16. Cahit Sıtkı Tarancı, 4 Ekim 1910 tarihinde Diyarbakır'ın Cami Kebir Mahallesi'nde günü- müzde müze olarak kullanılan evde dü
16. Cahit Sıtkı Tarancı, 4 Ekim 1910 tarihinde Diyarbakır'ın Cami Kebir Mahallesi'nde günü- müzde müze olarak kullanılan evde dünyaya gelmiştir. Tarancı öğrenim hayatına 1917'de Diyarbakır'da başladı. Sonraki yıl Mekteb-i Sultani'ye gönderildi. Bu okuldan "üstün ba- şarı ile mezun oldu. Babası, okumasını ve ailesinin adını yüceltmesini arzu ediyordu. Onu, ilkokuldan sonra eğitimine devam etmesi için İstanbul'a yolladı. Tarancı'ya göre şiir, kelimelerle güzel şekiller kurma sanatıdır. Ölçü ve kafiyeden kop- mamış ama ölçülü veya serbest, her türlü şiirin güzel olabileceği inancını taşımıştır. Şiir- lerinde en çok yaşama sevinci ve ölüm temalarına yer vermiştir. Ayrıca yitik aşklar, mutlu sevdalar, yalnızlık, yaşadığı tasasız, yarını düşünmeyen hayatın buruklukları, çocukluk özlemi de şiirlerine konu olmuştur. Onun bu konudaki şiirlerine örnek olarak ----- dizeleri verilebilir. Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki dizelerden hangisi getirilebilir? A) Ben sana mecburum bilemezsin adını mıh gibi aklımda tutuyorum büyüdükçe büyüyor gözlerin ben sana mecburum bilemezsin içimi seninle ısıtıyorum BAh o kadrini bilmediğim günler, Koklamadan attığım gül demeti, Suyun sebil ettiğim o çeşme, Eserken yelken açmadığım rüzgârl Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu İplik ki incecik, örer boşluğu ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar