Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

1. Türk halkının mizah sembolü Nasrettin Hoca'nın hazırcevap, insanları kırmadan doğruyu söyleyen, yeri geldiğinde kendisiyle al

1.
Türk halkının mizah sembolü Nasrettin Hoca'nın hazırcevap, insanları kırmadan doğruyu
söyleyen, yeri geldiğinde kendisiyle alay etmeyi bilen bir tip olduğu görülür. Bazı fikraların-
da Hoca'nın içinde bulunduğu durumu, daha kötüsünü düşünerek kabullendi

1. Türk halkının mizah sembolü Nasrettin Hoca'nın hazırcevap, insanları kırmadan doğruyu söyleyen, yeri geldiğinde kendisiyle alay etmeyi bilen bir tip olduğu görülür. Bazı fikraların- da Hoca'nın içinde bulunduğu durumu, daha kötüsünü düşünerek kabullendiği görülür. Çok yönlü bir mizah içeren Nasreddin Hoca fikralarının genel nitelikleri; güldürücü, düşündürü- cü, öğretici, eğlendirici ve şaşırtıcı olmalarıdır. Sözden doğan mizahın, durumdan doğan mi- zahtan fazla oluşu bu fikraların diğer bir özelliğidir. Buna göre aşağıdaki Nasrettin Hoca fikralarının hangisi altı çizili cümledeki ifadeyi örneklemekte- dir? A) Nasrettin Hoca azığını heybesine koyup yola çıkmış. Öğlen vakti Akşehir Gölü kenarında, bir ağa- cin altında oturmuş. Ekmeğini, zeytinini ve bir çanak yoğurdunu gölgede keyifle yemiş. Yoğurt ça- nağını gölde çalkalarken birisi görüp sormuş: "Ne yapıyorsun Hoca?" demiş. Hoca, "Göle maya çalıyorum." demiş. Adam üstelemiş: "llahî Hoca, göl maya tutar mı hiç?" demiş. Hoca, "Ben de bi- liyorum tutmayacağını amma ya tutarsa!" demiş. B) Bir gün Hoca, köyüne dönerken ulu bir ceviz ağacının altına soluklanmak için oturmuş. Ağacın ya- ninda bal kabağı tarlası varmış. Hoca: "Hey güzel Allah'ım, kavuğum kadar bal kabağının serçe parmağım kadar sapı var. Şu boylu poslu ağacın meyveleri eşeğin gözü kadar bile değil." demiş. O böyle tefekkür ededursun, bir ceviz pat diye alnına düşmez mi? Alni ceviz gibi şişmiş. Hoca bir cevize, bir kabaklara bakıp: "Güzel Allah'ım, sözümü geri aldım. Altında oturduğum ağacı ya bal kabağı ağacı yapsaydın!" demiş. Komşusu Hoca'dan urganını istemiş. Hoca içeriye girip çıkmış. "ip boş değil, kadınlar üstüne un sermişler." demiş. Komşusu: “Bu nasıl iş efendi, hiç ipe un serilir mi?” demiş. Hoca, "Serilir, seri- lir; vermeye gönlün olmayınca ipe un da serilir." demiş. D) Hoca ikindi ezanini okumaya başlamış. O sırada bazı komşuları evlerinin önlerinde birbirleriyle ko- nuşuyorlar, sanki ezan sesini duymuyor gibi davranıyorlarmış. Hoca sesini biraz daha yükseltmiş, amma bakmış ki fark eden yok. O tarafa doğru koşmaya ve koşarken de ezanı okumaya devam etmiş. O komşulardan birkaç kişi Hoca'ya bir şey olduğunu düşünerek yanına koşuşup sormuş- lar: "Ne oldu Hoca Efendi, niçin koşarak ezan okuyorsun?” Hoca, "Sesimin nerelere kadar gittiği- ni merak ettim de arkasından koşuyorum." demiş.