyatımızın en büyük mübalağa ustası Nedim desek çok da abartmış olmayız sanki 🙂 Nedim güllü elbisenin dikenli gölgesinden sevgilisinin incineceğini düşünerek mübalağa sanatını göklere kadar çıkarmıştır, diyebiliriz.

Tezat (Zıtlık)

Birbirine karşıt olan durum veya kelimelerin bir arada kullanılmasıdır. Tezat sözcüğünün içindeki zıt kelimesinden zıtlık sanatı olduğunu akılda tutabiliriz. Karşıtlık olarak bilinen söz sanatı tezattır.

Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü

Kar değil, gökyüzü yağan beyaz ölümdü

Ben de gördüm güneşin doğarken battığını

Esrarlı bir bakışın gönlü kapattığını

Açıklama: Beyaz-kara karşıt anlamlı sözcüklerdir. Doğ- ve bat- karşıt olaylardır. Zıt anlamlı sözcükler bir arada kullanıldığı için tezat sanatından faydalanılmıştır, diyebiliriz.

Cinas

Okunuşları ve yazılışları aynı anlamları farklı kelimelerin dizenin sonunda kullanılmasıdır. Yani hepimizin bildiği sesteşlik sadece burada adı cinas söz sanatı olmuştur.

  • Kalenin ardında üç ağaç incir
  • Çekme zincirleri kolları incir

Açıklama: İlk dizede meyve olan incirden bahsedilirken ikinci dizede incimek eylemi kullanılmıştır. Yazılışı aynı fakat anlamları farklı olduğu için cinas sanatı kullanılmıştır.

Kinaye (Değinmece)

Bir sözcüğün hem gerçek hem de mecaz anlamının kullanılması sanatıdır. Şairin amacı burada gerçek anlamı verip uzak anlamı ifade etmektir. Amaç daha kapalı bir anlatım ortaya koymaktır.

Önemli! Günlük hayatta kullandığımız kinaye ile edebiyatta kullanılan kinaye farklıdır. Günlük hayatta kullandığımız kinayenin karşılığı tariz yani iğneleme sanatıdır. Bu bilgiye dikkat etmeliyiz.

Bulamadım dünyada gönüle mekân

Nerde bir gül bitse etrafı diken

Açıklama: Gerçek anlamı gülün etrafında dikenlerin olmasıdır. Fakat şair bize nerde gül bitse yani nerede bir güzellik, iyilik varsa etrafının kötülüklerle çevrili olmasından bahsetmiştir. İfadenin hem gerçek hem de mecaz anlamı kullanıldığı için kinaye sanatı vardır.

Dadaloğlu’m der ki belim büküldü

Gözümün cevheri yere döküldü

Açıklama: Dadaloğlu gerçek anlamıyla belinin büküldüğünü söyleyebilir ama burada dünyanın sıkıntısı, çilesinden çok çektiğini ifade etmek için mecazi olarak belinin büküldüğünü ifade etmiştir. Beli bükülmek ifadesi gerçek ve mecaz anlamıyla kullanıldığı için kinaye sanatı vardır, diyebiliriz.

Tevriye (İki Anlamlılık)

İki anlamlılık demektir. Kinaye ile karıştırmamalıyız. Burada yakın anlam ve uzak anlam vardır. Sanatçı yakın anlamı verip uzak anlamı kastetmek ister.

Bir buse mi bir gül mü verirsin dedi gönlüm

Bir nim tebessümle o afet gülü verdi

Açıklama: Gülü verdi ifadesinde ilk aklımıza gelen gülü uzatmasıdır çünkü ilk dizede gülü vermesi ifadesi kullanıldığı için. Fakat şair burada gülü verdi derken gülmek eylemini gerçekleştirdiğinden bahsetmektedir. Yakın anlamını verip uzak anlamını kastettiği için tevriye sanatı kullanılmıştır.

Âvâzeyi bu aleme Dâvud gibi sal

Bâki kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş

Açıklama: Yukarıdaki dizeler Bâki’ye aittir. Dizedeki baki adı aklımıza ilk şairin adını getirmektedir. Oysa Bâki burada baki sözcüğünün sonsuz ebedi olması anlamıyla kullanmıştır. Yani yakın anlamı şairin adı uzak anlamı ise sonsuz anlamıdır. Yakın ve uzak anlam bir arada kullanıldığı için tevriye sanatı yapılmıştır.

Tariz (İğneleme)

Alay etme, yermek, sitem, iğneleme amacıyla söylenen sözün tam tersini kastetmektir. Tarz örnekleri aşağıdaki gibidir:

Bana Tahir Efendi kelb demiş

İltifatı bu sözde zahirdir

Maliki mezhebim benim zira

İtikadımca kelb Tahirdir

  • kelb(köpek)
  • tahir(temiz)

Açıklama: Tahir Efendi bana köpek demiş. İltifatı bu sözde açıktır.Benim mezhebim Malikidir. Mezhebimce köpek temizdir(tahirdir) dizeleri Nefi’ye aittir. Edebiyatımızın hiciv ustasına yani sizce ona köpek diyen birine bu kadar sakin cevap verir mi Nef ? Elbette hayır. Ona köpek diyen Tahir Efendi’ye köpek sensin demek istemiş. İnce bir nükteyle bunu dile getirmiştir.

