Atatürkçülük ve Türk İnkılabı konusu TYT ve AYT Tarih için oldukça önemli ve soru gelen konulardan biri. Bu yazı, Atatürkçülük ve Türk İnkılabı başlığı altında; Türk İnkılabı, Siyasi alanda Yapılan İnkılaplar, Hukuk Alanında Yapılan İnkılaplar, Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar, Toplumsal Alanda Yapılan İnkılaplar ve Ekonomi Alanında Yapılan İnkılaplar konularını içeriyor. Kunduz Tarih eğitmenimiz Ayşenur Hoca tarafından senin için hazırlandı! Şimdi beraber bu konuyu keşfedelim!
Türk İnkılabı
- Osmanlı Devleti, XIX ve XX. yüzyılda çağdaş milletlerden geri kalmamak için çeşitli adımlar atmıştır. Çağdaşlaşma adına birçok kanun çıkarılmış ve ıslahat adı verilen pek çok yenilik yapılmıştı ama başarılı olunamamıştır.
- XX. yüzyılda Atatürk önderliğinde birçok alanda yeni kurumlar oluşturuldu. Çağın gereklerine uymayan eski kurumlar yenilendi.
- Türk milletinin tarihi birikimleri esas alınarak yapılan tüm bu çağdaşlaşma çabalarına Türk inkılabı adı verilir. Türk inkılabının esasları Atatürkçü düşünce sistemini oluşturur.
Atatürk İlkeleri
- Türk toplumunun ihtiyaçlarından doğmuştur.
- Temelinde Türk kültürü vardır.
- Herhangi bir dış bakı, zorlama ve taklitçiliğe dayalı değildir. Akla ve bilime dayalıdır.
- Anlam ve amaç bakımından birbirini tamamlayan bir bütündür.
- Türk milletini çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmayı amaçlar.
- Milliyetçilik duygusuna dayalıdır.
- Türk inkılâbı ile uygulamaya konulmuştur.
- 5 Şubat 1937’de, 1924 Anayasası’nda yapılan bir değişiklikle Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nitelikleri olarak kabul edilen Atatürk İlkeleri anayasaya girmiştir.
Cumhuriyetçilik
- Atatürkçü düşünce sisteminin dayanağı olan en temel ilke cumhuriyetçiliktir.
- Cumhuriyet, milletin egemenliğini kendi elinde tuttuğu bir devlet şeklidir. Cumhuriyet’te egemenlik; kişi, zümre, sınıf gibi toplumun bir kısmına değil tüm halka aittir.
- Cumhuriyet yönetiminin esası; halkın ülke yönetiminde kendisini temsil edecek devlet başkanını, yöneticileri ve temsilcileri, anayasada belirlenen sürelerde seçim yoluyla işbaşına getirmesidir.
- 1919’da başlayan Millî Mücadele, kongrelerde alınan kararlarla milli iradeyi esas alarak yürütülmüştür. 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılmasıyla cumhuriyet yönetimine doğru giden süreç hızlanmıştır.
- 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanıyla yeni Türkiye Devleti resmî olarak millî egemenliğe dayalı bir yönetime kavuşmuştur.
- Cumhuriyet yönetimlerinin temel ilkelerinden biri de devletin yasama, yürütme ve yargı güçlerinin birbirinden ayrı olması anlamına gelen kuvvetler ayrılığıdır.
- “Türkiye Devleti’nin yönetim şekli cumhuriyet’tir” ilkesi 1924 anayasasından itibaren bütün anayasalarımızda yer almıştır.
- TBMM’nin açılması, saltanatın kaldırılması, halifeliğin kaldırılması, Cumhuriyetin ilanı 21 ve 24 Anayasalarının kabulü, çok partili hayat denemeleri ilgili inkılaplar Cumhuriyetçilikle ilgilidir.
- Atatürkçü düşüncenin en büyük hedeflerinden birisi millî egemenliktir.
Milliyetçilik
- Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı ırkçılığı reddeder. Laiktir, barışçı ve insancıldır. Türk milletinin çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmayı amaç edinir.
- Bu ilke Kurtuluş Savaşımızın çıkış noktasını oluşturmuştur.
- Yeni Türk harflerinin kabul edilmesi, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’nun kurulması, kapitülasyonların kaldırılması, Kabotaj Yasası’nın kabulü, Türk Parasını Koruma Kanununun kabulü, Merkez Bankasının kurulması, yabancıların kurduğu bazı işletmelerin millileştirilmesi, Misak-ı Millînin kabul edilmesi, Erzurum ve Sivas kongrelerindeki Vatan bir bütündür parçalanamaz kararı gibi gelişmeler Milliyetçilikle ilgilidir.
