İki Savaş Arasındaki Dönemde Türkiye ve Dünya konusu TYT ve AYT Tarih için oldukça önemli ve soru gelen konulardan biri. Bu yazı, İki Savaş Arasındaki Dönemde Türkiye ve Dünya başlığı altında; Çok Partili Hayata Geçiş Dönemi ve Karşılaşılan Tepkiler, Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası, Atatürk’ün Ölümü ve I. Dünya Savaşı’ndan Sonra Kalıcı Barışı Sağlama Çabaları konularını içeriyor. Kunduz Tarih eğitmenimiz Ayşenur Hoca tarafından senin için hazırlandı! Şimdi beraber bu konuyu keşfedelim!
I. Meclis
- 23 Nisan 1920’de kurulan TBMM, I. Meclis olarak bilinir.
- Milli Mücadeleyi yönetmiştir.
- Meclisin amacı düşmanı yurttan atmak ve yurtta bağımsızlığı sağlamaktır.
- Mustafa Kemal Paşa I. Grup diye bilinen Anadolu ve Rumeli Müdafaa i Hukuk Grubu’nu kurdu. Diğer milletvekillerinin oluşturduğu gruba da II. Grup adı verilirdi.
II. Meclis
- Milli Mücadele Dönemi sona erince TBMM, 1 Nisan 1923’te seçimlerin yenilenmesine karar verdi.
- 1923’te Mustafa Kemal’in kurduğu I. Grup (Halk Fırkası) çoğunluğu elde etti.
- 11 Ağustos 1923’te toplanan II. Meclis’in ilk faaliyetlerinden biri 23 Ağustos 1923’te Lozan Barış Antlaşması’nı onaylamak oldu.
- 13 Kasım 1918’de fiilen işgale uğrayan İstanbul, 6 Ekim 1923’te düşman işgalinden kurtarıldı.
Çok Partili Hayata Geçiş Dönemi ve Karşılaşılan Tepkiler
Cumhuriyet Halk Fırkası 9 Eylül 1923
- Milli Mücadele’nin kazanılmasından sonra Mustafa Kemal, inkılapları yapabilmek için birlikte uyum içinde çalışabileceği kadro oluşturdu.
- Ülkede yapılacak yenilikleri parti programına almak ve yapılacak inkılapları benimseyecek milletvekilleri ile çalışmak için Cumhuriyet Halk Fırkası oluşturuldu. Partiyi herhangi bir toplumsal sınıfın değil bütün halkın partisi yapmak amaç edinildi.
- Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk partisi “Halk Fırkası” 9 Eylül 1923’te kuruldu. 10 Kasım 1924’te partinin adı Cumhuriyet Halk Fırkası oldu.
- 1950’de Demokrat Parti iktidara gelinceye kadar ülkeyi tek başına yönetti.
- Cumhuriyet Halk Partisi 1980’de kapatıldı, 1992’de yeniden kuruldu.
Terakkiperver (İlerici) Cumhuriyet Fırkası 17 Kasım 1924
- Mustafa Kemal ile bazı arkadaşları görüş ayrılıklarına düştüler.
- Mustafa Kemal’in isteği üzerine meclisin çıkardığı bir yasayla askerlik mesleğini yapanların milletvekili olmaları yasaklandı. Böylece ordu siyaset dışı bırakıldı.
- Parti demokrasiye ve din duygusuna saygılı; ekonomide Liberalizmi destekler ilkelerini benimsedi.
- Doğrudan inkılap hareketlerine karşı kurulan bu parti ülkedeki muhalefetin şemsiyesi oldu.
- Musul sorunu sırasında çıkan Şeyh Said İsyanı’nı İngiltere destekledi.
- Şeyh Said isyanı gerekçe edilerek parti, İstiklal Mahkemesi tarafından 3 Haziran 1925’te kapatıldı.
- Cumhuriyet tarihinin ilk muhalefet partisi olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatıldı. Çok partili hayat kesintiye uğramış oldu.
