2. • belletmek: Bellemesini sağlamak, öğretmek. yüklü: Çok fazla, pek çok, mahmul. • anlayış: Bir toplum veya topluluktaki birey
2. • belletmek: Bellemesini sağlamak, öğretmek. yüklü: Çok fazla, pek çok, mahmul. • anlayış: Bir toplum veya topluluktaki bireylerde görüş ve inanış etmenlerinin etkisiyle beliren düşünme yolu, düşünüş biçimi, zihniyet, mantalite. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "belletmek, yüklü, an- layış" sözcükleri belirtilen anlamlarını karşılayacak şe- kilde kullanılmıştır? A) Bu sanatçıyı benzerlerinden ayıran anlayış; onun bel- letilen kurallarla yüklü, sıkıcı bir sanat yapıtı ortaya koy- mamasıdır. B) Anlayışlı tavırlarıyla salona girdi, masanın üzerine yük- lü bir para bıraktı ve onun için belletilen sözleri yerle yeksan etti. C) Muhsin Ertuğrul; çağın tiyatro anlayışını, yüklü olma- yan ve halkı yansıtan bir dille ortaya koydu; modern ti- yatroyu halka belletmek, benimsetmek için yoğun ça- ba harcadı. D) Bu sanatçının sanat anlayışının, sanata yüklenen anla- mi tam anlamıyla ortaya koyduğu, belletilen sanatsal görevlerin dışına çıktığı görülmektedir. E) Orhan Veli ve arkadaşları; bize şiir diye belletilen o ağır mecazi yüklü, süslü püslü laf oyunlarından başka bir anlayışı da olabileceğini gösterdiler. 5.