Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Sonnur tarafından yazıldı, 17.01.202210 dakikalık okuma

Eşit Ağırlık Bölümleri – TM Meslekleri Karşılaştırması

Bu listemizde, Eşit Ağırlık bölümleri yer alıyor. Eşit ağırlık puanı ile alan meslekler, sana alan tercihin esnasında bir fikir verebilir.

Eşit Ağırlık Bölümleri – TM Meslekleri Karşılaştırması

Hesap Oluştur

Ücretsiz kaydol, sınırsız video içerikler ve soru çözümleri ile sınava hazırlan!

ÜCRETSİZ KAYDOL

 

Eşit ağırlık bölümleri, eşit ağırlık meslekleri neler senin için anlattık. Üniversite sınavına hazırlık sürecinde, AYT için bir alan seçip o alandan sınava hazırlanmak gerekiyor. Alan seçimi döneminde alanların detaylarını, seçebileceğin meslekleri bilmen çok önemli.

Kendi özelliklerine ve hedeflerine göre bir alan seçimi yapabilirsin. Lise alan seçimi nasıl yapılmalı emin değilsen yazımıza gidebilirsin.

Aşağıdaki listemizde, Eşit Ağırlık bölümleri yer alıyor. Aynı zamanda eşit ağırlık bölüm karşılaştırmalarına da yazımızda ulaşabilirsin.  TM olarak da bilinen Eşit Ağırlık alanı, kendi puan türünde pek çok bölüme sahip.


Eşit Ağırlık Bölümleri – Eşit Ağırlıktan Hangi Meslekler Olunur?

Hukuk Fakültesi

İktisadi – İdari Bilimler Bölümleri

  • İşletme
  • İktisat
  • Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler
  • Uluslararası İlişkiler
  • Siyaset Bilimi
  • Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi
  • Maliye
  • Yönetim Bilişim Sistemleri
  • Havacılık Yönetimi
  • Lojistik Yönetimi
  • Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri
  • Sağlık Yönetimi
  • Tapu Kadastro
  • Bankacılık
  • Denizcilik İşletmeleri Yönetimi
  • Turizm İşletmeciliği
  • Ekonometri
  • Bilgi ve Belge Yönetimi
  • Spor Yöneticiliği
  • Sermaye Piyasası
  • Kamu Yönetimi
  • Uluslararası Ticaret
  • Tarım Ekonomisi
  • Yerel Yönetimler
  • Aile ve Tüketici Bilimleri
  • İnsan Kaynakları Yönetimi
  • Grafik Tasarımı
  • Moda Tasarımı
  • Bankacılık ve Finans
  • Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım
  • Uygulamalı Yüksek okul Bölümleri

Fen – Edebiyat Bölümleri

Eşit Ağırlık Öğretmenlik Bölümleri (Eğitim Fakültesi)


Eşit ağırlık bölümleri

TM bölümleri karşılaştırması

İşletme vs Ekonomi

Eşit ağrılık bölümleri karşılaştırmasında ilk olarak popüler bir karşılaştırmayla başlayalım istedik. CEO olmak isteyenlerin hayali, belki de birbirine en çok karıştırılan bu iki eşit ağırlık bölümünde hangi dersler var, aralarında ne gibi bir benzerlikler, ne gibi farklılıklar var?

Ekonomi, Türk Dil Kurumu’nda (TDK) yer alan tanıma göre, “İnsanların yaşayabilmek için üretme, ürettiklerini bölüşme biçimlerinin ve bu faaliyetlerden doğan ilişkilerin bütünü” demektir. İngilizce adı ekonomi olan bu bölüme, Arapça iktisat da denmektedir. Yani bazı üniversitelerde ekonomi, bazı üniversitelerde iktisat olarak gördüğünüz bu iki bölüm, aslında aynıdır. Ekonomiyi, en basit tabiriyle “para bilimi” olarak da özetleyebiliriz.

İşletme ise, Türk Dil Kurumu sözlüğünde “Bir kuruluşu verimli bir duruma getirip kazanç sağlama yöntemi.” Olarak tanımlanmaktadır. İşletmeyi ise, en basit tabiriyle “verimi maksimize etme sanatı” olarak tanımlayabiliriz.

Temel Fark Nedir?

Üstteki son iki paragraftan anlayabileceğin üzere, ekonomi bir bilimdir, işletme ise bir bilim değildir. Çünkü işletmenin doğası gereği, bir bilim olmasına ihtiyaç da yoktur. İşletme; satış, pazarlama, yönetim, hitabet, etkileyicilik gibi sosyal yetenekleri içinde barındıran sosyal bir beceridir. Ekonomi ise, matematik temeli üzerine kurulmuş, araştırmalar içeren, hem sayısal hem sözel alanda bilgi açlığınızı doyuran bir araştırma alanıdır.