Şeyh Said Ayaklanması
Nedeni:
- Saltanat ve halifeliğin kaldırılmasına duyulan tepki
- İngiltere’nin Musul üzerindeki düşünceleri nedeni ile Kürt Devleti’ne destek olması
- Toprak reformuna doğudaki azınlıkların tepkisi
- Terakkiperver Partisi’nin doğudaki çalışmalar
- İnkılapların Etkisi
Sonuç:
- Başbakan Fethi Bey hükümeti düştü, İsmet Paşa hükümetini kurdu.
- Seferberlik ilan edildi, Nisan 1925’te isyan bastırıldı. İsyancılardan Şeyh Said yakalandı. İstiklal Mahkemelerinde yargılama yapıldı.
- Rejim tehlike geçirdi, Takrir-i Sükun Kanunu çıktı.
- İngilizlerin Musul üzerindeki etkisi sağlamlaştı.
- Asayişin sağlanması, vatanın korunması, rejimin kökleşmesi için tedbirler alındı.
Mustafa Kemal’e Suikast Girişimi (16 Haziran 1926)
- Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kapatılmasından sonra yeniliklere karşı olanlar ve eski İttihatçılar, siyasal yoldan ulaşamadıkları amaçlarını Mustafa Kemal’e suikast yaparak elde etmek istediler.
- Mustafa Kemal’e İzmir gezisi öncesi suikast girişimi ortaya çıktı. Suikastçılar, Giritli Şevki’nin ihbar etmesi sonucu ele geçirildi. Suikastçılar İstiklal Mahkemelerinde cezalandırıldı.
- Vatanın korunması, rejimin kökleşmesi için tedbirler alındı.
Serbest Cumhuriyet Fırkası 12 Ağustos 1930
- Mecliste yalnız CHP vardı. Çok partili hayata geçişin birinci aşaması başarısız olmuştu
- 2. dönem mecliste çalışmalarını yürütürken Mustafa Kemal, 1929 Dünya ekonomik bunalımını aşmak amacı ile hükümetin politikalarının denetlenmesi ve yeni kadroların oluşması için yakın arkadaşı Fethi Okyar Bey’e 12 Ağustos 1930’da Serbest Cumhuriyet Fırkasını kurdurdu.
- Serbest Cumhuriyet Fırkası Cumhuriyetçi, milliyetçi, laik, ekonomide liberal, karma ekonomiye karşı idi.
- Kısa sürede bu parti de büyüdü. Mustafa Kemal karşıtları hızla parti etrafında toplandı.
- Laiklik aleyhtarları arttı. Bunun üzerine parti 18 Aralık 1930’da kapatıldı.
Menemen Olayı 23 Aralık 1930
Neden:
Tekke ve zaviyelerin kapatılması
- Tekke ve zaviyelerin kapatılması
- Anayasanın laikleşmesi
- Serbest Cumhuriyet Fırkasının kapanması
- Derviş Mehmet, Menemen’de “Din elden gidiyor! Şeriat isteriz” şeklinde halkı kışkırtınca, yedek subay öğretmen Kubilay’ın olaya el koymak istediği sırada öldürülmesi ile başlayan olaya Menemen Olayı denir.
Sonuç:
- Hükümet duruma el koydu, olaya karışanlar şiddetle cezalandırıldı.
- II. Dünya Savaşı’nın sonradan patlak vermesi ile çok partili hayata geçiş askıya alındı.
- Menemen Olayı laiklik ilkesinin yanlış anlaşıldığının bir göstergesidir. Bu olay sonunda inkılaplara hız verilir.
- Serbest Fırka denemesi ve Menemen olayı ile ülkede daha demokrasi ortamının oluşmadığı görülmüştür.
Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası
İki ana bölüme ayrılır:
- 1923- 1930 yılları arası dış politika öncelikleri Lozan Barış Konferansı’ndan kalan sorunları çözmeye yöneliktir.
- 1930- 1938 yılları arasındaki Türk dış politikasının önceliklerinde ise 1930’lu yıllarda Almanya ve İtalya’nın saldırgan ve yayılmacı politikaları sonucu yaklaşan II. Dünya Savaşı tehlikesine karşı alınacak tedbirler önem kazanmıştır.