Halkçılık
- Halkçılık ilkesi, ülke sınırları içinde yaşayan değişik sosyal grupların mutluluk ve refahını arttırmayı amaçlar. Halkçılıkta eşitlik esastır. Halkçılık ilkesi; cumhuriyetçilik ve milliyetçilik ilkelerinin doğal bir sonucudur.
- Aşar Vergisi’nin kaldırılması, Kılık- Kıyafet Kanununun kabulü, Medeni Kanununun kabulü, kadınlara siyasi haklar verilmesi, Soyadı Kanununun kabul edilmesi, unvan ve lakapların kaldırılması, ilköğretimin zorunlu hale getirilmesi, sosyal devlet anlayışı halkçılık ilkesiyle ilgilidir.
Devletçilik
- Devletçiliğin esası başta ekonomi olmak üzere her alanda devletin planlamacı bir tutum takınmasıdır.
- Devletçilik ilkesi, devletin planlama görevinin yanında bireysel faaliyeti ve çalışmayı da kabul eder.
- 1933’te planlı kalkınmaya geçiş anlamı taşıyan Devletçilik ilkesi bu yıldan itibaren uygulamaya konulmuştur.
- Demir, çimento, şeker fabrikalarının kurulması, Sümerbank ve Etibank’ın kurulması, I. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın hazırlanması devletçilikle ilgilidir.
Laiklik
- Bir kavram olarak laiklik, dinî olanla dünyevi olanın birbirinden ayrılmasıdır.
- Laiklik yoluyla devlet yaşamında aklın ve bilimin egemen olması sağlanır.
- Saltanatın kaldırılması, halifeliğin kaldırılması, Seriye ve Evkaf Vekâletinin kaldırılması, Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun kabulü, medreselerin kapatılması, Maarif Teşkilatının kurulması, Kılık- Kıyafet Kanununun kabulü, tekke-zaviye ve türbelerin kapatılması, Türk Medeni Kanununun kabulü, 1924 Anayasasında yer alan Devletin dini İslam’dır hükmünün 1928’de anayasadan çıkarılması, anayasaya 1937’de Laiklik maddesinin konulması, cumhurbaşkanı ve vekil yemin şeklinin değiştirilmesi Laiklik ilkesiyle ilgilidir.
İnkılapçılık (Devrimcilik)
- Toplum düzenini ve yapısını daha iyi duruma getirmek için yapılan köklü değişikliklere inkılap denmektedir.
- Türk toplumunu çağın gerisinde bırakan kurumları ortadan kaldırmak veya bu kurumları yeni gelişmelere uygun bir hâle getirmektir.
- İnkılapçılık ilkesi çağdaşlaşmayı sağlayan güçtür.
- İnkılapçılık ilkesinin uygulanması, Cumhuriyet’in ilk yıllarında aydın bir nesil oluşmasına zemin hazırlamıştır.
- Atatürk inkılapları çerçevesinde yapılan her yenilik hareketi, Atatürkçü düşüncenin inkılapçılık ilkesi kapsamında değerlendirilir.
- Saat, ölçü, takvim, hafta tatili konularında yapılan değişiklikler İnkılapçılık ilkesi ile ilgilidir.
Siyasi alanda Yapılan İnkılaplar
- Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
- II. TBMM Açılması (11 Ağustos 1923)
- Ankara’nın Başkent Oluşu (13 Ekim 1923)
- Cumhuriyet’in İlanı (29 Ekim 1923)
- Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
- Anayasa Hareketleri
Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
Nedenleri:
- Saltanatın varlığının millet iradesi ile uyuşmaması
- Lozan Konferansına TBMM yanında İstanbul hükümetinin de çağrılması (iki başlılığı ortadan kaldırmak)
- TBMM açılışı ile saltanatın varlığının gereksizliği (Millet iradesinin gerçekleştirilmesi)
- 16 Mart 1920’de İstanbul’un işgali ile Saltanatın işlerliğini kaybetmesi
- Dini otorite ile siyasi otoritenin ayrılarak Laikliğe geçişin hızlandırılmak istenmesi
Sonuçları:
- Lozan Konferansı’nda Türkler arasında ikilik çıkması önlenmiştir.
- Milli egemenliğin önündeki önemli bir engel ortadan kalkmıştır.
- Devrimlerin ve çağdaşlaşmanın önündeki önemli bir engel ortadan kalkmıştır.
- Osmanlı Devleti siyasî olarak resmen sona ermiştir.
- TBMM kayda değer tek devrimini yapmıştır.
