Hayvanlar alemi kendi içerisinde omurgasız ve omurgalılar olmak üzere iki şubeye ayrılır.
Omurgasız hayvanlar; süngerler, sölenterler, solucanlar, yumuşakçalar, eklembacaklılar ve derisi dikenlilerdir.
Bunları baş harflerine bakarak "SoSiS YEDi" şeklinde de kodlayabilirsiniz.
Omurgalı hayvanlar içerisinde ise balıklar, iki yaşamlılar, sürüngenler, kuşlar ve memeliler bulunur.
Biz bu videoda omurgasız hayvanları konuşuyor olacağız.
Ama öncelikle hayvanlar aleminde yer alan canlıların hepsinin ökaryot hücre yapısına sahip olduğunu, çok hücreli olduklarını ve heterotrof beslendiklerini de söylemek istiyorum.
Omurgasız hayvanların en önemli özelliği tabii ki vücutlarının sırt kısmında bir omurganın olmamasıdır.
Bu canlıların sinir şeritleri karın kısmında yer alır.
Genellikle dış iskeletleri bulunur.
Ancak tabii ki istisnalar vardır.
Mesela süngerlerde ve derisi dikenlilerden olan deniz yıldızında iç iskelet bulunur.
Boşaltım yapıları vardır fakat böbrek adını almaz.
Böbrek omurgalı hayvanlarda bulunur.
Bazıları eşeyli, bazıları eşeysiz, bazıları da hem eşeyli hem eşeysiz üreme yapar.
Genellikle açık kan dolaşımı görülür.
Açık kan dolaşımında kan, damarlar ve dokular arasındaki boşluklarda dolaşır.
Ancak omurgasız hayvanların bazılarında kapalı kan dolaşımı da görülür.
Kapalı kan dolaşımında kan tamamen damar içinde dolaşır.
Halkalı solucan, ahtapot, mürekkep balığı omurgasız olmasına rağmen bu canlılarda kapalı kan dolaşımı görülür.
Omurgasız hayvanlar tür çeşitliliği ve sayıları bakımından incelendiğinde hayvanlar aleminin en geniş grubudur.
Süngerler en ilkel hayvanlardır.
Bu canlıların tatlı ve tuzlu sularda yaşayan türleri vardır.
Vücutlarında çok sayıda por bulunur.
Bu, por adı verilen açıklıklardan giren su ile süngerlerin vücut hücreleri arasında gaz alış verişi, besin alımı ve atıkların uzaklaştırılması sağlanır.
Bunların gelişmiş organ ve sistemleri bulunmaz.
Uyarılar kimyasal yolla iletilir.
Boşaltım atığı da amonyaktır.
Bunlar ilk basit iç iskelete sahip hayvanlardır.
Hücre içi sindirim yaparlar.
Eşeyli ve eşeysiz yolla da üreyebilir.
Hatta çoğu sünger çift eşey ile yani hermafrodittir.
Hem yumurta hem de sperm üretebilirler.
Spongia Officinalis yani banyo süngeri en tanınmış sünger türüdür.
Sölenterler, sinir sisteminin görüldüğü ilk canlı grubudur.
Denizanası, hidra, medüz, mercan, denizşakayığı sölenterlere örnektir.
Evet, belgesellerde gördüğünüz mercanlar bitki değildir.
Gördüğünüz gibi omurgasız hayvandır.
Bunların vücutlarının merkezinde sindirim boşluğu vardır.
Vücut boşluğu hem ağız hem anüs görevi yapan bir açıklıkla dışarı açılır.
Ayrıca vücutlarının dışında yakıcı kapsüller vardır.
Bu yakıcı kapsüller düşmanlara karşı korunmalarında görev yapar.
Genellikle de denizlerde yaşarlar ancak tatlı sularda yaşayanları da vardır.
Sabit ve serbest yüzücü olmak üzere iki genel vücut formu gözlenir.
Bunlarda eşeyli ve eşeysiz çoğalmanın birbirini takip ettiği özel bir üreme şekli görülür.
Ancak bazı türlerinde tomurcuklanma ile üreme de gözlenir.
Mesela hidra tomurcuklanarak üreme yapar.
Bazıları mavi renkli bir ışık çıkarır.
Buna biyolüminesans denir.
Bu durum denizlerde çok güzel bir görüntü oluşturur.
Doku ve organ farklılaşması görülen ilk omurgasız canlı grubu solucanlardır.
Bu canlıların derileri nemli olup vücut yüzeyi ile deri solunumu yaparlar.
