Kinaye sanatın dayız arkadaşlar.
Kinaye değil aslında kinaye bir sözün hem gerçek hem mecaz anlama, gelecek şekilde kullanılması.
Ancak bakın burası çok önemli.
Mecaz anlamın ön planda olmasıdır.
Yani bizim için kinaye de.
Asıl.
Kastedilen şey mecaz anlamda.
Yani hem gerçek hem mecazi kullanılacak şekilde ifade edeceğiz.
Ama asıl kastettiğimiz de mecaz olacak.
Şimdi bakın şuradaki örneğimizde bir bakalım.
Yani ilk basit bir örnekten gidelim.
Bir de tabii şunu unutmayacağız.
Daha çok deyimler de görülür arkadaşlar deyimi ata sözlerinde sıkça görülür.
Çünkü genelde deyimler, mecaz, anlamlı olduğu için hani kinaye de bu kullanımlar sıkça görülür.
Adam öyle bir konuştu ki karşısında ağzımı açamadı.
Bakın dikkat, ağzımı açamadı.
Şimdi gerçekten karşınızdaki biri öyle bir konuşur ki, gerçek manada ağzınız açılmaya bilir.
Ama aslında ağzımı açsam adımdan kastı burada nedir?
Yani ben hiçbir şey söyleyemedim, hani konuşmaya fırsatım olmadı gibi.
Söyleyecek söz bulamadım anlamında.
Yoksa ağız fiziki olarak belki açılmıştır ama hani kendimi ifadede o kadar güzel konuştu ki veya öyle kötü konuştu ki kendimi ifade edemedim anlamında ne oldu bakın.
Hem gerçek hem mecaz kullanıldı, hem gerçekten fiziki olarak ağzına açamadı.
Ama asıl kendini ifade edemedi, bir şey söyleyemedi anlamında mecaz kastedilmiş.
Şimdi bak örneğimizde dikkat!
Pir Sultan Abdal'ın güzel bir şehri.
Bir güzelin aşığıyım.
Erenler onun için taşa tutar el beni bakın onun için taşa tutar taşa tutmak ben diyor.
Bir güzele aşık oldum.
Onun için el yani yabancı insanlar ne yaptılar?
Beni taşa tuttular.
Bakın hem gerçek anlamda taş atmak olabilir ama aslında taş atma, taşlama, eleştirme bakın hani aslında kastettiği şey nedir?
Mecazi yönüdür yani.
Ben birini sevdim, beni eleştirdiler beni.
Yerliler bakır yani taşladılar, taşa tuttular.
Hem gerçek anlamda taş atmakta olabilir ama asıl kastedilen mecazi anlamda dır.
Burada geldik devriyeye arkadaşlar şimdi devriye iki anlamlılık demektir.
Yani birden çok anlamı olan bir sözün dikkat birden çok anlamı olacak.
Yakın anlamını değil de uzak anlamını kast edeceğiz.
Ama şunu da unutmayacağız.
Tebriz'e de bahsedilen her iki anlam da gerçek dır.
Yani aslında şunu demek istiyor.
Bakın çevreye de her iki anlamı da kast edecek, her ikisi de gerçek anlamda kullanılanı olacak.
Yani bakın dikkat edin Tebriz'e de mecaz yoktur, notumuz da dikkat.
Bu yönüyle zaten tebrike kinaye dan ayrılır.
Tümü kinaye de her ikisini de kast eder.
Ama asıl her ikisini de söyler.
Ama asıl kastettiği mecaz dır.
Ama devriye de her ikisinin de gerçek anlamda kullanıldığını söyleyebiliriz.
İsterseniz örneğimizde bir bakalım dedim.
Dilber niçin sararıp solgun dedi.
Çektiği dil yarasıdır.
Bakın dil yarası yani aslında hem yani.
Düşünsenize dilinde yara olduğunu düşünün.
Niçin böyle sarardı, ediyor dilim yara, hani dilinde bir yara var anlamında.
Ama aynı zamanda dil burada ne anlamında?
Bakın gönül bakın.
