2. Yırtık pirtik ceketim, mensup olduğum sınıfın nişanesiydi ki bu onların da sinifiydi aynı zamanda. Yukarıdaki cümle aşağıdaki
2. Yırtık pirtik ceketim, mensup olduğum sınıfın nişanesiydi ki bu onların da sinifiydi aynı zamanda. Yukarıdaki cümle aşağıdaki metinlerden hangisine getirilirse metnin anlam bütünlüğünde herhangi bir bozulma olmaz? A) işçi sinifinin içinde doğdum. Heves, tutku ve idealleri erken yaşta keşfettim. İçinde bulunduğum çevre kaba, sert ve vahşiydi. Kendime ait bir bakış açım yoktu ama gözüm yukarılardaydı. Toplumdaki yerim en alttaydı. Burada beden ve ruh için pislik ve sefaletten başka bir şey yoktu. Beden de ruh da aynı şekilde aç ve azap içindeydi. Tepemde toplumun devasa yapısı yükseli- yordu ve düşünceme göre tek kurtuluş çarem yukarı doğru çıkmaktı. B) İçimde güçlü bir macera arzusu vardı, evden ayrıldım. Körfezdeki istiridye korsanlarına katıldım, bir balıkçı gemisinde tayfalık et- tim. Somon avinda şansımı denedim, bir yelkenliyle Japonya kıyılarına fok avlamaya gittim. Yedi aylık tayfalıktan sonra Kalifor- niya'ya geri dönüp kömür küremek, kıyı balıkçılığı, bir Hint baharatı fabrikasında işçilik gibi tuhaf işler yaptım. C) Sokağa adım atar atmaz yeni giysilerimin etkisiyle gerçekleşen statü değişikliğinden etkilenmiştim. Temasa geçtiğim sıradan in- sanlar hiç ezilip büzülmüyordu artık. Ne çabuk! Sözün özü göz açıp kapayıncaya dek onlardan biri oluvermiştim. Artık aynı tür- dendik ve şimdiye dek karşılaştığım yaltaklanmanın, saygılı davranışların yerini yoldaşlığımız almıştı. Şu fitilli kadife giymiş, atkl- si kirli adam bana "Beyim" ya da "Efendim" demiyordu artık. Lakabım "Arkadaş olmuştu, diğer kelimede olmayan bir sıcaklık, memnuniyet vardı bunda. D) Dag, ateşi yakmak için çok dikkatle uğraşır gibi görünüyordu. Rüzgârdan korumak için ceketini siper yapıp kibritleri birkaç se- fer kutunun kenarına sürtüyor, sonra sanki yanmıyormuş gibi fırlatıp atıyordu. Derin derin nefes alıp verirken bir yandan da kö- peğe bakıyordu. Michael de bu parlak, gri, yerinde durmak bilmeyen gözlere gözünü dikmişti . Hiç yadırgamadığı, çok eskiden beri tanıyormuş gibi hissettiği bu adamın artık kendisiyle ilgilenmediğini sanıp için için üzülüyordu. 115