10. Tüketmeye programlandık. Elimize geçen her şeyi tüketiyoruz. Gözümüz rengârenk şekerler- le boyanıyor. Birini alıyorsun, dah

10. Tüketmeye programlandık. Elimize geçen her şeyi tüketiyoruz. Gözümüz rengârenk şekerler- le boyanıyor. Birini alıyorsun, daha renklisini sunuyorlar ve sonra daha şekillisini ve daha hava- lisini ve daha güzelini ve sonu gelmiyor. Mutlu olmayı beceremiyoruz çünkü yetinmeyi bilmiyo- ruz. Hem niye yetinelim ki her zaman daha iyisi, daha renklisi, daha eğlencelisi, daha sağlıklısı ve dahası varken... Yaptığımız diyetlerin bile modası çabucak değişiyor. Bir gün ketojenik bes- lenmeyle tanışıyoruz, ertesi gün vegan beslenme giriyor lügatimiza ama İşveç diyetinin faydala- rini da yadsımıyoruz. Elbette, "detoks"umuzu da ihmal etmiyoruz. Bir kibrit kutusu kadar peynirin yanında yeşilliği nerede kaybettik hatırlamıyoruz bile. Bir an önce bitirelim de yenisine başlaya- lim diye artık filmlerin daha kısalarini, dizilerin de sekiz bölümlük olanlarını izlemek istiyoruz. Ha- yatı çevreleyen bütün bunlar, ruhlarıyla arası açılanların icadı. Bu çılgınlığa "Hayır!” diyebilmek ise ruhunu dinleyip kendini, ne istediğini bilen ve aklını kullanabilenlerin işi. Bize düşen de dav- ranabilmek onlar gibi. Bu metinde vurgulamak istenen asıl düşünce aşağıdakilerden hangisidir? A) Arzularının ne olduğunu bilen ve kendini tanıyan kişiler gibi ruhuyla arasında mesafe olanların orta- ya çıkardığı tüketim çılgınlığını reddetmeliyiz. B) Tüketimin bilinçsizce arttığı toplumlarda bireyler, özlerini tüketerek sahip oldukları tüm değerlerin ayaklar altına alınmasına izin vermemelidir. inte C) Moda; her şeyi tüketmeye yönlendiren, insanların yaşama hevesini kıran ve onları yakınlarından ko- paran bir çılgınlığa dönüşmemelidir. D) Bilinçli milletler, elindekinin kıymetini bilen ve moda kavramını hayatının merkezine koymayan birey- ler yetiştirmeyi amaçlamalıdır.