102. Koca Ali en kalın, en katı demirleri mısır yaprağı gibi incel- ten, kağıt gibi yumuşatan sanatını kimseden öğrenmemiş, kend
102. Koca Ali en kalın, en katı demirleri mısır yaprağı gibi incel- ten, kağıt gibi yumuşatan sanatını kimseden öğrenmemiş, kendi kendine bulmuştu. Daha on iki yaşındayken, sert bir beylerbeyi olan babasının başı vurulmuş, öksüz kalmıştı. Amcası çok zengindi. Gösterişe düşkün bir vezirdi. Onu yanına aldı. Okutmak istedi. Belki devlet katında yetiştire- cek, büyük görevlere çıkaracaktı. Ama Ali'nin yaratılışında "başkasına gönül borcu olmak" gibi bir sızlanmaya yer yoktu. "Ben kimseye eyvallah etmeyeceğim." dedi. Bir gece amcasının konağından kaçtı. Başıboş bir adsız gibi dağlar, tepeler aştı. Adını bilmediği ülkelerde dolaştı. So- nunda Erzurum'da yaşlı bir demircinin yanına girdi. Otuz yaşına kadar Anadolu'da uğramadığı kent kalmadı. Kimse- ye boyun eğmedi. Gönül borcu olmadı. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Kişileştirmeye başvurulmuştur. B) Tahminde bulunulmuştur. C) Karşılaştırma yapılmıştır. D) Olay içinde yaşatma amaçlanmıştır. E) Deyimlerden faydalanılmıştır. HIZ YAYINLARI