- Son padişah Vahdettin ülkeyi terk etmiştir.
- Abdülmecit Efendi TBMM tarafından halife ilan edilmiş.
II. TBMM Açılması (11 Ağustos 1923)
- 23 Nisan 1920 yılında kurulan Meclis kurucu meclisti.
- Savaş sonrasında meclisin yenilenmesi düşüncesi ağırlık kazandı. Çünkü:
– M. Kemal’e karşı saltanatın kaldırılması ile bir muhalefetin oluşması
– I. TBMM’nin savaş sırasında yıpranması
– Yeni Türk Devletini çağdaşlaştırma düşüncesi
- M. Kemal daha önce oluşan Müdafaa-i Hukuk grubunu esas alarak 9 Eylül 1923’te yeni Türkiye’nin ilk siyasi partisini (Halk Fırkası) kurdu.
- II. Meclis 11 Ağustos 1923’te açıldı.
- Saltanatın kaldırılması dışında inkılapları gerçekleştiren meclis bu meclistir.
Ankara’nın Başkent Oluşu (13 Ekim 1923)
- İstanbul boşaltılınca (6 Ekim 1923) yeni başkentin neresi olacağı konusu gündeme gelmiştir. Ankara yasayla başkent sayılmıştır.
- Bu tercihte Ankara’nın coğrafi, jeopolitik ve stratejik konumu rol oynamıştır.
- Ankara’nın sahip olduğu konumun ülkenin savunmasında ve idaresinde avantaj oluşturacağı düşünülmüştür.
- Ankara, TBMM’de 13 Ekim 1923’te çıkan kanunla resmen Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti oldu.
Cumhuriyet’in İlanı (29 Ekim 1923)
Nedeni:
- TBMM’nin açılmasıyla Ulusal Egemenlik ilkesi yürürlüğe konmuş, dolayısıyla Cumhuriyet yönetimi fiilen uygulanmaya başlanmıştır.
- II. Meclisin görevine başlamasına rağmen bir türlü hükümeti kuramaması, bir hükümet bunalımının yaşanmasına neden olmuştur.
- Hükümet bunalımının Meclis Hükümeti Sistemi nedeniyle aşılamaması, kabine sistemine geçmek dolayısıyla da Cumhuriyeti ilan etmek için uygun bir ortam yaratmıştır. Böylelikle 29 Ekim 1923’te bir anayasa değişikliğiyle Cumhuriyet ilan edilmiştir.
Sonuç:
- Devlet rejiminin adı konuldu, devlet başkanlığı sorunu çözümlendi.
- Meclis Hükümeti sisteminden Kabine Sistemine geçildi.
- Yapılacak yeni inkılaplara ortam hazırlandı.
- İlk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, meclis başkanı Fethi Okyar, başbakan ise İsmet İnönü olmuştur.
- Cumhuriyetin ilanı Milli egemenliğe geçişte en önemli adımdır.
Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
- Hazreti Muhammed’in vefatıyla İslam devletlerinde devlet işlerinin yürütülmesi işini halifeler üstlendi. Devlet başkanları halife ismi ile birlikte anıldı.
- Memluklerin ortadan kalkması ile Yavuz Sultan Selim Döneminde Osmanlı Devleti’ne geçen halifelik, saltanatın kaldırılmasına kadar saltanatla birlikte anılan bir siyasi güç oldu.
- Saltanatın kaldırılmasıyla halife, siyasi yetkilerinden ayrılıp dini yetkiler ile varlığını sürdürdü.
- Eski rejim yanlıları Cumhuriyet’ e karşı muhalefetlerini ifade edebilmek için halife Abdülmecit etrafında etkili olmaya başladı.
Nedenleri:
- Halifeliğin cumhuriyetçi, demokratik, laik, çağdaş ilkelerle bağdaşmaması
- Halifeliğin ümmetçilik TBMM’nin ise milliyetçilik ilkesini esas alması
- TBMM’nin Türk milletinin temsilcisi ve en yetkili yönetim organı haline gelmesi
- Abdülmecit Efendi’nin TBMM’nin iç ve dış politika ilkelerine uymaması
- Abdülmecit Efendi’nin hâlâ otoriteymiş gibi davranması ve çeşitli görüşmeler ve törenler yapması
- Hintli Müslümanların liderlerinin yazdıkları mektup ile Türkiye’nin iç işlerine karışması
Sonuç
- TBMM 3 Mart 1924’te kabul ettiği bir yasayla Halifeliği kaldırmıştır.
