Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

12 DORIAN GRAY'IN PORTRES! tuğu tuhaf bir rüyayı zihnine hapsetmeye çalışıyormuş gibi, göz kapaklarının üstüne koydu. Lord Henry

12 DORIAN GRAY'IN PORTRES!
tuğu tuhaf bir rüyayı zihnine hapsetmeye çalışıyormuş gibi, göz
kapaklarının üstüne koydu.
Lord Henry, gevşek, rehavet içindeki birinin sesiyle:
- Bu şimdiye kadar yaptığın en iyi iş Basil, dedi. Onu gelecek yıl
mutlaka Grosvenor

12 DORIAN GRAY'IN PORTRES! tuğu tuhaf bir rüyayı zihnine hapsetmeye çalışıyormuş gibi, göz kapaklarının üstüne koydu. Lord Henry, gevşek, rehavet içindeki birinin sesiyle: - Bu şimdiye kadar yaptığın en iyi iş Basil, dedi. Onu gelecek yıl mutlaka Grosvenor'a göndermelisin. Akademi çok büyük ve çok bayağı... Grosvenor, gönderebileceğin tek yer. Onu hiçbir yere gönderecek değilim, diye cevap verdi ressam, başını, arkadaşının Oxford'dayken onunla alay ettiği hep o acayip biçimde arkaya atarak. Yoo yoo! Hiçbir yere göndermeyeceğim onu. Lord Henry kaşlarını kaldırdı ve ağır afyonlu sigarasından çıkan, alelacayip helezonlar çizen ince mavi dumanın arasından hayretle arkadaşına baktı. - Hiçbir yere göndermeyecek misin? Peki ama neden azizim? Var mı bir sebebi? Siz ressamlar ne tuhaf adamlarsınız! Şöhret ola- bilmek için her şeyi yaparsınız. Şöhret olunca da âdeta ondan kur- tulmaya bakarsınız. Budalanın tekisin sen. Zira şu dünyada, birinin hakkında konuşulmasından daha kötü bir şey varsa o da hiç konu- şulmamasıdır. Böyle bir portre seni İngiltere'deki bütün gençlerden üstün kılacak ve yaşlıları da, eğer hâlâ bir şeyler hissedebiliyorlarsa, kıskançlıktan çatlatacaktır. Biliyorum, bana güleceksin, dedi ressam, ama onu sergile- yemem. Gerçekten yapamam bunu. Zira ona kendimden çok şey kattım. Lord Henry uzun bacaklarını boylu boyunca divana uzatıp sarsıla sarsıla güldü. - Güleceğini biliyordum; ama fark etmez. Gerçek, bu! - Ona kendinden çok şey kattın ha! Yemin ederim Basil, kendini bu kadar beğendiğini bilmezdim. Ama senin sert ifadeli yüzün ve kömür karası saçlarınla, fildişi ve gül yapraklarından yapılmışa ben- zeyen bu Adonis" arasında hiçbir benzerlik göremiyorum. Aziz dostum Basil, o bir Narsis", oysa sen... Elbette senin ente- lektüel bir yüzün var ama... İşte hepsi o kadar... Oysa güzellik, ger- çek güzellik zekânın başladığı yerde biter. Zekâ aslında bir aşırılıktır * Grosvenor: Londra'da bir resim galerisi. **Adonis: Bir Yunan tanrısıdır. İsmi, erkek güzelliğiyle eş anlamlı kullanıla gelmiştir. *** Narsis: Narsis efsanesine pek çok göndermelerden ilki bu. Narsis, bir göldeki yan- simasını seyredip ölünceye kadar kendisine âşık olan güzel Yunan delikanlısı. Ef-