Ek olarak, her iki bölümde de hem sayısal hem sözel dersler olsa da, ekonomi sayısal ağırlıklı, işletme sözel ağırlıklı bir bölümdür. Daha doğrusu, ekonominin yarısı sayısal, yarısı sözelken, işletmede bu oran %75 sözel, %25 sayısaldır diyebiliriz.

İç İçe Geçmiş İki Bölüm

Ancak bu rağmen bu iki bölüm birbirinden çok farklıdır diyemiyoruz, zira Türk üniversitelerinde bu iki bölüm iç içe geçmiştir. Bir işletmeci, ekonomi derslerini de fazlasıyla alır ve bir ekonomist, işletme derslerinden de sorumludur. Hatta okuduğunuz üniversiteye göre, hangi bölümde okuyorsanız diğer bölümden normalde sorumlu olduğundan daha fazla ders alarak bu iki bölümü birbirine oldukça yaklaştırabilirsin.

Özellikle günümüzde, herkes pek çok mesleği yapabilir hale geldi. Bu nedenle bundan 20-25 yıl önce belki “işletmeciler satış ve pazarlamada, ekonomistler bankalarda çalış” diyebilirdik. Ancak ekonomistler satış ve pazarlamada, işletmeciler bankalarda da çalışabilir artık. İşletme ve ekonomi arasında keskin bir ayrım yok bu nedenle. Hem işletmeci, hem de ekonomist yönetici olabilir. Ancak bir işletmeci, bir ekonomiste göre bir tık daha kolay pazarlamacı, yönetici vs olabilir. Bir iktisatçı da, bir işletmeciye göre bir tık daha kolay bankacı olabilir, yatırım danışmanlığı yapabilir.

Akademisyen Olmak İstiyorsam Hangisini Tercih Etmeliyim?

Öncelikle, her iki bölümde de akademisyen olabilirsin, bunun için bir engel yok kesinlikle. Ancak ekonomi bölümü, daha kapsamlı ve daha çeşitli araştırma alanları içeriyor. Çünkü mesela Amerika’daki en ufak bir borsa hareketliliği Çin’de gelir hareketliliğine sebep olabiliyor. Ekonomi dünyayı çok etkiliyor ve tarih boyunca etkilemiş. Tüm bunların her biri, ayrı ayrı bir araştırma konusu olabiliyor. Bu nedenle illa ki kendinize uygun, ilginizi çekebilecek bir araştırma konusu bulabilirsiniz. Bu nedenle akademisyen olmak isteyenler için ekonomi daha cazip bir alan olarak öne çıkıyor.

Ancak yukarıda bahsettiğimiz “iki bölümün iç içeliği” durumundan dolayı, yine de ekonominin oldukça spesifik bir alanı olmadığı sürece, ekonomik araştırmalarda bir işletme mezunu olarak çok fazla zorlanmazsınız.

Hukuk vs İktisadi İdari Bilimler Bölümleri

İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nde, işletme, iktisat, siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler, kamu yönetimi gibi bölümler yer alır. Devlet kademesinde İİBF mezunları, idari hakimlik gibi hukuki görevlerde bulunabildiği için, İİBF ve Hukuk karşılaştırması çok meşhur ve çok eski bir karşılaştırmadır. Gel, bu karşılaştırmaya biraz daha yakından bakalım.

Öncelikle Hukuk Fakültesi, çok “spesifik” meslekler içerir. Belki, ama yalnızca belki, hukuk okuyarak, çok zor da olsa ve asla bir İİBF’ci kadar profesyonel şekilde olmasa da, akademi alanı haricinde, İİBF mezunlarının çalıştığı saha alanlarında çalışabilirsiniz. Ancak avukatlık, hakimlik (idari yargı hakimliği hariç, ki onun da çok büyük bir kontenjanı hukuk mezunlarına ayrılmıştır), savcılık gibi meslekler yalnızca hukuk mezunlarına özeldir. Bir önceki başlıkla bahsettiğimiz “işletme ve ekonominin iç içeliği” aslında tüm İİBF bölümlerinde vardır, iç içe geçmişlerdir ancak birbirlerinden ayrılabilirler, işletme ve ekonomi ise daha ayrılmaz bir bütünün parçasıdır.