- Aynı kanunla Osmanlı ailesi üyelerinin de yurt dışına çıkarılmaları, ilerde saltanat ve halifelik iddiasında bulunmamaları için kabul edildi.
- Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edildi. Bu kanun ile tüm okullar Milli Eğitim Bakanlığına bağlanarak eğitim ve öğretimde birlik ve denetim sağlanmıştır. Bu kanun sonucunda medreseler kapanmıştır.
- Vakıf, medrese ve ibadethaneleri denetleyen Şeriye ve Evkaf Vekâleti kaldırılmıştır. Din işleri ve kurumlarının yönetimi için Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur. Başına ise Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi getirilmiştir.
- Vakıfları kontrol etmek amacıyla Vakıflar Müdürlüğü kurulmuştur.
- Erkânıharbiye Vekâleti kaldırılmıştır. En yüksek askerî makam olarak Genelkurmay Başkanlığı kurulmuştur.
- 3 Mart 1924’te kabul edilen bu kanunla laik devlet düzenine geçişte önemli bir adım atıldı.
Anayasa Hareketleri
- Milli Mücadele Dönemi’nde TBMM açıldığında Osmanlı Kanun-ı Esasi’si yürürlükteydi.
- 20 Ocak 1921’de TBMM yeni bir anayasa kabul etti. İlk anayasa olan Teşkilat-ı Esasiye 23 madde ve bir ek maddeden oluştu.
- Cumhuriyetin ilanı ile birlikte savaş döneminin olağanüstü şartlarında yapılan Teşkilat-ı Esasi’ye yeni dönem ihtiyaçlarını karşılayamadı.
- 20 Nisan 1924’te yeni anayasa TBMM’de kabul edilerek yürürlüğe girdi. 1924 Anayasası, 27 Mayıs 1960 askerî darbesine kadar yürürlükte kalmıştır.
Hukuk Alanında Yapılan İnkılaplar
- 1921 Anayasası (Teşkilat-ı Esasiye) (20 Ocak 1921)
- 1924 Anayasası (20 Nisan 1924)
- Türk Medeni Kanununun Kabulü (17 Şubat 1926)
- Diğer Kanunlar
- Kadınlara Siyasi Hakların Tanınması
- Osmanlı Devleti’nde hukukun kaynağı İslam dini ve geleneklere dayanırdı.
- Kapitülasyonlar, Konsolosluk Mahkemeleri ve Karma Mahkemeler devlet içinde hukuk birliğinin sağlanmasını engelliyordu.
- II. Mahmut ve Tanzimat döneminde gerçekleştirilen kanunlaştırma hareketleri tam anlamıyla amacına ulaşamamıştı. Bu dönemde yeni kanunların çıkarılmasına karşı eski kuralların varlığını koruması hukuk alanında ikili bir sistem ortaya çıkmasına neden olmuştu.
- Cumhuriyetin devraldığı hukuk sistemi bir hukuk birliğinden yoksun, sorunlar çözmekten uzak ve çağın gerisindeydi.
1921 Anayasası (Teşkilat-ı Esasiye) 20 Ocak 1921
- TBMM tarafından hazırlanmıştır. Kurucu bir anayasadır.
- Çerçeve bir anayasadır, ayrıntısızdır.
- Savaş dönemi olduğundan ayrıntılı bir anayasa hazırlanamamıştır.
- Millî iradeyi üstün tutmuştur.
- Meclis hükümeti sistemini benimsemiştir.
- Güçler birliğini benimsemiştir; tam demokratik değildir.
- “TBMM şeriat işlerini de yürütür.” demektir; laik değildir.
1924 Anayasası (20 Nisan 1924)
- II. TBMM tarafından hazırlanmıştır.
- Milli iradeyi üstün tutmuştur.
- Kabine sistemini benimsemiştir.
- Devletin dini İslam’dır maddesi 1928’de kaldırılmış.
- 1937’de Atatürk ilkeleri konmuş; anayasa böylece sonradan laikleştirilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun Kabulü (17 Şubat 1926)
- Osmanlı Devleti’nin ilk medeni kanunu olan ve 1876’da yürürlüğe giren Mecelle, toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için yetersiz kalmıştır.
- Cumhuriyetin ilanından sonra hukuk sistemi laikleştirilmiştir.
- En son hazırlanmış olması, çağın ihtiyaçlarına en iyi şekilde cevap vermesi gibi nedenlerden dolayı İsviçre Medeni Kanunu kabul edilmiş ve yürürlüğe sokulmuştur.
Türk Medeni Kanunu’nun Kabulüyle;
- Aile hukukunda kadın, erkek eşitliği sağlandı.
