1. Sema-yı sahrayı kesif bir sütre-i matemi istila etmiş. Etrafı hazin bir zulmet kaplamış, derin bir sükut içinde baranin ahest
1. Sema-yı sahrayı kesif bir sütre-i matemi istila etmiş. Etrafı hazin bir zulmet kaplamış, derin bir sükut içinde baranin aheste aheste sükûtundan başka bir şey işitilmiyor. Şems, bulutlar arasından o derece kesif görünüyor ki bir perde-i sirişk altındaki gözleri andırıyor. Mevcudat, matem-i tabiata karşı hazin hazin sükut edi- yor. Sema giryelerini saçmakta devam ediyor. Tabiatın şu hâl-i melal-engizi beni meclub etti. Siklet-i baran altında dalların, sarkıtmış olan bir ağacın altına oturdum. Gözlerim sahranın menazır-1 ye’s-amizini müştakane, mütelezzizane dolaştı. Kalbimde bir memnuniyeti hazine hissediyorum. Mevcu- datı benimle beraber girye-nisar-ı yeis görmekte garip bir lezzet buldum. Yukarıdaki edebî türün Türk edebiyatındaki ilk tem- silcisi aşağıdakilerden hangisidir? Al Ahmet Haşim B) Tevfik Fikret C) Ahmet Hikmet Müftüoğlu Halit Ziya Uşaklıgil E) Cenap Şahabettin