20. Aşağıdaki parçalardan hangisi küçürek öykü özel- liği taşımamaktadır? A) Subay duraklıyor: -Doktor, ister misiniz, şuraya gi
20. Aşağıdaki parçalardan hangisi küçürek öykü özel- liği taşımamaktadır? A) Subay duraklıyor: -Doktor, ister misiniz, şuraya girip bir şeyler alalım? Eczacının karısını da görürüz. -Tam zamanını buldun sen del Olur mu yahu öyle şey? -Neden olmasın? Geceleyin de ilaç vermek zo- runda bunlar. Hadi, girelim! -Peki, dediğin gibi olsun bakalım!" Eczacı kadın perdenin arkasına sinmiş, gene de Çingirağın sesini duyuyor. Duvara yaslanarak tatlı tatlı horlayan kocasına bir göz attıktan sonra sırtına hırkasını alıyor, çıplak ayaklarına terliklerini geçir- dikten sonra eczaneye koşuyor. B) Seni kendimi sana sevdirmek için kaçırdım. En azın- dan bu kadar sevdikten sonra bunu denemeye hak- kim olduğunu düşündüm. Bu kararı vermek kolay olmadı. Kendi içimde ağır hesaplaşmalar yaşadım. Dünya zamanıyla çok uzun yıllar önce ilk kez dün- yaya, doğuda, Türkiye'de, Harran bölgesinde, Urfa'da bir köyde inmiştim. Kız kaçırmanın ne demek oldu- ğunu, orada, o köylerde gördüm ben. Kahveye yaklaşınca makinist gaza bastı, motoru büyük bir gürültüyle çalıştırdı, egzozunu tüfenk gibi patlattı. Kalabalık ürkerek açıldı, birçok korku- larını gizlemek için kahkaha attılar. Makinist, kah- venin önünde traktörü durdurdu fakat motoru istop ettirmedi. Direksiyona yaslanarak etrafını saran kalabalığa gururla baktı. Halil Ağa tesbihini şakır- datarak yaklaştı: "Hoş geldin bizim oğlan!" dedi ma- kiniste," Bizim dört beygirli bu he?" D) Önlerinde dar bir sokak ve iki ev vardı. Yoldaki karı rüzgâr yığmıştı ve aşılması zorunluydu. Bu engeli de geçince rahat biçimde sokağa daldılar. Evlerin- den birinin duvarında, beyazlı kırmızılı iki gömlek, donlar, ayak dolakları rüzgârla dans edip duru- yordu. Beyaz gömlek, yırtılacak kadar sallanıyordu. E) Gelmeden önce düşünmüştü çoğu kez yeni bir ha- yata başlayacağını. Yeni kapılar açılacak, muh- teşem dostluklar başlayacaktı bekli de. "Yepyeni arkadaşlıklar siki dostluklar" demişti kendi ken- dine. Evet, alışacak ve hayatın tadını çıkaracaktı. Nerede o hayalindeki rüya kent İstanbul, nerede o yalnızlıktan bunaldığı sıkıcı şehir. Onun için hayat artık kaçınılmaz bir uçurumdu. Ve elinden tutabile- cek tek kişi dostlarıydı. Fakat ne canım arkadaşları ne de yalnızlıktan sıkıldığında kaçabilecek sessiz bir yeri vardı. IPA