Boşaltım atıkları amonyaktır.
Eşeyli olarak üremelerine rağmen bazı türleri eşeysiz olarak rejenerasyonla da çoğalabilir.
Hatta çift eşeylilik yani hermafroditlik de gözlenir.
Hermafrodit olanlarda hem yumurta hem de sperm üretilir.
Ancak solucanlarda genellikle kendi kendine dölleme görülmez.
Solucanlar yassı, yuvarlak ve halkalı solucan olmak üzere üç gruba ayrılır.
Yassı solucanlar genellikle parazit olarak yaşar.
Planarya, yassı solucana en iyi örnektir.
Tenya ve karaciğer kelebeği de yassı solucandır.
Bunların vücutlarında ağız ve anüs görevi gören tek açıklık bulunur.
Yuvarlak solucanların vücudu ince, uzun ve ip gibidir.
Vücutlarında ağız ve anüs olmak üzere iki açıklık vardır.
Biraz önce yassı solucanlarda ağız ve anüs görevi gören tek açıklığın bulunduğunu söylemiştim.
Bazı yuvarlak solucanlar insanlarda lenf damarlarını tıkayarak fil hastalığına sebep olur.
Kancalı kurt ve şerit yuvarlak solucanlara örnektir.
Halkalı solucanların vücutları ise birbirine benzeyen halkalardan meydana gelmiştir.
Kan, vücut boşluklarında değil damarlar içinde bulunur.
Yani kapalı kan dolaşımı gözlenir.
Toprak solucanı, deniz solucanı ve sülükler bu gruptadır.
Yumuşakçalar, eklembacaklılardan sonraki ikinci en büyük omurgasız hayvan grubudur.
Vücutlarının iç kısımları yumuşak olup dış kısımları sert, kalkersi örtü ile kaplıdır.
Tuzlu ve tatlı sular ile karada yaşayan türleri vardır.
Eşeyli olarak çoğalırlar.
Salyangoz, midye, ahtapot, mürekkep balığı yumuşakçaların en önemli örnekleridir.
Videonun başında da söylediğim gibi ahtapot ve mürekkep balığında kapalı kan dolaşımı gözlenir.
Bunlar solungaç solunumu yapar.
Hermafrodit olanları da vardır.
Eklembacaklılar tür sayısı bakımından hayvanlar aleminin en zengin grubunu oluşturur.
Karasal hayata başarılı şekilde uyum sağlamışlardır.
Çok geniş alanlara yayılırlar.
Suda ve karada yaşayan türleri bulunur.
Ve eşeyli üreme yaparlar.
Solunum çoğunda trakeler ile, örümceklerde ise kitapsı akciğerler ile, suda yaşayanlarda da solungaçlar ile olur.
Eklembacaklılarda dayanıklı ve hafif bir dış iskelet bulunur.
Hatta bu dış iskelet kitin yapılıdır.
Dış iskelet esnek olmadığından büyümeyi sınırlar.
Bu nedenle eklembacaklılarda başkalaşım, yani metamorfoz gözlenir.
Ayrıca ergin dönemde deri değiştirme olayı da görülür.
Boşaltım atıkları ürik asittir.
Açık kan dolaşımı görülür.
Kabuklular, örümcekgiller, çok ayaklılar ve böcekler olmak üzere kendi içerisinde gruplandırılır.
Istakoz, yengeç, su piresi kabuklulara örnektir.
Örümcekler, akrepler, keneler ve akarlar örümcekgiller içinde yer alır.
Çıyan ve kırkayak çok ayaklıdır.
Kelebekler, çekirgeler, sinekler, arılar böcekler içindedir.
Kanat hayvanlar alemi içerisinde ilk defa böceklerde görülür.
Ayrıca böceklerin dolaşım sıvısında solunum gazlarının taşınmasını sağlayan pigment bulunmaz.
Böceklerin genelde altı tane bacağı vardır.
Deniz yıldızları, deniz kestaneleri, deniz hıyarları, yılan yıldızları ve deniz laleleri derisi dikenlilere örnektir.
Bunların tamamı denizlerde ve okyanuslarda yaşar.
En gelişmiş anatomiye ve fizyolojiye sahip olan omurgasız canlılardır.
Lütfen kirpiye derisi dikenli demeyin.
Kirpi, memeli ve omurgalı bir hayvandır.
Bunların vücutlarında dikensi çıkıntılar bulunur.
Tüp ayakları; hareket, solunum, beslenme ve boşaltımda görevlidir.