Bu nedenlerle kararını iyi vermek zorundasın. Yapmak istediğin meslek spesifik olarak “avukatlık, hakimlik, savcılık” mı? Yoksa politikayla ilgilenmek, iş hayatında yükselmek mi istiyorsun? Kararını bir şekilde vermek zorundasın. Çünkü eğer hukuk okumaya karar verirsen ve “avukat, hakim, savcı” olmak istemediğini fark edersen, İİBF alanlarından birine yönelmen oldukça zor olacak ve şansın büyük ölçüde o alanlarda bir İİBF mezunu kadar yüksek olmayacak (siyasete atılmak istiyorsan şansın biraz daha yüksek olabilir çünkü bildiğin gibi, hukuk mezunu çok fazla milletvekili, belediye başkanı vs var). İş dünyasında yükselmek için bir İİBF bölümü tercih edersen, ancak sonradan istediğinin avukatlık, hakimlik ya da savcılık olduğunu fark edersen, bir 4 sene daha hukuk fakültesinde devam etmen gerekecek. Ancak 27-28 yaşlarında hala okuyor olmak seni mutsuz eder mi? Bunu da düşünmen gerek.

İkinci Üniversite

Ek olarak şuna da değinelim, İİBF bölümleri, açık öğretim hariç, devam zorunluluğu içerir. Hukukta ise pek çok üniversitede devam zorunluluğu yoktur. Hatta ikinci üniversite olarak hukuk fakültesini tercih eden çok fazla insan var bu nedenle. Yani bir yandan çalışıp, bir yandan hukuk okuyabilirsin ancak bir yandan çalışıp diğer yandan İİBF okumak o kadar mümkün değildir.

Yurt Dışı Olanağı

Hukuk ve Tıp, lisansla icra edilen mesleklere sahiptir. Yani senin Türkiye’de bir avukat olman, yurt dışında herhangi bir ülkede de avukat olabileceğin anlamına gelmez. Her ülkede o ülkenin baro sınavına girmek, o ülkenin lisansını almak zorundasın. Hatta bazen aynı ülke de yetmiyor. Örneğin New York barosunun sınavlarını girip lisansını aldın, New York’ta avukatlık yapıyorsun. California’ya taşınmak istersen, oranın da sınavlarına girip lisansını almak durumundasın. Ancak başka bir ülkede avukatlık yapmak, oranın baro sınavlarını geçmek oldukça zor ve zahmetlidir. Kaldı ki oradaki göçmenler sizi tercih edecek olsa bile, oranın yerlileri genellikle kendi ülkesinde doğmuş büyümüş avukatları tercih edecektir, çünkü dil ve kültür bariyeri var aranızda. Lisans alınsa bile, tercih edilen biri olmak için de ekstra çaba göstermeniz gerekecek yani. Bu nedenle farklı ülkelere seyahat edebileceği bir iş isteyenler için, hukuk bölümü onların bu isteklerini sınırlandırır. Ancak bir ülke ya da eyalette çok fazla müvekkiliniz olacağı için, ülke içinde ya da eyalet içinde sık sık gezebilirsiniz. Ek olarak, avukatların çalışma saatleri çoğunlukla özel sektörde çalışan İİBF mezunlarına göre çok daha serbesttir. Yani hukuk bölümü, seyahat olarak size bir kısıtlama getirse bile, çalışma saatleri bakımından özgürlük sağlar.

Akademisyenlik

İİBF’de, hem çalışıp hem akademisyenlik yapabilirsiniz. Hukuk gibi uygulamalı bir alanda ise, doçent olmadan hem dava görüp, hem akademisyenlik yapamazsınız. Ek olarak İİBF’de pek çok ülkede araştırmalar yapıp akademisyen olabilirken, hukukta genellikle kısa süreli proje araştırmaları için yurt dışında araştırma yapabilirsiniz. Elbette yurt dışında akademisyenlik yapmak imkansız değildir hukukta da. Özellikle medeni kanunumuzun ve borçlar kanunumuzun alındığı Almanya’ya özel hukuk alanında, ceza kanunumuzun alındığı İtalya’ya ceza hukuku alanında, idare hukuku ve insan hakları alanlarında ise Fransa’ya gidebilirsiniz ancak unutmamalısınız ki imkanlarınız İİBF’ye göre daha kısıtlı olacak.

Özetlemek Gerekirse…

Ben kesinlikle yurt dışına çıkmak istiyorum diyorsan, hukuk tercih etmen mantıksız olacaktır. Ancak kafanda spesifik bir ülke varsa, yani “ben New York’ta avukat olacağım” diyorsan, tercih edebilirsin. Zor olsa da New York barosunun sınavını geçen Türk avukatlar bulunuyor. Ancak Türkiye ve New York sınırları dışında çalışamayacağını, çok zor olacağını bilmelisin.

