17. On dokuzuncu yüzyıl Türk romanlarına baktığımızda aşkın, top- lumumuzda hep kapalı bir mekânda kaçamak yaşandığını görüyoruz
17. On dokuzuncu yüzyıl Türk romanlarına baktığımızda aşkın, top- lumumuzda hep kapalı bir mekânda kaçamak yaşandığını görüyoruz. Sadece kapalı bir çevrede değil, dar bir aile çevre- sinde. Halit Ziya romanlarında zaman zaman "fücur" kapsamına giren aşklar, dar bir çevrede yaşamanın sonucu, kişinin sevgiliyi en yakındakiler arasından seçme zorunluluğunu açık seçik koyu- yor ortaya. Batı romanlarının çoğunda da öyle ya. Diyeceksiniz ki günümüzde pek mi değişti koşullar? Yok canım. Çevrenin kabu- ğunu zorlamayı gözümüz yemiyor pek. Bu parçanın yazarının aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez? A) Aşktaki serüven payını yok sayıp güven verici sığınaklar arı- yoruz. B) Aşkı yasal ve yasak olarak ikiye bölmeyi seviyoruz hâlâ. Toplumsal normlar kişisel aşka her zaman baskın çıkıyor. Ozgürce seçebilmeyi, yaşayabilmeyi gerektirir aşk. EX Aşk, doğruya ulaşma yolunda çekilmesi gereken kutsal bir çiledir.