Atasözleri

Evet, söz öbekleri içerisinde atasözleri konusundayız.
Atasözlerimiz, atalarımızın hayat tecrübelerini anlatan, kuşaktan kuşağa ya da nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar ulaşan, milletin ortak malı haline gelmiş öğüt niteliği taşıyan özlü sözlerdir.
Öğüt niteliği taşıması atasözlerimizin önemlidir.
Atasözleri aynı zamanda ortak ürün kabul ediyoruz.
Anonimlik durumu buradan gelir atasözlerimizin.
Atasözlerimiz kalıplaşmış sözlerdir.
Deyimlerde olduğu gibi sözcüklerin yerine başka bir sözcük getirilemez.
Özelliklerine bakmaya başladığımızda ilk özelliğimiz olarak bunu söyleyebiliriz.
Kalıplaşmış söz olduklarını biliyoruz.
Deyimlerde olduğu gibi sözcüklerin yerine başka bir sözcük getiremiyoruz.
Mesela çok bilindik bir atasözü damlaya damlaya göl olur.
Mesela biz buradaki göl yerine damlaya damlaya deniz olur diyemeyiz.
Ya da işte dere olur falan diyemeyiz.
Hiçbir şekilde başka bir kelime kullanamıyoruz.
Damlaya damlaya göl olur, ufak ufak biriktirmeler yaptığımız zaman o ufak ufak biriktirmeler ya da birikimler daha sonra büyük bir hale gelir demeye çalışıyor.
Burada bize az sözle çok şey anlatılır.
Ders verme amacı taşır.
Öğüt verme, ders verme amacı atasözlerimizde baskın bir biçimde kendini gösterir.
Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur.
Yani bir şeye emek sarf edersen, özenli olursan, itinalı olursan onun karşılığını iyi bir şekilde görürsün.
Yani bir bağ karşına çıkar bakmazsan, özen göstermezsen önem vermezsen de onun hiçbir şekilde bir faydasını göremezsin demeye çalışmış.
Bak uzun uzun anlatıyoruz açıklamalarını.
Fakat burada iki, dört, beş kelimeyle, az ve öz bir biçimde bize bir öğüt vermiş.
Bir başka özelliğimize bakalım, birden fazla cümle şeklinde de olabilir, atasözlerimiz.
Alçak yerde yatma sel alır, yüksek yerde yatma, yel alır.
Bir cümle sel alır, yüksek yerde yatma yel alır ikinci cümle.
Gördüğümüz üzere birkaç cümleden de meydana gelebiliyor.
Alçak yerde yatma sel alır, yüksek yerde yatma yel alır.
Yani her şeyin kararınca olması gerekiyor.
Ne çok altta, ne çok yukarıda olacaksın.
Her türlü durum başına gelebilir kararında davranmaz isen demeye çalışıyor.
Burada da bu atasözümüz dedi.
Evet, bir özelliğimiz daha var ona bakalım.
Genellikle mecazlı bir söyleyiş özelliğine sahip olmalarına rağmen gerçek anlam taşıyan atasözleri de vardır.
Sorularda bu şekilde gelebilir.
Zaten hangi atasözü gerçek anlamında kullanılmıştır ve de hangisi mecaz anlamında kullanılmıştır diye.
Bakalım şimdi ayağını yorganına göre uzat demiş.
Bal tutan parmağını yalar demiş.
Şimdi buradakilerden hangisi mecaz anlamlı?
Daha baskın bir biçimde ayağını yorganına göre uzat ifadesi mecaz anlamda kullanılmıştır.
Kendi imkanların dahilinde hareket edeceksin diyor.
Yani o imkanların sınırlarını aşmayacak kısım ayağını yorganına, yorganın ne kadar uzunlukta ise ona göre ayağını uzat demeye çalışıyor burada aslında ama mecazlı bir söyleyiş var.
Bulunduğun şartlara göre hareket etmen gerektiği burada anlatılıyor.
Bal tutan parmağını yalar.
Gerçekten de bir bal tuttuğunuz zaman ister istemez elinize parmağınıza bulaşır ve onu da genellikle yalayarak temizlemeye çalışırlar.
O yüzden buraya biz gerçek anlam diyebiliriz.
Evet, gerçek anlamında da mecaz anlamda da doğru olan bir atasözümüzden bahsedebiliriz.
Bal tutan parmağını yalar dediğimizde.
Evet, atasözlerinin bazıları birbiriyle çelişir, çelişir yani zıt anlamda kullanılmış olabilir.
İyilik yap, denize at, merhametten maraz doğar.
Şimdi bunların ikisi birbiriyle çelişmiyor.
Yani zıt anlamda iyilik yap, ne olursa olsun iyilik yap.
Sen denize atlıyor.
Hiç fark etmez.
Fakat merhametten yani iyilikten de maraz doğar.
Yani kötülük doğar demeyeceğiz burada.
İyilik yap, ne olursa olsun iyilik yap diyor birincisinde, ikincisinde de iyilik yaparsan bundan kötülük doğar demiş.
O yüzden bunların arasında bir zıt anlamlılıktan bahsedebiliriz.
Çelişir yani.
İkinci örneğe bakalım.
Akıl akıldan üstündür.
Aklın yolu birdir.
Şimdi burada birinci atasözümüzde akıl akıldan üstündür.