Solunumları da solungaç veya tüp ayaklarıyla gerçekleşir.
Omurgasız hayvanlar; süngerler, sölenterler, solucanlar, yumuşakçalar, eklembacaklılar ve derisi dikenlilerdir.
Bunları baş harflerine bakarak "SoSiS YEDi" şeklinde de kodlayabilirsiniz.
Omurgalı hayvanlar içerisinde ise balıklar, iki yaşamlılar, sürüngenler, kuşlar ve memeliler bulunur.
Biz bu videoda omurgasız hayvanları konuşuyor olacağız.
Ama öncelikle hayvanlar aleminde yer alan canlıların hepsinin ökaryot hücre yapısına sahip olduğunu, çok hücreli olduklarını ve heterotrof beslendiklerini de söylemek istiyorum.
Omurgasız hayvanların en önemli özelliği tabii ki vücutlarının sırt kısmında bir omurganın olmamasıdır.
Bu canlıların sinir şeritleri karın kısmında yer alır.
Genellikle dış iskeletleri bulunur.
Ancak tabii ki istisnalar vardır.
Mesela süngerlerde ve derisi dikenlilerden olan deniz yıldızında iç iskelet bulunur.
Boşaltım yapıları vardır fakat böbrek adını almaz.
Böbrek omurgalı hayvanlarda bulunur.
Bazıları eşeyli, bazıları eşeysiz, bazıları da hem eşeyli hem eşeysiz üreme yapar.
Genellikle açık kan dolaşımı görülür.
Açık kan dolaşımında kan, damarlar ve dokular arasındaki boşluklarda dolaşır.
Ancak omurgasız hayvanların bazılarında kapalı kan dolaşımı da görülür.
Kapalı kan dolaşımında kan tamamen damar içinde dolaşır.
Halkalı solucan, ahtapot, mürekkep balığı omurgasız olmasına rağmen bu canlılarda kapalı kan dolaşımı görülür.
Omurgasız hayvanlar tür çeşitliliği ve sayıları bakımından incelendiğinde hayvanlar aleminin en geniş grubudur.
Süngerler en ilkel hayvanlardır.
Bu canlıların tatlı ve tuzlu sularda yaşayan türleri vardır.
Vücutlarında çok sayıda por bulunur.
Bu, por adı verilen açıklıklardan giren su ile süngerlerin vücut hücreleri arasında gaz alış verişi, besin alımı ve atıkların uzaklaştırılması sağlanır.
Bunların gelişmiş organ ve sistemleri bulunmaz.
Uyarılar kimyasal yolla iletilir.
Boşaltım atığı da amonyaktır.
Bunlar ilk basit iç iskelete sahip hayvanlardır.
Hücre içi sindirim yaparlar.
Eşeyli ve eşeysiz yolla da üreyebilir.
Hatta çoğu sünger çift eşey ile yani hermafrodittir.
Hem yumurta hem de sperm üretebilirler.
Spongia Officinalis yani banyo süngeri en tanınmış sünger türüdür.
Sölenterler, sinir sisteminin görüldüğü ilk canlı grubudur.
Denizanası, hidra, medüz, mercan, denizşakayığı sölenterlere örnektir.
Evet, belgesellerde gördüğünüz mercanlar bitki değildir.
Gördüğünüz gibi omurgasız hayvandır.
Bunların vücutlarının merkezinde sindirim boşluğu vardır.
Vücut boşluğu hem ağız hem anüs görevi yapan bir açıklıkla dışarı açılır.
Ayrıca vücutlarının dışında yakıcı kapsüller vardır.
Bu yakıcı kapsüller düşmanlara karşı korunmalarında görev yapar.
Genellikle de denizlerde yaşarlar ancak tatlı sularda yaşayanları da vardır.
Sabit ve serbest yüzücü olmak üzere iki genel vücut formu gözlenir.
Bunlarda eşeyli ve eşeysiz çoğalmanın birbirini takip ettiği özel bir üreme şekli görülür.
Ancak bazı türlerinde tomurcuklanma ile üreme de gözlenir.
Mesela hidra tomurcuklanarak üreme yapar.
Bazıları mavi renkli bir ışık çıkarır.
Buna biyolüminesans denir.
Bu durum denizlerde çok güzel bir görüntü oluşturur.
Doku ve organ farklılaşması görülen ilk omurgasız canlı grubu solucanlardır.
Bu canlıların derileri nemli olup vücut yüzeyi ile deri solunumu yaparlar.
Boşaltım atıkları amonyaktır.