- Çok eşle evlilik yasaklandı. Evliliklerde resmi nikâh zorunlu kılındı.
- Mirasta kadın erkek eşitliği sağlandı.
- Boşanma hakkı kadına da tanındı
- Kadınlara istediği mesleği seçme hakkı getirildi.
- Dinsel ve mezhepsel ayrımlara son verildi.
- Patrikhanenin ve Konsoloslukların mahkeme kurma ve nikâh kıyma yetkileri sona erdirildi.
- Ülkede hukuk birliği sağlanmıştır.
- Kadına siyasi alanda eşitlik getirmemiştir.
Diğer Kanunlar
- Türk Ceza Kanunu: 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe girdi. İtalya’dan alınmıştır.
- Türk Ticaret Kanunu: 29 Mayıs 1926’da Alman ve İtalyan Ticaret Kanunundan etkilenerek hazırlanmıştır.
- Hukuk Mahkemeleri Usulü Kanunu: 18 Haziran 1926’da yürürlüğe girmiştir. İsviçre’den alınmıştır.
- Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu: 4 Nisan 1929’da kabul edilmiş ve Almanya’dan alınmıştır.
- İcra ve İflas Kanunu: Nisan 1929’da çıkarılmış ve İsviçre’den alınmıştır.
Kadınlara Siyasi Hakların Tanınması
- Türkiye’de kadınlar 20 Mart 1930’da belediye seçimlerinde seçme hakkı kazandılar.
- 1933’te Köy Kanunu’nda muhtar seçme ve köy heyetine seçilme hakkı düzenlendi.
- Milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkına ise 5 Aralık 1934’te yapılan anayasa değişikliğiyle kavuştular.
- 8 Şubat 1935’de ilk defa meclis seçimlerine katılan Türk kadınları mecliste 18 sandalye elde ettiler.
Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar
- Tevhid-i Tedrisat Kanunu(3 Mart 1924)
- Maarif Teşkilatı Kanunu(2 Mart 1926)
- Harf Devrimi(1 Kasım 1928)
- Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti’nin Kuruluşu 1931
- Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin kuruluşu(Türk Dil Kurumu) 1932
- Üniversite Reformu(1933)
- Güzel Sanatlar ve Spor alanlarında yapılan çalışmalar.
- Osmanlı medreseleri Kuruluş ve Yükselme dönemlerindeki ileri durumunu kaybetmiştir.
- Medreselerin yanı sıra Osmanlı Devleti içinde yapancı ve azınlık okullarının bir arada olması kültür çatışmalarını doğurmuştur.
- Dünya Savaşı’nda ve Kurtuluş Savaşında eğitimli nüfusun önemli bir kısmı kayıp verilmiştir.
Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924)
- Tüm okullar MEB’e bağlanarak eğitim öğretimde birlik sağlanmıştır.
- Medreseler kapatılmıştır.
- Tevhid-i Tedrisat Kanunu eğitimde laikleşme aşamasıdır.
Maarif Teşkilatı Kanunu (2 Mart 1926)
- Eğitim sisteminin millî ve çağdaş hâle getirilmesi, okulların açılması, müfredat programlarının halkın ihtiyaçlarını karşılayacak hale getirilmesi yönündeki yetki ve görevler MEB’e verilmiştir.
- İlköğretim zorunlu, parasız ve beş yıllık olarak belirlenmiştir.
Harf Devrimi(1 Kasım 1928)
- Türkler tarih içinde Uygur, Göktürk, Arap, Latin alfabelerini kullanmışlardır.
- Eğitimde çağdaş bir yapı oluşturma ve okur-yazar oranını artırılmak istenmesi amacıyla Latin harfleri kabul edilmiş, bazı harfler Türkçeye uyarlanmıştır.
- 1928’de ayrıca yeni rakamlar kabul edilmiştir.
- Millet Mektepleri açılarak Latin harfleri öğretilmiştir.
- Millet Mekteplerinin yanı sıra Atatürk Dönemi’nde açılan eğitim kurumlarından biri de halkevleridir.
- İlk olarak 1932’de açılan Halkevlerinde Atatürkçü düşünüş ve buna dayalı Atatürk ilkelerini yaymak ve inkılapları yerleştirmek amaçlanmıştır.
Tarih Alanındaki Çalışmalar
- Türklerin insanlığın en eski uygarlıklarını kuran köklü bir millet olduğunu bilimsel metotlarla ortaya koymak ve tarih bilincini geliştirmek amacıyla 1931’de Atatürk tarafından Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti adıyla açılmıştır.
