2. • ön: Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı. çekmek: Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek. • etraf:

2. • ön: Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı. çekmek: Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek. • etraf: Çevre. ● Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "ön, çekmek, etraf" sözcükleri belirtilen anlamlarını karşılayacak şekilde kullanılmıştır? A) Derdini etrafına anlatamayan bu yaşlı adam, artık önünü göremiyor; çektiği sıkıntılar yanına kâr kalıyordu. B) Kayığın önünü kıyıya çevirdikten sonra etrafındakilerin sözlerini dikkate almadan kürekleri çekmeye başladı. C) Etrafında dolaşan kedilere aldırmadan önüne bakarak yürüdü ve temiz havayı ciğerlerine çekti. D) Etrafına şöyle bir göz attı, sonra kitaplıktan rastgele bir kitap çekti ve ön sözünü yüksek sesle okudu. E) Herkes sandalyeleri önüne çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya başlamıştı.