Türkiye – Yunanistan İlişkileri
- Lozan Barış Antlaşması’ndan sonra Türk- Yunan ilişkilerinde nüfus mübadelesi ve patrikhane önemlidir.
- Lozan Barış Antlaşması’na göre 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan önce İstanbul’da yerleşik olan Rumlar ve Batı Trakya’daki Türkler dışında kalan, Türkiye’deki Rumların ve Yunanistan’daki Türklerin mübadelesi (değişimi) kararlaştırıldı.
- Yunanistan İstanbul’da mümkün olduğunu kadar fazla sayıda Rum bırakmak istiyordu.
- 10 Haziran 1930’da Ankara’da imzalanan bir antlaşmayla yerleşme tarihlerine bakılmaksızın İstanbul Rumları ile Batı Trakya Türklerinin hepsi yerleşik sayıldılar.
- Türk- Yunan antlaşmasının imzalanmasında İtalya’da Mussolini liderliğinde kurulan faşist yönetimin etkisi oldu.
- Patrikhane meselesini Yunanistan, uluslararası Lahey Adalet Divanına götürmeye çalıştı.Türkiye patrikhane sorununu bir iç sorun olarak gördü.
- 30 Ekim 1930’da Türk- Yunan Dostluk Antlaşması imzalandı.
- 1934’te Yunanistan Başbakanı Venizelos, Atatürk’ü Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi.
- Türkiye ve Yunanistan arasında kurulan dostluk ve iş birliği ortamı 1950’li yıllarda başlayacak olan Kıbrıs Sorunu’nun ortaya çıkmasına kadar devam etti.
Türkiye – İngiltere İlişkileri ve Musul Oranı
- İngiltere, I. Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandıktan kısa süre sonra 3 Kasım 1918’de Musul’u işgal etti.
- Türkiye, Misak-ı Milli sınırları içinde yer alan Musul’u geri alabilmek için Lozan’da büyük bir uğraş vermişti.
- Musul meselesinin Türkiye ile İngiltere arasında ikili görüşmelere bırakılması kabul edildi. Taraflar arasında ikili görüşmeler 19 Mayıs 1924’te İstanbul’da Haliç Konferansı adı altında başladı. Görüşmelerden bir sonuç elde edilemedi ve mesele Milletler Cemiyetine taşındı.
- 16 Aralık 1925’te yapılan toplantıda Milletler Cemiyeti Musul’un Irak’a bırakıldığını ilan etti.
- İç politikada yaşanan olumsuz gelişmeler ve iç güvenlik sorunları nedeniyle Türkiye, Milletler Cemiyetinin kararını kabul etmek zorunda kaldı.
- Misak-ı Millîden taviz verilmek zorunda kalındı.
- 5 Haziran 1926’da Türkiye ve İngiltere, Ankara Antlaşması’nı imzaladı.
- 1926’da Musul konusunda varılan çözümden sonra Türk- İngiliz ilişkileri gelişmeye başladı.
- 1929’da İngiltere’nin Akdeniz Filosu’nun İstanbul ziyareti ilişkilerde yumuşama sürecini arttırdı. 1936’da İngiltere Kralı VIII. Edward’ın ziyareti ilişkileri olumlu yönde etkiledi.
Türkiye – Fransa İlişkileri
- Lozan Barış Antlaşması’ndan sonra Türkiye ile Fransa arasındaki ilk sorun Türkiye- Suriye sınırının tespiti olmuştur.
- Karma komisyonun aldığı karar 30 Mayıs 1926’da imzalandı. Türkiye- Suriye sınırı tam olarak belirlendi.
- Diğer bir sorun Osmanlı Devleti’nin borçları konusunda yaşandı. Osmanlı Devleti’nin en fazla borçlandığı ülke Fransa idi. Borçların ne kadar süre içinde ve hangi ülkenin parasıyla ödeneceği 13 Haziran 1928’de imzalanan bir antlaşmayla belirlendi.
- Türkiye’deki yabancı okullar sorunu, Türk- Fransız ilişkilerini etkileyen bir diğer konu oldu. Türkiye bu konuyu iç meselesi sayarak tutumundan hiçbir ödün vermeden uygulamalarına devam etti.