Amaçları;
- Türk kültürünü ve kimliğini korumak
- Türk medeniyet sahasındaki katkıları ortaya koymak
- Türk tarihini araştırmak
- Türk Tarih Kongresi’nde (1932) “Türk Tarih Tezi” ortaya atılmıştır.
- TTK’nin süreli araştırma yayını Belletendir.
- 1936 yılında Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi kuruldu.
Dil Alanındaki Çalışmalar
- Türk dili, tarihî akış içerisinde Arapça ve Farsçadan aldığı kelime ve tamlamalarla özünden uzaklaşmıştı.
- 26 Eylül-5 Ekim 1932 tarihleri arasında, Atatürk’ün de katılımıyla 1. Türk Dili Kurultayı toplandı.
- 12 Ekim 1932’de Türk Dil Tetkik Cemiyeti (Türk Dil Kurumu) kuruldu.
- Kurumun kuruluş hedefi: Türk dilinin zenginliğini ortaya çıkarmaktı.
- Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin 1936’da ortaya koyduğu “Güneş Dil Teorisi” de bu doğrultuda oluşturulan somut bir örnektir,
- Türk dilini zenginleştirmek, canlı tutmak ve yabancı kelimelerden kurtarmak için yapılan çalışmala ve açılan kurumların faaliyetleri Atatürk’ün milliyetçilik ilkesi gereğidir.
Üniversite Reformu(1933)
- Darülfünun, Cumhuriyet öncesinde Batılı ölçütlerde kurulmuş yükseköğretim kurumlarından biriydi.
- Yeni Türkiye Cumhuriyeti 1931 yılında Darülfünun ‘da yeni bir düzenleme yapılmasına karar verdi.
- 16 Ocak 1932’de Cenevre Üniversitesinden Türkiye’ye gelen Prof. Dr. Albert Malche incelemelerde bulundu ve hazırladığı raporu Milli Eğitim Bakanlığına sundu.
- 31 Mayıs 1932’de çıkan kanunla Darülfünun kapatıldı.
- 31 Temmuz 1933’te İstanbul Üniversitesi kuruldu.
- 1925’te Ankara Hukuk Mektebi “Hukuk Fakültesine” dönüştürülmüştür.
- 1936’da Dil ve Tarih Coğrafya Mektebi açıldı.
Güzel Sanatlar ve Spor
- 1926’da açılan Gazi Eğitim Enstitüsünde resmi bölümü açılmıştır.
- 1928’de Osmanlı döneminden kalan Sanayi-i Nefise Mektebi, Güzel Sanatlar Akademisine dönüştürülerek çağdaş bir nitelik kazandırılmıştır.
- 1937’de İstanbul Resim ve Heykel Müzesi açılmıştır.
- 1924’te Musiki Muallim Mektebi (Müzik Öğretmen Okulu) kurulmuştur.
- 1932’de Cumhurbaşkanlığı Filarmoni Orkestrası kurulmuş, 1934’te Milli Musiki Akademisi, 1936’da Ankara Konservatuvarı açılmıştır.
- Darülbedayi, 1934’te çağın gereklerine göre İstanbul Şehir Tiyatrosuna dönüştürülmüştür.
- Cemal Raşit Bey, Ulvi Cemal Erkin, Ahmet Adnan Saygun gibi müzisyenler ve İbrahim Çallı, Namık İsmail gibi ressamlar yetişmiştir.
Toplumsal Alanda Yapılan İnkılaplar
- Şapka İnkılabı ve Kıyafette Yapılan Düzenlemeler(25 Kasım 1925)
- Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması(30 Kasım 1925)
- Takvim, Saat ve Ölçülerde Yapılan Değişiklikler
- Soyadı Kanununun Kabulü(21 Haziran 1934)
- Türk Kadınına Verilen Haklar
Amaçları:
- Toplum hayatını yeniden düzenlemek,
- Toplumsal düzeni çağdaşlaştırmak,
- Avrupa ile ilişkilerde karışıklıklar ve sorunlar yaşanmasını önlemek.
Şapka İnkılabı ve Kıyafette Yapılan Düzenlemeler (25 Kasım 1925)
- Kılık ve kıyafette birliği sağlamak, çağdaş görünümlü bir toplum oluşturmak amacıyla 25 Kasım 1925’de Şapka Giyilmesi Hakkındaki kanun kabul edilmiştir.
- Kıyafetlerde değişiklik Laiklik ve Halkçılık ilkesi doğrultusunda yapılmış bir düzenlemedir.
- Ülkede kılık kıyafette birliği sağlanmaya çalışıldı.
- Diyanet İşleri Başkanı, Haham babası ve Patrikler dini kıyafetle dolaşabilecekti.
