Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

11. Bilinç akışı, roman ve hikâye anlatımlarında 20. yüzyılda kullanılmaya başlanan bir tekniktir. Bu teknikte cümleler arasında

11. Bilinç akışı, roman ve hikâye anlatımlarında
20. yüzyılda kullanılmaya başlanan bir tekniktir. Bu
teknikte cümleler arasında mantık ilişkisi zayıftır.
Daha çok serbest çağrışım yoluyla bir düşünce-
den bir başka düşünceye atlanır. Bu teknikte dış
dünya

11. Bilinç akışı, roman ve hikâye anlatımlarında 20. yüzyılda kullanılmaya başlanan bir tekniktir. Bu teknikte cümleler arasında mantık ilişkisi zayıftır. Daha çok serbest çağrışım yoluyla bir düşünce- den bir başka düşünceye atlanır. Bu teknikte dış dünyaya ait nesneler, motifler bilinçaltını harekete geçiren serbest çağrışım ögeleri olarak işlev görür. Buna göre aşağıdakilerin hangisinde bilinç akışı tekniği kullanılmıştır? A) Artık çocukluğumuzun, delikanlılığımızın geçtiği yerlerde yüreğimiz sızlamadan dolaşamıyor- duk. Gençliğimde kız kaçırdığım zaman arka- sına sığınıp dört kişiyle dövüştüğüm bir ağaç vardı. Gövdesinde o zamandan kalma kur- şun yaraları dururdu. Onu devirirlerken uzakta durup baktım. B) Köye gelir gelmez Dudu'yu candarmalar ya- kaladı. Kaz çaldığı için kasabada muhakeme edildi ve üç aya mahkûm oldu. Yalnız cezasını kaza hapishanesinde yattığı için harman zama- nına kadar Seyit'in ölümünden haberi olmadı. C) Mutlak birisini çiğnedi, bu herifi hapse tıktılar. Ne kadar münasebetsizlik!.. On altı yaş ölmek için pek erkendir. Ah! Artık vapura gidemem. Yazık... Hey terbiyesiz dağ adamı!.. Bu küfür doğrusu unutulmaz. Arabacı! Sür be herif. D) Salonun yanındaki ufak aralıkta ellerinden ke- lepçeyi çıkardılar. Kendisini pencerenin yanına attı. Ayasofya'nın önündeki ağaçlara, aşağıdaki ayran, kuru poğaça, simit satan adamlara baktı. Gözünü etrafta bir gezdirdi. Bu açık göklere, bu gri kaldırımlara hasret çektiği besbelliydi. E) Yaylı; çamurlu yollarda acı, boğuk sesler çı- kararak ilerliyordu... Hava kapanık ve sıkın- tılıydı... Üzerinde yer yer su birikintileri duran ova, kirli bir sofra muşambasını andırıyordu... Alçak bir tavan gibi ıslak yerlere yaklaşan bu- lutlarla, ufkun manzarası münasebetsiz ve çir- kindi. 12. t E I F E C E 13. .