18. Sarıçam ağaçlarının arasından geçersin, cırcır böceklerinin kâinatı dolduran sesleriyle birlikte. Ve güneş batarken bir dağ
18. Sarıçam ağaçlarının arasından geçersin, cırcır böceklerinin kâinatı dolduran sesleriyle birlikte. Ve güneş batarken bir dağ başında durur, akşamı dinlersin. Kayalara vurmuş gün ışıkları, alabildiğine boşluk... Havada toz zerreciklerinin serin bulutuna, ince sinek kümeciklerinin kulaklarda çınlayan seslerine, kanatlarını bıçak gibi açıp geçen aceleci kuşların geçişine dalar; sonra bir kozalak çıtırtısıyla ürperirsin: Ürpermeyi ne kadar da özlemişsindir! Karşı bayırlarda kıvrıla kıvrıla giden bir koyun sürüsü ve ardında kayıtsız çobanlar... İşgüzar bir köpeğin bütün sessizliği altüst eden münasebetsiz havlamaları... Akşam, vahşi bir örtü gibi çöker dağlara, yollara. Etrafındaki her şey başka bir dille konuşmaya başlar. Mekânın bütün tekinsizliğini haykıran çıtırtılar, vehimler ve gölgeler arasnda kendinden geçersin. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A Devrik ve eksiltili cümlelerle anlatımda tekdüzelik kırılmıştır. BFarklı duyularla ilgili ayrıntılardan yararlanılmıştır. C) Anlatıcının duygusal etkilenmesi yansıtılmıştır. Okuyanı yönlendiren bir havası vardır. Benzetmeye başvurulmuştur.