17. Şiir ile sihir, dolayısıyla şair ile sahir (büyücü) arasında anlam bakımından bir yakınlık vardır. Şair, gökyüzün- den devşi
![17. Şiir ile sihir, dolayısıyla şair ile sahir (büyücü) arasında
anlam bakımından bir yakınlık vardır. Şair, gökyüzün-
den devşirdiği fırtınalı sözcükleri ile, sahir de yıldızlar-
dan topladığı alaca karanlık bilgilerle muhatabını büyü-
lemek ister. Yazını](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230327071644951126-2376590.jpeg?h=512)
17. Şiir ile sihir, dolayısıyla şair ile sahir (büyücü) arasında anlam bakımından bir yakınlık vardır. Şair, gökyüzün- den devşirdiği fırtınalı sözcükleri ile, sahir de yıldızlar- dan topladığı alaca karanlık bilgilerle muhatabını büyü- lemek ister. Yazının kullanılmadığı dönemlerde insanlar sözlerini sırlamak için şiiri kullanmışlardır. Çünkü şiir bu yönüyle sözü gizemleştirir ve bir üst katmana taşır. Ölçülü ve ahenkli söz unutulmaz, çabuk ezberlenir, dil- den dile dolaşır. Bu parçanın yazarının aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenir? A) Geçmişte şairlik ve sahirliğin içi içe geçmesindeki en temel neden, az sayıdaki bilginin tek merkezde toplanmasıdır. B) Şairin söze gizemli ve büyülü bir hava katma arzusu, şiirin efsunlu bir güç olduğu düşüncesini doğurur. C) Şiirin dağdan kopan çığdan, denizdeki fırtınadan farksız kabul edilmesi; ozanların sesinin ilahi lütuf olarak görülmesindendir. D) Şairin şamanlara eş sayılmasının sebebi, destar metinlerinden ağıtlara kadar şiirde ölçülü bir söyleyi şin olmasıdır. Geçmişte sözü zenginleştirmek için şiire başvurmak yerini modern zamanlarda farklı anlayışlara bırak mıştır.