Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

(13 Severim gerçekçi edebiyatı . Bu yaşa değin en çok bu tarz ürünleri , o yolda yazılmış hikayeleri, romanlan, hep o çığırı ove

(13 Severim gerçekçi edebiyatı
. Bu yaşa değin en çok bu tarz ürünleri
, o yolda yazılmış hikayeleri,
romanlan, hep o çığırı oven denemeleri, eleştirmeleri okudum. Bir hikâyede, bir romanda anlat
lanların, gerçekte olanlara benzememesi, çoğu kimseler gibi

(13 Severim gerçekçi edebiyatı . Bu yaşa değin en çok bu tarz ürünleri , o yolda yazılmış hikayeleri, romanlan, hep o çığırı oven denemeleri, eleştirmeleri okudum. Bir hikâyede, bir romanda anlat lanların, gerçekte olanlara benzememesi, çoğu kimseler gibi benim için de büyük bir suçtur. Peri masallarından, dev masallarından çocukluğumda bile pek hoşlanmadım. Olmayacak şeyler, ben- zerleri görülmeyecek insanlar anlatan hikâyeler arasında beğendiklerim yoktur demeyeceğim ama onlarda da gerçeği aradim: "Bütün bunlar gene bir doğruyu söylüyor ancak yazar gerçeği bir düşle örtmüş. Kaldının o örtüyü, arasından bakın, gerçeğin ta kendisini, çırılçıplak doğruyu bulursunuz" diye düşünürüm. Bu metne göre, aşağıdakilerden hangisi bu yazarın sanat anlayışıyla örtüşmez? A) Şehzade Alaattin Çelebi'nin vefatına Sultan II. Murat çok üzülmüştü. Balkan ülkeleri ile on yıl süre ile aralarında sürecek anlaşmaları sağlayarak devlet işlerindeki görevlerini 12 yaşındaki oğ- lu Sultan Mehmet'e bırakarak Manisa'ya çekilmeye karar verdi. Bu gelişmeler ise Macar kralı için mükemmel kaçınılmaz bir fırsat oldu. Hemen kötü niyeti ile Osmanlı ile yapmış olduğu anlaşmayı bozarak savaş hazırlıklarına başladı. Haçlı ordusu ise Kasım ayının dokuzuncu günü gibi Varna şehrine girmeyi başardı. Bu arada müttefikler ordusunun savaş için hazırlıklara başladığı haberini aldılar. Haberi alır almaz Osmanlı ordusu da harekete geçerek hemen harp meclisi kurdular. B) Dar, pis, karanlık, toprak döşeli sofayı geçtiler. Odaya girince fakirliğin sefaleti, bu iki kadını don- muş gibi dimdik biraktı. Bir yerde oturamıyorlar, oturacak yer bulamıyorlardı. Naciye bütün bütün büzülmüştü. Sanki bu sefalet kendi suçuymuş gibi önüne bakıyor, utanıyor, sıkılıyor, kızarıyordu. Köşede yırtık bir hasırın üstüne birkaç yatak yığılmıştı. Hasının ucunda bir gaz sandığı vardı. Büyücek bir testi, yanında bir somun ekmeği, yeşil bir çanak dolusu zeytin duruyordu. Cumba ile perdesiz pencerenin önündeki tahtadan sedirin üstüne ince, eski bir yol keçesi örtülmüştü. C Bursa Hayvanat Bahçesi'nde kartallar için ayrılan yer çok büyüktü. Buradaki kartallar, tel örgülerle çevrili, yüksek yerde uçup duruyordu. Yorulanlar ise kayalann üstünde oturuyordu. Pek çoğu yarını bekliyordu. Genç kartal Pena, yarın bekleme bahsini çoktan geçmiş, bugünü değerlendirme çabası içine girmişti. Tellerin yukarıdaki kayalara monte edildiği yerde kaçıp gidebileceği bir gedik açmıştı. Buradan kurtulup zengin olma düşüncesindeydi. Akıllıydı, zekiydi ama ikna kabiliyeti azdı. Diğer kartallardan birkaç kez borç istemiş ama kimse borç vermeye yanaşmamıştı. Ormana gitse kim ona sermaye verir de firma kurabilirdi? D) Bir gece, kadının biri havaalanında bekliyordu. Uçağının kalkmasına daha epeyce zaman vardı. Havaalanındaki dükkândan bir kitap ve bir paket kurabiye alıp kendisine oturacak bir yer buldu. Kendisini kitabına kaptırmış olmasına rağmen yanında oturan adamın olabildiğince cüretkâr bir şekilde aralarında duran paketten birer kurabiye aldığını fark etti, ne kadar görmezden gelse de.