Çünkü eskiden divan edebiyatında çok var.
Dil kavramının yerini, daha doğrusu gönül kavramının yerini dil kullanılır.
Ben diyor hem dilimde ki yaradan çektim.
Hem de aslında neyden çektiğim, gönül gönül yarası çektiğim aynı zamanda bir gönül yarasıdır.
Dolayısı ile ne oldu bakın her iki anlamını da kullanmış oldu arkadaşlar.
Geldim tarife, iğneleme yani tersini.
Tam tersini kast etme bir sözün tersini kastederek kullanmaya.
Biz ne diyoruz arkadaşlar?
Taciz diyoruz hani laf sokma da günümüz günümüzde kullanılan haliyle laf sokma bir sözün tersini kast etmektir.
Bakın şiirimizin ismi ters öğüt destanıdır aslında.
Burada tabii birden fazla dört küpten oluşur ve sadece bir tanesini aldım.
Hani burada ne söylerse tam tersini aslında yap diyor.
Her nereye gidersen eyle talanı.
Öyle talan yani yıkma, talan ettirme diyorlar ya ortalığı dağıtmak anlamında.
Her ne de gidersen öyle talanı öyle yap ki ağla ta sin güleni bir saatte söyle yüzbin yalanı bir doğru söz söylerse inanma.
Aslında ne yaptı bakın tam tersini kastetti.
Yani kimseyi ağlatma diyor.
Bir yeri talan etme, yalan söyleme diyor aslında.
Ve insanlar doğruyu söylese de inanma diyor.
Burada öyle değil, insanlara inan güven demek istiyor.
Yani burada bir ters öğüt verildiğini, dolayısıyla bir tarihçi sanatından bahsedildiğini söyleyebiliriz.
Tel mi hatırlatma demek arkadaşlar.
Yani herkesçe bilinen bir kişi bir olay veya bir inanışa şiirde gönderme yapmaktır.
Bunları hatırlatmaktır.
Yani bir şiir düşünün genelikle bir olayı veya bir şahsın ismini verecek bu.
Bakın peygamberler çok kullanılır veya bu halk hikayelerinde ki aşıkların ismi.
Leyla, Mecnun, Ferhat, Şirin, Kerem, Aslı gibi genelde tarihi olay veya kişiliklere atıfta bulunulacak.
Bakın hemen örneğimiz, hemen de Mecnun dan füzyon.
Aşıklık istidadı var.
Aşkı sağdık menem Mecnun'un ancak adı var.
Bakın yine Fuzuli'nin mısra berceste lerinden biri.
Güzel bir şiiri bende diyor Mecnun.
Ondan daha fazla aşık olma yeteneği, kabiliyeti var.
Aşık sadık, gerçek aşık benim.
Ben Mecnun'un sadece adı çıkmış şiirde.
Güzel gerçekten gerçek aşıkların Mecnun adı çıkmış diyor ya ne yaptı?
Bakın Leyla ile Mecnun olayına.
Mecnun ismini kullanarak bir hatırlatmada bir göndermede bulundu.
İşte biz buna Selmi yani hatırlatma sanatı diyoruz.
Kinaye (değinmece) nedir?
Bir sözcüğün hem gerçek hem de mecaz anlamının kullanılması sanatıdır. Şairin amacı burada gerçek anlamı verip uzak anlamı ifade etmektir. Amaç daha kapalı bir anlatım ortaya koymaktır.
Önemli! Günlük hayatta kullandığımız kinaye ile edebiyatta kullanılan kinaye farklıdır. Günlük hayatta kullandığımız kinayenin karşılığı tariz yani iğneleme sanatıdır. Bu bilgiye dikkat etmeliyiz.
Bulamadım dünyada gönüle mekân
Nerde bir gül bitse etrafı diken
Açıklama: Gerçek anlamı gülün etrafında dikenlerin olmasıdır. Fakat şair bize nerde gül bitse yani nerede bir güzellik, iyilik varsa etrafının kötülüklerle çevrili olmasından bahsetmiştir. İfadenin hem gerçek hem de mecaz anlamı kullanıldığı için kinaye sanatı vardır.