- Fransa ile yaşanan diğer anlaşmazlık konusu ise Adana- Mersin demir yolunun millileştirilmesi sırasında yaşandı. Haziran 1929’da Adana- Mersin demir yolu bir Fransız şirketine verilmedi, Türkiye tarafından satın alındı.
- Hatay’ın statü konusu, Türkiye ile Fransa arasında yaşanan başka bir önemli sorun oldu. Hatay’ın 1939’da Türkiye Cumhuriyeti’ne katılmasıyla mesele son buldu.
Türkiye – Sovyetler Birliği (SSCB) İlişkileri
- Türk- Sovyet ilişkilerine temel teşkil eden antlaşma 16 Mart 1921’de imzalanan Moskova Antlaşması’dır.
- Sovyetler Birliği TBMM’yi ve Misak-ı Millîyi resmen tanıdı.
- Musul sorunu sırasında 17 Aralık 1925’te, Dostluk ve Tarafsızlık Antlaşması imzalanarak Türkiye ile SSCB arasındaki yakınlaşma devam etti.
- 1936’dan itibaren Türk- İngiliz yakınlaşmasının başlaması, Türk- Sovyet ilişkilerinin zayıflamasına yol açtı.
Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne Girişi (1932)
- ABD Başkanı Wilson’un I. Dünya Savaşı’ndan sonra dünya barışını sağlamak ve korumak amacıyla Milletler Cemiyeti’nin kurulması kararı Paris Barış Konferansı’nda alındı.
- Milletler Cemiyeti 10 Ocak 1920’de Cenevre’de kuruldu.
- Yunanistan’ın ve İspanya’nın önerisiyle Milletler Cemiyeti, Türkiye’yi üyeliğe davet etti. Türkiye dünya barışının korunması için 18 Temmuz 1932 tarihinde Milletler Cemiyeti üyesi oldu.
Balkan Antantı (1934)
- 1930’da Tük- Yunan etabli sorunun çözülmesi ve Venizelos’un Türkiye’yi ziyareti iki devlet arasındaki ilişkileri iyileştirmişti.
- Bulgaristan komşularından toprak talep ediyordu. 1932 yılından itibaren dünyada güç dengeleri değişmeye başladı.
- İtalya ve Almanya’da ortaya çıkan totaliter rejimlerin (Faşizm ve Nazizm) saldırgan ve yayılmacı politikaları Balkan Yarımadası’ndaki devletleri endişelendirdi.
- Türkiye, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya, Atina’da toplanarak 9 Şubat 1934’te Balkan Antantını imzaladılar. Bu antant ile sınırlar karşılıklı olarak güvenlik altına alındı.
- Balkan ülkesi olan Bulgaristan revizyonist bir politika takip etmesi, Arnavutluk ise İtalya’nın baskısı altında bulunması nedeniyle bu antanta katılmadı.
- Yugoslavya’nın paktan ayrılması ile pakt dağıldı.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi (1936)
- Lozan Barış Antlaşması’na göre Boğazların her iki yakası askerden arındırılarak Türkiye’nin başkanlığında uluslararası bir komisyonun yönetimine bırakılmıştı.
- 1930’lu yılların başında hızlı bir silahlanma yarışı başladı. İtalya Habeşistan’ı işgal etti, Japonya Çin’e ait Mançurya bölgesini işgal etti.
- Dünya barışını korumak ve sağlamakla yükümlü olan Milletler Cemiyeti yetersiz kaldı.
- Bu süreçte Atatürk, Milletler Cemiyetine başvurarak barışçı yolla Boğazların statüsünün gözden geçirilmesini istedi. Türkiye’nin çağrısı üzerine İsviçre Montrö şehrinde bir konferans toplandı.
- İngiltere, Boğazlarla ilgili Türkiye’nin tezlerini desteklerken Sovyet Rusya bazı konularda karşı çıktı. İtalya ve Japonya ise bu sözleşmeyi imzalamak istemediler.
- 20 Temmuz 1936’da Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalandı.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile
- Boğazla Komisyonu kaldırıldı.