Tekke Zaviye ve Türbelerin Kapatılması
- Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasında tarikatlar önemli görevler üstlenmişlerdir.
- Cumhuriyet karşıtı kişilerin örgütlendiği kurumlar haline gelen tekke, türbe ve zaviyeler 30 Kasım 1925’te bir kanun çıkarılarak kapatılmıştır.
- Şeyh, molla, derviş, çelebi, türbedar, mürit gibi unvanların kullanımı yasaklanmıştır.
Takvim, Saat ve Ölçülerde Yapılan Değişiklikler
- Türkiye, Batı ile olan ilişkilerde karışıklıklar yaşanmaması amacıyla takvim, saat ve ölçülerde değişiklik yapmıştır.
- Kanunla Milletlerarası Takvim(Miladi Takvim) ve Saat sistemi kabul edilmiştir ve 1 Ocak 1926’da yürürlüğe girmiştir.
- 1 Nisan 1931’de çıkan bir yasayla ticarette karışıklığa, hesapların zorlaşmasına yol açan arşın, endaze, dönüm, okka gibi ölçüler bırakılmış metre ve kilo sistemine geçilmiştir.
- 1935’te hafta sonu tatili düzenlenmiştir. Hafta tatili cumadan pazara alınmıştır.
Soyadı Kanununun Kabulü (21 Haziran 1934)
- İsim benzerliği nedeniyle resmî işlerde karışıklıklar yaşanmaktaydı.
- Bu karışıklıkları ortadan kaldırmak amacıyla 21 Haziran 1934’te TBMM tarafından Soyadı Kanunu kabul edilmiştir.
- Herkesin toplumsal yaşamda ve kanun önünde eşit olması amaçlanmıştır.
- Soyadı Kanunu toplumsal alandaki ayrımcılıkları ortadan kaldırmayı amaçladığından “halkçı” özellik taşır.
- TBMM çıkardığı bir kanunla akrabaları dahil kendisinden başka kimsenin kullanmaması kaydıyla Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal’e “Atatürk” soyadını vermiştir.
Türk Kadınına Verilen Haklar
- Kadınların sosyal hayatta erkeklerle eşit konuma yükseltilmesinde ilk adım 1926’da Türk Medeni Kanunu’nun kabulü ile atıldı.
- 1927-1928 öğretim yılından itibaren karma eğitime geçildi.
- Kadınların siyasal eşitliğe kavuşturacak ilk adım 1930’da Türk kadınına belediye seçimlerine katılma hakkı verilmesiyle atıldı.
- 1933’te Türk kadını muhtarlık seçimlerine katılma hakkı elde etti.
- 5 Aralık 1934’te kadınlar genel seçimlerde seçme ve seçilme haklarını kazandılar.
- Fransa’da kadınlar 1944’te, Yunanistan’da 1952, İsviçre’de 1974’te seçme seçilme hakkına kavuştu.
Ekonomi Alanında Yapılan İnkılaplar
- İzmir İktisat Kongresi 17 Şubat 1923
- Sanayi ve Ticaret Alanındaki Gelişmeler
- Tarım Alanındaki Gelişmeler
- Ulaştırma Alanındaki Gelişmeler
- Sağlık Alanındaki Gelişmeler
İzmir İktisat Kongresi 17 Şubat 1923
- 17 Şubat 1923’te yeni Türk Devleti’nin ekonomi politikasını belirlemek ve ülkeyi kalkındırmak için İzmir İktisat Kongresi toplandı.
- Lozan Antlaşması öncesinde İzmir’de 1135 kişinin katıldığı bir iktisat kongresi yapıldı.
- Misak-ı Ekonomi (Milli Ekonomi Andı) kabul edildi.
Kongrenin Önemi
- Siyasal bağımsızlık yanında ekonomik bağımsızlıkta hedeflenmiştir.
- Ekonomide “devletçilik” ilkesi ortaya çıkmıştır.
- 1934’te yürürlüğe konulan “Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı” ile kalkınma hamlesi devlet gözetiminde ve müdahalesiyle gerçekleştirilmeye başlandı.
- Atatürk döneminde Misak-ı İktisadi programı çerçevesinde alınan ekonomik tedbirler sonucu kişi başına düşen milli gelir yükseldi.
- Sanayi, tarım, bayındırlık ve ulaştırma faaliyetlerinde geçmiş yıllara göre mesafe katedildi.
- Türk ekonomisi kendine yetecek hâle geldi.
Sanayi ve Ticaret Alanındaki Gelişmeler
- 26 Ağustos 1924’te ilk özel banka Türkiye İş Bankası kuruldu.