“Ben New York’ta avukat olacağım” diyenler için ikinci bir opsiyon daha bulunuyor. Pek çok ülkede hukuk ve tıp, “law school, med school” olarak geçiyor ve ilk önce 4 yıllık bir lisans bölümü bitirdikten sonra okunabiliyor. Zaten Amerika’da hukuk 3, tıp 4 yıl bu nedenle. Hatta Mehmet Öz, esasen fizik mezunudur. Bu nedenle, yine zor ancak, burada başka bir bölüm okuduktan sonra, yurt dışında çalışma, bir yandan da birkaç sene sonra hukuk fakültesine devam etme gibi bir seçeneği düşünebilirsin. Evet zor, ancak New York barosunun sınavlarını kazanıp orada devam etmekle aynı zorlukta hemen hemen. Üstelik, birkaç yıl daha fazla da olsa, hemen hemen benzer miktarlarda zamanını alır.

Eğer, “Ben kesinlikle yurt dışına çıkmak istiyorum, orada çalışmak istiyorum” diyorsan, saha anlamında ekonomi en mantıklı eşit ağırlık bölümü olabilir. Akademide çalışmak istiyorsan ise, İİBF bölümleri ya da psikoloji, sosyoloji, felsefe gibi Fen-Edebiyat Fakültesi’ne bağlı bölümleri düşünebilirsin.

Hukuk çok spesifik bir alan olduğu için, eğer “Ben kesinlikle avukat, hakim, savcı olmalıyım diyorsan” hukuk tercih etmelisin. Yurt dışı hayalin de olabilir ancak avukatlık hayalin, yurt dışı hayalinden daha büyükse hukuk tercih etmelisin çünkü seni en mutsuz edecek şey istemediğin bir yerde yaşamak değil, sevmediğin bir mesleği yapmaktır. Hem dediğim gibi, kısıtlı da olsa hukukta da yurt dışı imkanı var.

Psikoloji vs PDR

Eşit ağırlık bölümlerinden Psikoloji bölümü, Fen-Edebiyat Fakültesi’ne bağlıdır. PDR bölümü, Eğitim Fakültesi’ne bağlıdır. İki bölüm de klinik psikoloji yüksek lisansı yaparak klinik psikolog olabilir. Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünde, daha eğitimsel, daha “danışmanlık özelinde” derslere yer verilir. Psikoloji bölümünde daha bilimsel içerikli dersler de vardır. (Bilişsel Psikoloji) Yani akademi alanında psikoloji daha çeşitli olanaklar sunarken, PDR daha çok danışmanlık ve eğitim özelinde çalışır. Psikoloji bölümünü bitirdiğinde “psikolog” unvanını alırken, PDR bölümünü bitirdiğinde “psikolojik danışman” unvanını alırsın. Ek olarak psikoloji eğitiminde, istatistik dersinin yeri büyüktür.

İki bölümde de benzer imkanlar vardır aslında. İki bölümün mezunları da klinik psikoloji yüksek lisansı yapıp klinik açabilir (psikoloji mezunlarının %49’u, klinik psikologdur), şirketlerin İnsan Kaynaklarında çalışabilir ya da okullarda rehberlik yapabilir. Ancak danışmanlık ve rehberlik konularında PDR mezunları daha avantajlıdır. Psikoloji mezunları ek olarak, Adalet Bakanlığı’na bağlı bilirkişi olarak çalışabilir, adli psikologluk da yapabilir.

Yurt Dışı İmkanları

Psikoloji bölümünde, araştırma alanları daha geniştir ve psikoloji bölümünün yurt dışında net bir karşılığı vardır, PDR bölümünün ise yoktur. Bu nedenle yurt dışında akademisyen olarak çalışma olanağı, psikoloji mezunları için daha fazladır. Özellikle bilişsel psikoloji, nöropsikoloji gibi alanlarda ülkemizden yurt dışına giden çok fazla Türk akademisyen vardır. Ek olarak, iki bölüm için de, bir insan kaynakları firmasında da çalışmak için yurt dışına gidebilirsiniz. Ya da bir reklam şirketinde çalışabilirsiniz. Ya da psikoloji mezunuysanız, hem Türkiye’de hem yurt dışında akıl hastanelerinde çalışma imkanı bulabilirsiniz.