- Boğazların savunması Türkiye’ye bırakıldı.
- Yabancı ticaret gemilerinin Boğazlardan geçişi serbest bırakıldı. Savaş gemilerinin geçişi için bazı sınırlamalar getirildi.
- Türkiye’nin boğazlar üzerindeki egemenliğini sınırlayıcı hükümler kaldırıldı.
- Türkiye’ye Boğazlarda tam egemenlik hakkı tanındı, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki stratejik önemi arttı.
Sadabat Paktı (1937)
- İtalya’nın Habeşistan’ı işgal etmesi ve doğu ülkelerini hedef alan yayılmacı siyaseti üzerine Türkiye öncülüğünde İran, Irak ve Afganistan bir araya geldiler. Bu ilişkilerin kurulmasında İran Şahı Rıza Pehlevi’nin 1934 yılında Türkiye’yi ziyareti de etkili olmuştur.
- Yapılan görüşmeler sonucunda İran’ın başkenti Tahran’da Sadabat Paktı imzalandı.
- Sadabat Paktı’na göre; üye ülkeler birbirlerinin iç işlerine karışmamayı, ortak sınırlara saygı göstermeyi kabul ettiler.
- Sadabat Paktı ile doğu sınırlarının güvenliği sağlanmış oldu.
- Türkiye ile Hatay meselesi ve Irak ile toprak sorunu olan Suriye, Sadabat Paktı’na katılmadı.
Hatay’ın Ana Vatana Katılması (1939)
- Türkiye ile Fransa arasında 1921’de imzalanan Ankara Antlaşması sonunda Türkiye- Suriye sınırı çizilmişti. Antlaşmada Hatay sancağında Fransa denetiminde özel bir yönetim kurulması kabul edilmişti.
- 1936’da Fransa, Suriye üzerindeki manda yönetimine son vererek Suriye’den çekilme kararı aldı. Fransa, İskenderun ve Antakya şehirlerini Suriye’ye bıraktı.
- Türkiye, Hatay’ın geleceğini belirlemek için Milletler Cemiyetine başvurdu. Fransa ise Hatay’ın Suriye’nin bir parçası olduğunu açıkladı.
- Milletler Cemiyeti Hatay halkının çoğunluğunun Türk olduğunu, Suriye’ye bağlanamayacağını ve Hatay’da bağımsız bir devletin kurulması gerektiğini belirtti.
- Milletler Cemiyeti, bağımsız Hatay Devleti için bir anayasa hazırlattı. 2 Eylül 1938’de bağımsız Hatay Cumhuriyeti kuruldu. İlk Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen oldu.
- Hatay’ın 1939’da Türkiye Cumhuriyeti’ne katılmasıyla mesele çözüme kavuşmuş oldu.
Atatürk’ün Ölümü
- Atatürk’ün ölümüne neden olan siroz hastalığının tanısı Dr. Nihat Reşat Belger tarafından konuldu.
- Atatürk, dinlenmek üzere 26 Mayıs 1938’de İstanbul’a gitti. Savarona Yatı’nda istirahat ettiyse de sağlık sorunları ağırlaşınca Dolmabahçe Sarayı’na nakledildi.
- Servetinin büyük bölümünü Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumunun çalışmalarına kaynak olması için Türk milletine bağışladı.
- 10 Kasım 1938 Perşembe günü 09.05’te Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yumdu.
- Atatürk’ün naaşı 19 Kasım 1938’de Yavuz Zırhlısı ile İzmit’e, oradan da özel bir trenle Ankara’ya getirildi.
- 21 Kasım 1938’de Atatürk’ün naaşı, Etnografya Müzesindeki geçici kabrine konuldu. 10 Kasım 1953’te ise ebedi istirahatgâhı olan Anıtkabir’e nakledildi.
İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanı Seçilmesi
- 11 Kasım 1938’de toplanan TBMM, Atatürk’ün en yakın silah ve fikir arkadaşlarından İsmet İnönü’yü ikinci Cumhurbaşkanı olarak seçti.
- İsmet İnönü 1950’ye kadar Cumhurbaşkanlığı görevini sürdürdü.