Telmih (Hatırlatma)

Herkes tarafından bilinen olayın, hikayenin, fıkranın, peygamber kıssasının savaşın ya da şahsiyetin küçük ipucuyla hatırlatılmasına telmih sanatı denir. Telmih sanatını görebilmek için peygamber kıssalarının ve halk hikayeleri bilmemiz gerekir. Telmih söz sanatının örnekleri aşağıdaki gibidir:

Âşık dediğin Mecnun misali kör

Ne bilsin alemde ne mevsimidir

Açıklama: Dizelerdeki Mecnun bize Leyla ile Mecnun hikayesini hatırlatır. Bu nedenle telmih sanatı vardır, diyebiliriz.

Gökyüzünde İsa ile

Tur Dağı’nda Musa ile

Elindeki asa ile

Çağırayım Mevla’m seni

Açıklama: Hz. İsa’nın gökyüzüne yükseltilmesi, Hz.  Musa’nın Tur Dağı’nda Allah ile konuşması ve Hz. Musa’nın asasının yere atıldığında yılana dönüşmesi hadiseleri bize hatırlatılmıştır. Telmih sanatına başvurulmuştur, diyebiliriz.

İrsal-i Mesel (Örneklendirme)

Şiirde atasözünün kullanılmasıdır. İrsal-i Mesel söz sanatının örnekleri aşağıdaki gibidir:

Allah’a sığın şahs-ı halimin gazabından

Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir.

Açıklama: Yumuşak atın çiftesi pektir atasözü kullanıldığı için irsali mesel sanatından faydalanılmıştır.

Tenasüp (Uygunluk)

Birbiriyle alakası bulunan en az üç kelimenin kullanıldığı sanatın adıdır.

Artık demir almak günü gelmişse zamandan

Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan

Yunus ki nergiste güler, gülde kanar

Kırlarda gelincikte onun bağrı yanar

Açıklama: Yukarıdaki dizelerde demir almak, gemi, liman sözcüklerinin arasında bir ilişki vardır. Hepsi denize ait unsurlardır. Nergis, gelincik, gül arasında da vardır şair çiçekleri sıralamıştır. Birbiriyle ilgisi bulunan kelimeler bir arada kullanıldığı için tenasüp sanatı vardır, diyoruz.

Leffü Neşr (Söz Simetrisi)

İki dizede geçen kelimeler arasında ilginin bulunmasıdır. Tenasüp sanatıyla karıştırılmamalıdır. Burada ilgisi bulunan kelimelerin farklı dizelerde yer alması gerekir.

Masallarda, türkülerde, cönklerde

Seni buldum, seni duydum, seni okudum

Açıklama: Masal→ buldum, türkü→ duydum, cönk→ okudum  İfadesinden kelimeler arasındaki uyum simetrik bir şekilde verilmiştir. Bu nedenle burada leffü neşr sanatı vardır, diyebiliriz.

Nida (Seslenme)

Seslenme sanatıdır. Ey, ya, hey, bre, behey, vay gibi ünlemleri gördüğümüz an nida yani seslenme söz sanatı vardır, diyebiliriz.

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü!

Ey benim sarı tanburam!

Sen ne için inilersin?

Açıklama: Ey seslenme ünlemi kullanıldığı için nida sanatı vardır, diyebiliriz.

İstifham

Şairin cevabını bildiği sorunu, soru şeklinde ifade etmesine istifham sanatı denir. İstifham söz sanatının örnekleri aşağıdaki gibidir:

  • Olur mu dünyaya indirsem kepenk?
  • Gözyaşı döksen Nuh tufanına denk

Açıklama: Dünyaya kepenk indiremeyeceğini  biliyor fakat dizede bu soruya yer verdiği için istifham sanatına başvurulmuştur, diyebiliriz.

Seci

Düzyazıdaki (nesir) kafiyedir. Seciyi gördüğümüz an aklımıza divan edebiyatının süslü nesri gelmeli. Hatırlayalım divan sanatçıları şekle çok önem verirlerdi bunu düzyazıda da sürdürmüşler ve cümlelerin uyumlu olmasına dikkat etmişlerdir. Bu şekilde seci söz sanatı oluşmuştur.

  • İlahi, kabul senden, ret senden; şifa senden, dert senden…İlahi, iman verdin, daim eyle, ihsan verdin, kaim eyle!

Açıklama: ret-dert, iman-ihsan, daim-kaim ifadeleriyle düzyazıda uyum oluşturulduğu için seci sanatı vardır.

Sınava hazırlanmanın en kolay yolu

Sınırsız video içerikler ve soru çözümleri ile sınava hazırlan

ÜCRETSİZ KAYDOL