Mantarlar, ökaryot hücre yapısına sahiptir.
Fotosentez yapamazlar, yani tüketici organizmalardır.
Tek hücreli ve çok hücreli olanları vardır.
Çok hücreli olan mantarlarda hif adı verilen iplikçikler bulunur.
Hifler bir araya gelerek miselyum denilen iç içe geçmiş yapıları oluşturur.
Miselyumlar mantarın bulunduğu ortama tutunmasında, yayılmasında ve beslenmesinde etkilidir.
Hatırlarsanız bazı canlıların hücre çeperi bulundurduğunu söylemiştik.
Mantarların da kitin yapılı hücre çeperi bulunur.
Kitin yapısında azot bulunduran bir polisakkarittir.
Mantarlar da tıpkı bizim gibi glikojen depo eder.
Ayrıca aktif olarak hareket edemez, pasif hareket gözlenir.
Yani hareketi sırasında yer değişimi gözlenmez.
Mantarlar acaba hangi özellikleri bakımından hayvanlara hangi özellikleri bakımından da bitkilere benzer?
Mesela glikojen depo etmeleri ve tüketici olarak beslenmeleri hayvanlara benziyor.
Ancak pasif hareket etmeleri de bitkilere benziyor.
Mantarların fotosentez yapamadığını ve tüketici olduğunu zaten söylemiştim.
Tüketici olduklarını parazit ya da çürükçül olduklarından anlıyoruz.
Çürükçül olanlarına ayrıştırıcı veya saprofit mantarlar da denir.
Çürükçül mantarlar sahip olduğu sindirim enzimlerini, ölü bitki ve hayvan dokularının üzerine salgılayarak bu dokulardaki organik maddelerin yapı taşlarına kadar parçalanmasını sağlar.
Böylece doğadaki madde döngüsüne de yardımcı olurlar.
Parazit mantarlar ise insanlarda, hayvanlarda ve bitkilerde çeşitli hastalıklara yol açar.
Bebeklerde oluşan pamukçuk, mantardan kaynaklanır.
Mantarlar genellikle nemli yerlerde yaşar.
Ayrıca bitkilerde bulunan kök, gövde, yaprak gibi özelleşmiş yapılar mantarlarda bulunmaz.
Mantarlar genellikle sporlarla ve tomurcuklanma ile eşeysiz üreme gerçekleştirir.
Ancak eşeyli ve eşeysiz üremenin birbirini takip ettiği özel bir üreme şekli de görülür.
Hatta buna metagenez adını da veriyoruz.
Mantarlar kendi içerisinde maya mantarları, küf mantarları, pas mantarları ve şapkalı mantarlar olarak dört gruba ayrılır.
Maya mantarları tek hücrelidir.
Geri kalanlar ise çok hücrelidir.
Örneğin bira mayası tek hücreli bir maya mantarıdır.
Maya mantarlarında biraz önce bahsettiğim hifler bulunmaz.
Mantarlar doğada oldukça bol bulunur.
Toprakta ve havada çok sayıda mantar sporu vardır.
Salça, ekmek, limon, peynir gibi gıdalar açıkta bırakıldığında üzerinde oluşan küfler bunun en belirgin örneğidir.
Şapkalı mantarların bazılarının besin değeri vardır.
Ancak bazıları da besin olarak tüketildiğinde zehirlenmelere neden olabilir.
Küf ve maya mantarlarının da faydalı ve zararlı türleri vardır.
Örneğin peynir küfünden penisilin adı verilen bir antibiyotik üretilmektedir.
Ekmek hamurunun kabarmasında ve alkol yapımında da maya mantarlarından yararlanılır.
Mantarlar, alglerle bir araya gelerek liken adı verilen bir birlikteliği oluşturur.
Bu, yararlı bir birlikteliktir.
Hatta buna mutualizm de diyoruz.
Alg fotosentez yapar, fotosentez sonucunda ürettiği organik besinleri mantara verir.
Mantar da algin karbondioksit ve su ihtiyacını karşılar.
Mantarlarla bitki de bir araya gelebilir.
Bu birlikteliğe de mikoriza adını veriyoruz.
Bu da yine mutalist bir birlikteliktir, yani her iki taraf da yarar sağlar.
Bitki fotosentez yapar ve yine mantarın organik besin ihtiyacını karşılar.
Mantar da bitkinin köklerini sarar ve böylece köklerin yüzey alanını artırmış olur.
Bitki böylece topraktan su, azot, fosfor gibi maddeleri daha kolay alır.
