15. (1) İstanbul Bedesten'inde çok uzun zamandan beri bir mahzenin karışıklığı, loş görüntüsü, küflü rutubeti vardı. (II) Tepede
15. (1) İstanbul Bedesten'inde çok uzun zamandan beri bir mahzenin karışıklığı, loş görüntüsü, küflü rutubeti vardı. (II) Tepedeki cam- lardan ışık vuruyor ama etrafı aydınlatmıyor, tersine eşyaları ayırt edilmez kılıyordu. (III) Dükkânlar gibi, sahiplerinin kılıkları, oturuş- ları hatta konuştukları dil bile eski zamanlardan kalmıştı sanki. (IV) Eşyalar, dükkânların önlerine gelişigüzel çıkarıldığından, aralıkları büsbütün daraltıyordu. (V) Dikkat edilirse eski, gümüş takımlar ve birkaç antika parça dışında hiçbir şey artık, gerçekten değerli değildi. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde, bir adı niteleyen ya da belirten sözcük kullanılmamıştır? A) I B) II C) III D) IV E) V