18, X. Eskiler; “Türk" kelimesine nasıl bilgisiz, görgüsüz, kaba, köylü" anlamlarını yakıştırmaya kalkmışlar- sa Türkçeyi de bay
![18, X. Eskiler; “Türk" kelimesine nasıl bilgisiz, görgüsüz,
kaba, köylü" anlamlarını yakıştırmaya kalkmışlar-
sa Türkçeyi de bayağı, yetersiz ve kısır görerek on-
dan kaçınmışlardır.
II. Bakınız Beyanî, yazdığı şairler tezkiresinde, Yavuz
Sultan Selim'in ş](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20220410123339368511-3626639_p9igwIj19.jpg?h=512)
18, X. Eskiler; “Türk" kelimesine nasıl bilgisiz, görgüsüz, kaba, köylü" anlamlarını yakıştırmaya kalkmışlar- sa Türkçeyi de bayağı, yetersiz ve kısır görerek on- dan kaçınmışlardır. II. Bakınız Beyanî, yazdığı şairler tezkiresinde, Yavuz Sultan Selim'in şiirlerini Farsça yazdığını anlatmak için ne diyor: "Uluv-i himmetlerinden Türkî şiir di- meye tenezzül etmeyüp bînazir Farsî eş'arı ve Ace- mane güftarı vardır." III. Bir Türk yazarı ana dili için bunu nasıl söyleyebilir, bunu söyleyebilenlerden ana dili sevgisi ve saygı- si nasıl beklenebilir? IV. Bu söz, bilinçsizlikten doğan ihanetin -ihanet, Arap- çada hakaret demektir- çok acı bir örneğidir. V. Sonra, cümledeki sakatlık da yazarlarımızın dil bil- gisinden ne denli yoksun olduklarını gösterir. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bü- tün oluşturması için hangilerinin birbiriyle yer de- ğiştirmesi gerekir? A) I ve IV B) I ve III C) II ve v D) III ve IV E) III ve V