- 19 Nisan 1925’te Ticaret Bakanlığı tarafından Sanayi ve Maadin Bankası kuruldu.
- Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarıldı.(28 Mayıs 1927)
- 1929 Ekonomik bunalımı ile yerli malı ve üretim kullanımı teşvik edildi.
- Karabük’te Demir Çelik Fabrikası açıldı.(1939)
- Uşak’ta şeker fabrikası açıldı.
- Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü kuruldu.(1935)
- Etibank kuruldu.
Tarım Alanındaki Gelişmeler
- Aşar vergisi kaldırıldı.(17 Şubat 1925)
- Halkçılık anlayışı doğrultusunda yapılan bu hamle ile devlet, en büyük vergi kaynağından vazgeçti.
- Ziraat Bankasından çiftçiye kredi sağlandı.
- 1929’da Zirai Kredi Kooperatifleri kanunu çıkarıldı.
- Ziraat Yüksek Enstitüsü kuruldu.
- Ankara’da, Yüksek Ziraat Enstitüsü kuruldu, sonra Ziraat Fakültesi oldu.
- Yeni ürün yetiştirilmesi teşvik edildi.(çay, şekerpancarı gibi)
- 1926 toprak reformu ile topraksız köylüye toprak verilmeye çalışıldı.
Ulaştırma Alanındaki Gelişmeler
- Ulaşım meselesi millî birliğin sağlanması ve ekonomik kalkınma için en başta gelen konulardandı.
- Osmanlı Dönemi’nde Anadolu ve Trakya’da toplam 3350 km demir yolu vardı.
- Cumhuriyet Dönemi’nde Türkiye, tamamen kendi kaynaklarını kullanarak 1925-1933 yılları arasında 2048 km demir yolu yaptı.
- 1 Temmuz 1926’da çıkarılan Kabotaj Kanunu ile Türk kara sularında yalnızca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına gemi işletme hakkı verildi.
- Bu kanun, milliyetçilik ilkesi doğrultusunda atılan bir adımdı.
Sağlık Alanındaki Gelişmeler
- Numune hastaneleri, sağlık ocakları, doğumevleri açıldı.
- 1930’da Umumi Hıfzıssıhha Kanunu çıkarıldı.
- Hıfzıssıhha Kanunu ile kolera, veba, tifo, tifüs, zehirlenme, çiçek, difteri, kızıl gibi hastalıkların ilgili birimlere bildirilme mecburiyeti getirildi.
- Bu tür salgın hastalıklar parasız tedavi edilmeye başlandı.
- 1923’te ise “Türkiye Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin adı değiştirilip Kızılay adı verildi.
- Sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması hedefine uygun olarak 1924’te Ebe Okulu, 1925’te ise Kızılay Hemşire Okulu açıldı.
- 1924’te İstanbul ve Sivas’ta sağlık memurları yetiştiren okullar açıldı.
Atatürk İlke ve İnkılaplarının Önemi
- Atatürkçü düşünce sistemi Türk milletinin kendi tarihî birikimleriyle çağdaş dünyaya uyumunu öngören bir sistemdir.
- Egemenliğin millete ait olduğunu savunur.
- Türk milletinin vatan ve millet sevgisi etrafında şekillenmesini öngörür.
- Türk millî kültürünün unsurlarını geliştirmeyi hedefler.
- Türk milletinin dünya milletleri arasında bağımsız ve özgür yaşama idealinin gerçekleştirmeye çalışır.
- Devletin yapısını ve sosyal hayatı çağdaşlaştırmaya çalışır.
- Türk milletini medeni dünyanın bir parçası hâline getirmeyi hedefler.
Atatürkçülük ve Türk İnkılabı Örnek Soru Çözümü
Atatürkçülük ve Türk İnkılabı konusunu tam olarak anlamak için senin de tahmin edeceğin üzere bol bol soru çözümü yapmak da çok önemli. Çünkü bilgileri öğrendikten sonra, soruların içinde nasıl yer aldığını görerek konuyu pekiştirmen gerekiyor. Kendi kaynaklarına ek olarak MEB tarafından yayınlanan Kazanım Testlerini de çözmeni tavsiye ediyoruz. Kunduz’da şu ana kadar, Atatürkçülük ve Türk İnkılabı konulu binlerce soru alanında uzman Tarih eğitmenleri tarafından çözüldü. Daha fazla Atatürkçülük ve Türk İnkılabı sorusu ve detaylı çözümlerini görmek istersen, aşağıdaki butona tıklayabilirsin!