I. Dünya Savaşı’ndan Sonra Kalıcı Barışı Sağlama Çabaları
I. Dünya Savaşı’nı sonlandıran antlaşmalar barış dönemini başlatmaya yetmedi. Yenen devletler kendilerinin belirlediği bir dünya oluşturma amacı taşıdılar.
Milletler Cemiyeti’nin Kurulması (10 Ocak 1920)
- ABD başkanı Wilson, dünya barışının korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla uluslararası bir teşkilatın kurulmasını istemişti. Paris Barış Konferansı’nda bu fikir 32 devlet tarafından kabul edildi.
- 10 Ocak 1920’de merkezi Cenevre olan ve asil üyelerini I. Dünya Savaşı’nın galip devletlerinin oluşturduğu Milletler Cemiyeti kuruldu.
- Savaşta tarafsız kalmış olan devletler de asil üyeler arasına dâhil edildi.
- İtalya’nın Habeşistan’ı işgaline, Almanya’nın Avusturya’yı ilhakına ve II. Dünya Savaşı’nın başlamasına engel olamayan Milletler Cemiyeti, uluslararası pek çok sorunun çözümünde başarılı olamadı.
Locarno Antlaşması (1 Aralık 1925)
- Fransa, Almanya, İngiltere, İtalya, Polonya, Çekoslovakya ve Belçika arasında İsviçre’nin Locarno şehrinde imzalanan bu antlaşmayla devletler birbirlerinin sınırlarını tanımış oldu.
- Fransız- Alman ilişkileri, Locarno Antlaşması ile karşılıklı güven çerçevesi içine girebildi.
- Almanya 1926 yılında Milletler Cemiyetine üye olarak kabul edildi.
Briand – Kellog Paktı (27 Ağustos 1928)
- Fransa ve ABD’nin öncülük etmesi ile başlayan görüşmeler, 27 Ağustos 1928’de dokuz devlet arasında (ABD, Fransa, Belçika, Polonya ve Çekoslovakya) imzalandı. Türkiye ve 1929’da Sovyetler Birliği de katıldı.
- Bu pakt ile savunmaya dayanmayan savaş kanun dışı sayılmış fakat bu pakt hayata geçirilememiştir.
Dünya Ekonomik Bunalımı (Kara Perşembe) 24 Ekim 1929
- 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı, dar anlamıyla New York Borsasının çökmesidir.
- ABD’de I. Dünya Savaşı’nın getirdiği zorluklar karşısında küçük şirketler birleşmiş ve tekeller oluşmuştur.
- ABD, I. Dünya Savaşı öncesinde ve sırasında Avrupalı devletlere büyük ölçekte kredi borçları vermişti. Amerikan ekonomisi sıkıntıya girince ABD yönetimi bu borçların ödenmesini istedi fakat borç alan devletlerin bunu ödemesi mümkün olmadı.
- Bu gelişmeler üzerine para politikasından sorumlu Amerikalı yetkililer, 1929 yazında kredileri kısıtlamaya karar verdiler. Bu karar sonrasında New York Wall Street Borsası düşüşe geçti.
- Kara Perşembe olarak adlandırılan 24 Ekim 1929 Perşembe günü on iki milyon hissenin satışa sunulmasıyla New York borsası çöktü. Birçok banka battı, yüzlerce şirket iflas etti, fabrikalar kapandı.
- Milyonlarca insan işsiz kaldı, köylerde topraklar terk edildi. Pek çok kişi mal varlığını kaybetti, insanların yaşam koşulları kötüleşti.
- On yıl süren kargaşanın ardından çıkan II. Dünya Savaşı’nın en büyük sebeplerinden biri de bütün dünyayı etkisine alan bu ekonomik bunalım oldu.
Almanya’da Nazizm
- Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Almanya’da savaşın getirdiği yıkım ve Versay Antlaşması’nın yüklediği ağır yaptırımlar sonucu birçok siyasi, sosyal ve ekonomik çalkantı yaşandı.
- Almanya’da iktidarı ele geçiren Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisinin (NAZİ) başına Adolf Hitler geçti.
