107 8. Gide gide Ceyhun suyunun yanına geldik. Su, ölü gibiydi. Yeni yeni şafak söküyordu. Suyun üstüne incecik bir ışık dalgası
107 8. Gide gide Ceyhun suyunun yanına geldik. Su, ölü gibiydi. Yeni yeni şafak söküyordu. Suyun üstüne incecik bir ışık dalgası düşmüştü. Nehir, köye doğru yaklaştıkça ovaya yayılır ve kıyılarındaki yarlar kaybolur, çakıllı bir düzlük yayılır. İşte bu düzlükte bir ışık gördük, sonra ışık söndü. Biz ışığa yaklaştıkça ortalıkta ağarıyordu. Yürüdükçe ortalık da iyiden iyiye ağardı. Biz de ışığın söndüğü yere yaklaştık. Büyük, turuncuya boyanmış bir traktörü siyah, ıslak kâkülleri alnına düşmüş bir delikanlı yıkıyordu. Hösük Emmi ile az ötede durup seyretmeye başladık. Delikanlı traktörü yıkıyor yıkıyor, sonra da bir bezle iyice parlatıyordu. Hösük Emmi neden sonra traktörü parlatan delikanlıya sert bir sesle: "Bana bak oğul!" dedi. "Bana baksana. Ben yarın, hemen yarın Yüreğir toprağına gidiyorum." Bu parça, aşağıdaki edebî türlerin hangisinden alınmış olabilir? A) Deneme D) Makale Doğru B) Eleştiri E) Röportaj Yanlış X C) Fıkra