Eşeyli olarak üremelerine rağmen bazı türleri eşeysiz olarak rejenerasyonla da çoğalabilir.
Hatta çift eşeylilik yani hermafroditlik de gözlenir.
Hermafrodit olanlarda hem yumurta hem de sperm üretilir.
Ancak solucanlarda genellikle kendi kendine dölleme görülmez.
Solucanlar yassı, yuvarlak ve halkalı solucan olmak üzere üç gruba ayrılır.
Yassı solucanlar genellikle parazit olarak yaşar.
Planarya, yassı solucana en iyi örnektir.
Tenya ve karaciğer kelebeği de yassı solucandır.
Bunların vücutlarında ağız ve anüs görevi gören tek açıklık bulunur.
Yuvarlak solucanların vücudu ince, uzun ve ip gibidir.
Vücutlarında ağız ve anüs olmak üzere iki açıklık vardır.
Biraz önce yassı solucanlarda ağız ve anüs görevi gören tek açıklığın bulunduğunu söylemiştim.
Bazı yuvarlak solucanlar insanlarda lenf damarlarını tıkayarak fil hastalığına sebep olur.
Kancalı kurt ve şerit yuvarlak solucanlara örnektir.
Halkalı solucanların vücutları ise birbirine benzeyen halkalardan meydana gelmiştir.
Kan, vücut boşluklarında değil damarlar içinde bulunur.
Yani kapalı kan dolaşımı gözlenir.
Toprak solucanı, deniz solucanı ve sülükler bu gruptadır.
Yumuşakçalar, eklembacaklılardan sonraki ikinci en büyük omurgasız hayvan grubudur.
Vücutlarının iç kısımları yumuşak olup dış kısımları sert, kalkersi örtü ile kaplıdır.
Tuzlu ve tatlı sular ile karada yaşayan türleri vardır.
Eşeyli olarak çoğalırlar.
Salyangoz, midye, ahtapot, mürekkep balığı yumuşakçaların en önemli örnekleridir.
Videonun başında da söylediğim gibi ahtapot ve mürekkep balığında kapalı kan dolaşımı gözlenir.
Bunlar solungaç solunumu yapar.
Hermafrodit olanları da vardır.
Eklembacaklılar tür sayısı bakımından hayvanlar aleminin en zengin grubunu oluşturur.
Karasal hayata başarılı şekilde uyum sağlamışlardır.
Çok geniş alanlara yayılırlar.
Suda ve karada yaşayan türleri bulunur.
Ve eşeyli üreme yaparlar.
Solunum çoğunda trakeler ile, örümceklerde ise kitapsı akciğerler ile, suda yaşayanlarda da solungaçlar ile olur.
Eklembacaklılarda dayanıklı ve hafif bir dış iskelet bulunur.
Hatta bu dış iskelet kitin yapılıdır.
Dış iskelet esnek olmadığından büyümeyi sınırlar.
Bu nedenle eklembacaklılarda başkalaşım, yani metamorfoz gözlenir.
Ayrıca ergin dönemde deri değiştirme olayı da görülür.
Boşaltım atıkları ürik asittir.
Açık kan dolaşımı görülür.
Kabuklular, örümcekgiller, çok ayaklılar ve böcekler olmak üzere kendi içerisinde gruplandırılır.
Istakoz, yengeç, su piresi kabuklulara örnektir.
Örümcekler, akrepler, keneler ve akarlar örümcekgiller içinde yer alır.
Çıyan ve kırkayak çok ayaklıdır.
Kelebekler, çekirgeler, sinekler, arılar böcekler içindedir.
Kanat hayvanlar alemi içerisinde ilk defa böceklerde görülür.
Ayrıca böceklerin dolaşım sıvısında solunum gazlarının taşınmasını sağlayan pigment bulunmaz.
Böceklerin genelde altı tane bacağı vardır.
Deniz yıldızları, deniz kestaneleri, deniz hıyarları, yılan yıldızları ve deniz laleleri derisi dikenlilere örnektir.
Bunların tamamı denizlerde ve okyanuslarda yaşar.
En gelişmiş anatomiye ve fizyolojiye sahip olan omurgasız canlılardır.
Lütfen kirpiye derisi dikenli demeyin.
Kirpi, memeli ve omurgalı bir hayvandır.
Bunların vücutlarında dikensi çıkıntılar bulunur.
Tüp ayakları; hareket, solunum, beslenme ve boşaltımda görevlidir.
Solunumları da solungaç veya tüp ayaklarıyla gerçekleşir.