Fotosentez yapamazlar, yani tüketici organizmalardır.
Tek hücreli ve çok hücreli olanları vardır.
Çok hücreli olan mantarlarda hif adı verilen iplikçikler bulunur.
Hifler bir araya gelerek miselyum denilen iç içe geçmiş yapıları oluşturur.
Miselyumlar mantarın bulunduğu ortama tutunmasında, yayılmasında ve beslenmesinde etkilidir.
Hatırlarsanız bazı canlıların hücre çeperi bulundurduğunu söylemiştik.
Mantarların da kitin yapılı hücre çeperi bulunur.
Kitin yapısında azot bulunduran bir polisakkarittir.
Mantarlar da tıpkı bizim gibi glikojen depo eder.
Ayrıca aktif olarak hareket edemez, pasif hareket gözlenir.
Yani hareketi sırasında yer değişimi gözlenmez.
Mantarlar acaba hangi özellikleri bakımından hayvanlara hangi özellikleri bakımından da bitkilere benzer?
Mesela glikojen depo etmeleri ve tüketici olarak beslenmeleri hayvanlara benziyor.
Ancak pasif hareket etmeleri de bitkilere benziyor.
Mantarların fotosentez yapamadığını ve tüketici olduğunu zaten söylemiştim.
Tüketici olduklarını parazit ya da çürükçül olduklarından anlıyoruz.
Çürükçül olanlarına ayrıştırıcı veya saprofit mantarlar da denir.
Çürükçül mantarlar sahip olduğu sindirim enzimlerini, ölü bitki ve hayvan dokularının üzerine salgılayarak bu dokulardaki organik maddelerin yapı taşlarına kadar parçalanmasını sağlar.
Böylece doğadaki madde döngüsüne de yardımcı olurlar.
Parazit mantarlar ise insanlarda, hayvanlarda ve bitkilerde çeşitli hastalıklara yol açar.
Bebeklerde oluşan pamukçuk, mantardan kaynaklanır.
Mantarlar genellikle nemli yerlerde yaşar.
Ayrıca bitkilerde bulunan kök, gövde, yaprak gibi özelleşmiş yapılar mantarlarda bulunmaz.
Mantarlar genellikle sporlarla ve tomurcuklanma ile eşeysiz üreme gerçekleştirir.
Ancak eşeyli ve eşeysiz üremenin birbirini takip ettiği özel bir üreme şekli de görülür.
Hatta buna metagenez adını da veriyoruz.
Mantarlar kendi içerisinde maya mantarları, küf mantarları, pas mantarları ve şapkalı mantarlar olarak dört gruba ayrılır.
Maya mantarları tek hücrelidir.
Geri kalanlar ise çok hücrelidir.
Örneğin bira mayası tek hücreli bir maya mantarıdır.
Maya mantarlarında biraz önce bahsettiğim hifler bulunmaz.
Mantarlar doğada oldukça bol bulunur.
Toprakta ve havada çok sayıda mantar sporu vardır.
Salça, ekmek, limon, peynir gibi gıdalar açıkta bırakıldığında üzerinde oluşan küfler bunun en belirgin örneğidir.
Şapkalı mantarların bazılarının besin değeri vardır.
Ancak bazıları da besin olarak tüketildiğinde zehirlenmelere neden olabilir.
Küf ve maya mantarlarının da faydalı ve zararlı türleri vardır.
Örneğin peynir küfünden penisilin adı verilen bir antibiyotik üretilmektedir.
Ekmek hamurunun kabarmasında ve alkol yapımında da maya mantarlarından yararlanılır.
Mantarlar, alglerle bir araya gelerek liken adı verilen bir birlikteliği oluşturur.
Bu, yararlı bir birlikteliktir.
Hatta buna mutualizm de diyoruz.
Alg fotosentez yapar, fotosentez sonucunda ürettiği organik besinleri mantara verir.
Mantar da algin karbondioksit ve su ihtiyacını karşılar.
Mantarlarla bitki de bir araya gelebilir.
Bu birlikteliğe de mikoriza adını veriyoruz.
Bu da yine mutalist bir birlikteliktir, yani her iki taraf da yarar sağlar.
Bitki fotosentez yapar ve yine mantarın organik besin ihtiyacını karşılar.
Mantar da bitkinin köklerini sarar ve böylece köklerin yüzey alanını artırmış olur.
Bitki böylece topraktan su, azot, fosfor gibi maddeleri daha kolay alır.