Dadaloğlu’m der ki belim büküldü
Gözümün cevheri yere döküldü
Açıklama: Dadaloğlu gerçek anlamıyla belinin büküldüğünü söyleyebilir ama burada dünyanın sıkıntısı, çilesinden çok çektiğini ifade etmek için mecazi olarak belinin büküldüğünü ifade etmiştir. Beli bükülmek ifadesi gerçek ve mecaz anlamıyla kullanıldığı için kinaye sanatı vardır, diyebiliriz.
Tevriye (iki anlamlılık) nedir?
İki anlamlılık demektir. Kinaye ile karıştırmamalıyız. Burada yakın anlam ve uzak anlam vardır. Sanatçı yakın anlamı verip uzak anlamı kastetmek ister.
Bir buse mi bir gül mü verirsin dedi gönlüm
Bir nim tebessümle o afet gülü verdi
Açıklama: Gülü verdi ifadesinde ilk aklımıza gelen gülü uzatmasıdır çünkü ilk dizede gülü vermesi ifadesi kullanıldığı için. Fakat şair burada gülü verdi derken gülmek eylemini gerçekleştirdiğinden bahsetmektedir. Yakın anlamını verip uzak anlamını kastettiği için tevriye sanatı kullanılmıştır.
Âvâzeyi bu aleme Dâvud gibi sal
Bâki kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş
Açıklama: Yukarıdaki dizeler Bâki’ye aittir. Dizedeki baki adı aklımıza ilk şairin adını getirmektedir. Oysa Bâki burada baki sözcüğünün sonsuz ebedi olması anlamıyla kullanmıştır. Yani yakın anlamı şairin adı uzak anlamı ise sonsuz anlamıdır. Yakın ve uzak anlam bir arada kullanıldığı için tevriye sanatı yapılmıştır.
Tariz (iğneleme) nedir?
Alay etme, yermek, sitem, iğneleme amacıyla söylenen sözün tam tersini kastetmektir. Tarz örnekleri aşağıdaki gibidir:
Bana Tahir Efendi kelb demiş
İltifatı bu sözde zahirdir
Maliki mezhebim benim zira
İtikadımca kelb Tahirdir
- kelb(köpek)
- tahir(temiz)
Açıklama: Tahir Efendi bana köpek demiş. İltifatı bu sözde açıktır.Benim mezhebim Malikidir. Mezhebimce köpek temizdir(tahirdir) dizeleri Nefi’ye aittir. Edebiyatımızın hiciv ustasına yani sizce ona köpek diyen birine bu kadar sakin cevap verir mi Nef ? Elbette hayır. Ona köpek diyen Tahir Efendi’ye köpek sensin demek istemiş. İnce bir nükteyle bunu dile getirmiştir.
Telmih (hatırlatma) nedir?
Herkes tarafından bilinen olayın, hikayenin, fıkranın, peygamber kıssasının savaşın ya da şahsiyetin küçük ipucuyla hatırlatılmasına telmih sanatı denir. Telmih sanatını görebilmek için peygamber kıssalarının ve halk hikayeleri bilmemiz gerekir. Telmih söz sanatının örnekleri aşağıdaki gibidir:
Âşık dediğin Mecnun misali kör
Ne bilsin alemde ne mevsimidir
Açıklama: Dizelerdeki Mecnun bize Leyla ile Mecnun hikayesini hatırlatır. Bu nedenle telmih sanatı vardır, diyebiliriz.
Gökyüzünde İsa ile
Tur Dağı’nda Musa ile
Elindeki asa ile
Çağırayım Mevla’m seni
Açıklama: Hz. İsa’nın gökyüzüne yükseltilmesi, Hz. Musa’nın Tur Dağı’nda Allah ile konuşması ve Hz. Musa’nın asasının yere atıldığında yılana dönüşmesi hadiseleri bize hatırlatılmıştır. Telmih sanatına başvurulmuştur, diyebiliriz.