Klinik Psikologluk

Yukarıda belirttiğimiz gibi, her iki bölüm de klinik psikoloji yüksek lisansı yaparak “klinik psikolog” unvanını alabilir. Ancak klinik psikologlukta da, hukuktakine benzer bir durum var. Her ülke ve eyalette oranın lisansını almanız gerekiyor. Ek olarak, dil ve kültür bariyeri olduğundan, göçmenler size gelse de, oranın yerli halkı sizi tercih etmeyebilir. Bu nedenle eğer yurt dışında klinik psikologluk yapmayı düşünürseniz, Türklerin sayıca çok olduğu Almanya’yı tercih listenize ekleyebilirsiniz. Ya da sayıca çok uluslu olan Amerika, Kanada gibi ülkeleri…

Psikoloji ve Yüksek Lisans

Daha önce de değindiğimiz gibi, yalnızca psikoloji mezunları mezun olduktan sonra “psikolog” unvanını alırlar. Ek olarak psikolojinin herhangi bir alanından yüksek lisans yapan başka bir bölüm mezunu kişi yalnızca yüksek lisans yaptığı alanda uzmanlığını dile getirebilir. Örneğin kamu yönetimi mezunu, sosyal psikolojiden yüksek lisans yapmış biri, psikoloğum diyemez, sosyal psikoloğum diyebilir. Bunun dışında, unutma ki psikoloji 4 yıllık bir eğitim değildir. Yanında yüksek lisans da yapıp uzmanlaşmam gerekir iş imkanları açısından. Ancak mezun olduktan sonra, devlet hastanelerinde psikolog unvanıyla çalışmanın önünde de hiçbir engel yoktur. İnsan kaynakları, reklam şirketleri gibi firmalar genellikle sosyal psikoloji örgütsel psikoloji gibi alanlardan yüksek lisans yapan psikoloji mezunlarını tercih etseler de, oralarda çalışman için de önünde hiçbir engel yoktur.

Sosyoloji, Felsefe

Eşit ağırlık bölümleri arasında temel bilimlerden 2 tanesi sosyoloji ve psikoloji. Sosyoloji, toplum bilimidir. Bir ucu ekonomiye, diğer ucu psikolojiye dayanır. Sosyoloji bölümünü bitirince, sosyolog unvanını alırsınız. Çok çeşitli dersler alırsınız. Veri analizinden tutun, toplumsal psikolojiye kadar. İstatistik, sosyoloji eğitiminde büyük yer tutar. Dolayısıyla, hem akademide, hem özel sektörde araştırmacı olarak çalışabilirsiniz, analistlik yapabilirsiniz. Sosyoloji bölümünün yurt dışı imkanları da gelişmiştir bu nedenle. Toplumu ilgilendiren her konuda bilgi sahibisinizdir. Örneğin ekonomi ve politika, toplumun mihenk taşları olduğundan sosyolojinin temellerini oluşturur. Birey olmadan toplum da olmayacağından, psikoloji de sosyolojinin mihenk taşlarından biridir. Bu nedenle sosyal psikoloji alanında psikologlar kadar, sosyologlar da yüksek şansa sahiptir. Sosyoloji bu kadar geniş bir yelpazeye sahip olduğundan, akademisyenlik oldukça mantıklı bir seçenektir. İlla ki kendinize uygun bir araştırma konusu bulabilirsiniz çünkü.

Ek olarak, sosyoloji biliminin kullandığı temel somut araç, istatistiktir. Analizlerini istatistiksel veriler üzerinden açıklarlar. Bu nedenle istatistik, veri analizi gibi saha alanları da sosyologlar için biçilmiş kaftanlardır. Toplum konusundaki birikimleri nedeniyle, reklam, satış, pazarlama gibi alanlar da sosyologlar için uygun olacaktır. Bu noktada, sosyoloji işletmenin de bir kısmına dokunmaktadır diyebiliriz.

Eşit ağırlık bölümlerinden Felsefe ise, çoğu sosyal bilimin temeli olmasının yanında, çok eski ve çok spesifik bir alandır. Yaratıcılık gerektiren alanlarda tercih edilirler. Örneğin dergiler, reklam ajansları, televizyon kanalları gibi yerlerde çalışabilirler. Araştırma kurumlarında da iş bulabilirler. Ya da formasyon alıp, Milli Eğitim okullarında görev yapabilirler.

☀️

Çözemediğin sorulara yanıt bulmak istiyorsan sınava hazırlık sürecinde Kunduz hep yanında! Profesyonel eğitmenler tarafından hazırlanan Soru Çözümü, binlerce soru ve çözümden oluşan Soru Bankası hizmetlerinden faydalanabilirsin.

Sınava hazırlanmanın en kolay yolu

Sınırsız video içerikler ve soru çözümleri ile sınava hazırlan

ÜCRETSİZ KAYDOL