Yani herhangi bir şeye karar vereceğiniz zaman sadece kendi düşüncelerinizi, kendi görüşlerinizi değil de çevrenizdekilerin, kendinizden büyüklerin ya da tecrübesine güvendiğiniz insanların fikirlerini de almanız gerektiğini belirtir birinci atasözünde fakat ikincisinde aklın yolu birdir.
Yani herkes aynı şeyi düşünür demeye çalışıyor.
O yüzden bunların ikisinin arasında da bir zıt anlamlıktan ya da birbiriyle çelişki durumundan bahsedebiliriz.
Bazı atasözlerinin anlamı benzer ya da yakındır.
Bakalım şimdi örneklerimize.
Kör ile yatan şaşı kalkar.
Üzüm üzüme baka baka kararır demiş.
Kör ile yatan şaşı kalkar.
Yani kör bir insanla, görme engelli bir insanla bir arada olduğumuz zaman sizin de gözlerinizde bir şaşılık olur diyor.
Gerçek anlamıyla bakarsak burada da üzüm üzüme baka baka kararır, üzüm diğer üzüme baka baka rengini değiştirir demiş.
Fakat burada bize anlatılmak istenen şey nedir?
Yanınızdaki insanlara arkadaşlarınızla, dostlarınıza bir zamandan sonra benzemeye başlarsınız demeye çalışıyor.
Kör ile yatan şaşı kalkar.
Benzer yani.
Üzüm üzüme baka baka kararır.
Yine bir benzer benzeme durumu söz konusu.
Arkadaşlarınıza, dostlarınıza çevrenizdeki insanlara benzersiniz anlamı var ikisinde de.
Mum dibine ışık vermez.
Terzi kendi söküğünü dikemez.
Mum kendi dibine ışık veremiyor.
Yani kendi dibindeki yeri ışığından yararlandıramıyor.
Terzi kendi söküğünü dikemez.
Terzi olan kişi kendine sıra gelip de kendi söküğünü dikemez anlamında kullanılmış.
Şimdi buradaki ikisinde de anlatıma baktığınız zaman, verilmek istenen mesaja baktığımız zaman şunu söyleyebiliriz.
Yararıyla çevresine faydalı olan kişiler fakat kendilerinin birebir yanındakilere faydaları dokunmayabilir.
Kendi ailesine faydası dokunmayabilir anlamında başkalarına faydası olur.
Ama kendilerinin yakındığı en yakındaki insanlara faydası olmayabilir demiş.
Mum dibine ışık vermez ve terzi kendi söküğünü dikemez.
Başkalarına faydaları dokunur ama kendi yakınlarına faydaları dokunmaz anlamında kullanıldıklarını görüyoruz.
İki atasözün de birbirine yakın anlamlı olduklarının farkındayız.
Evet atasözü ve deyimlerin ortak yönleri şöyle üç madde halinde.
Anonimdirler, Anonim olmaları ne demekti?
Toplumun ortak ürünü.
Yani söyleyenleri bunların belli değildir.
Toplumun ortak ürünü haline gelmişlerdir.
O yüzden toplumun ortak ürünü demek anonimdir demektir.
Genellikle mecaz anlamlıdırlar.
Yani gerçek anlamının dışında kullanılırlar genellikle.
Ama gerçek anlamlı olan atasözleri da vardı zaten.
Konuştuk.
Kısa, özlü ve kalıplaşmış sözlerdir.
Evet, az sözle az ifade ile çok şey anlatmak söz konusudur.
Atasözü ve deyimlerin farklı yönlerine bakacak olursak eğer, atasözlerin bir öğüt verme özelliği vardır.
Nasihat verir fakat deyimlerde böyle bir özellik yoktur.
Deyimlerde o andaki durumu anlatır bize.
Bakalım şimdi ağaç yaşken eğilir.
Bir atasözümüz.
Kardeşine göz kulak oldu derken buradaki göz kulak oldu ifadesi de nedir?
Bir deyimdir.
Göz kulak olmak bir deyim.
O anlık bir durumu anlatır, yani kardeşine sahip çıktı, kardeşine baktı anlamında.
Ağaç yaşken eğilir derken burası komple bir atasözüdür ve bir öğüt niteliği taşır.
Yani eğitim çok küçük yaşlardan itibaren başlar demeye çalışıyor bize burada.
Atasözleri genellikle cümle halindedir.
Deyimler ise sözcük grubu şeklindedir.
Şimdi birinci ifademize ve ikinci ifademize bakalım hangisi atasözü, hangisi değil kavrayalım.
Duvarı nem, insanı gam yıkar.
Bu konuda fikir yürütemiyorum derken şimdi bunlardan hangisi atasözü, hangisi deyim?
Duvarı nem, insanı gam yıkar.
Bakın cümle halinde bize bir öğüt verdi.
Çok fazla kederlenmeyin.
Sağlığınız bozulur demeye çalışıyor.
Bir duvarda çok nem varsa o şekilde yıkılır, insanı da keder yıkar.
Yani sağlığından olur demeye çalışmış.
Burası bir atasözü.
Cümle halinde görüyorsunuz ki.
Bu konuda fikir yürütemiyorum, fikir yürütmek nedir?
Bir deyimdir.
Bu konuda bir şey düşünemiyorum anlamında kullanılmış.
Bakın sözcük grubu şeklinde cümlenin tamamını kapsamıyor.
O yüzden buraya da bir deyim dersek doğru olur.
Atasözleri ve Deyimler
Söz Öbeklerinde Anlam 1 / 4
Atasözleri
Atasözleri