- 1929 Dünya Ekonomik Bunalımının Alman ekonomisi üzerindeki olumsuz etkileri Nazi Partisine iktidar yolunu açmıştı.
- Hitler; Alman ırkının üstünlüğüne, Yahudilerin zenginliğine el koymaya ve devletin kutsallaştırılmasına dayalı totaliter bir rejim kurdu.
- Almanya’nın dış politikası üç ana esas üzerine şekillendirildi:
- Versay’ın getirdiği bütün kısıtlama ve yaptırımlardan kurtulmak
- Almanya sınırları dışında yaşayan bütün Almanları bir devlet altında toplamak
- Hayat Sahası (Lebensraum) denilen yayılmacı politikayı gerçekleştirmek
İtalya’da Faşizm
- Siyasi birliğini 1870’de tamamlayan İtalya sömürgecilikte geç kalmıştı.
- Benito Mussolini, Ulusal Faşist Partinin iktidara gelmesinde etkili oldu. Benito Mussolini, Kara Gömleklilerin Roma’ya yürümesiyle 1922’de başbakan oldu ve totaliter bir rejim kurdu.
- Mussolini 1926’daki ünlü Scala nutkunda: “Her şey devlet içinde ve devlet için, hiçbir şey devlet dışında ve başka bir şey için değildir.” diyordu.
- Mussolini Akdeniz’de eski Roma İmparatorluğunu yeniden kurmak istiyordu. Bu düşünce Mussoli’nin elinde millî bir idealizm hâline geldi.
- Mussolini, Akdeniz’e mare nostrum yani bizim deniz diyordu.
Rusya’da Bolşevik İhtilali 1917
- 1905’te Rus- Japon savaşındaki yenilginin yarattığı hayal kırıklığı ve ekonomik yükün ağırlığı, Petersburg’da bir ayaklanmaya yol açtı. Çıkan ayaklanma bastırıldıysa da Çar II. Nikola, Rus Meclisi’ni açmayı ve bazı özgürlükleri tanımayı kabul etti.
- 1914’te I. Dünya Savaşı başladığında Rusya ekonomik zorluklar ve toplumsal hareketlerle uğraşmak zorunda kaldı. Savaşın başlamasıyla yaşam koşulları daha da zorlaştı.
- Mart 1917’de başlayan ayaklanma sonucunda Çarlık yönetimi yıkıldı. Bolşevikler hariç Rusya’daki bütün siyasi eğilimlerin katıldığı geçici bir hükümet kuruldu ve Brest Litowsk Antlaşması ile de savaştan çekildiler.
- Topraklar kamulaştırılarak köylülere dağıtıldı, bankalar devleştirildi. Kadın- erkek eşitliğini sağlamaya yönelik düzenlemeler yapıldı.
- Rusya’da kurulan bu sosyalist düzen, kapitalist devletleri rahatsız etti. İtilaf Devletleri’nin desteklediği Çar yanlısı Beyaz Ordu, Sovyet yönetimine karşı saldırıya geçti. Üç yıl süren bu iç savaş Bolşeviklerin zaferi ile sonuçlandı.
- Yaşanan iç savaşta on üç milyon insan ölmüş, ekonomi alt üst olmuş, sanayi üretimi dibe vurmuş ve kitlesel açlık sorunları başlamıştı. Lenin, bunun üzerine NEP (Novaya Ekonomiçeskaya Politika) denilen yeni ekonomi politikasını uygulamaya koydu.
- Büyük sanayi dalları, ulaşım, bankacılık ve doğal kaynaklar dışında kalan işletmelerin özel mülkiyetine izin verildi.
İki Savaş Arasındaki Dönemde Türkiye ve Dünya Örnek Soru Çözümü
Sınava hazırlık uzun bir maraton. Kunduz ekibi olarak bu yolculukta yanında olmayı çok isteriz! Alanında uzman Profesyonel eğitmenler tarafından hazırlanan Soru Çözümü, binlerce soru ve çözümden oluşan Soru Bankası hizmetlerimizden faydalanabilirsin. Uygulamada senin için hazırlanmış , tüm konuları öğrenebileceğin premium içerik ders videolarını incelemeyi unutma!