Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

20. Bir varmış bir yokmuş, evvel zamanın birinde adamın birinin bir keçisiyle bir de eşeği varmış. Kegi "Ona benden daha iyi bak

20.
Bir varmış bir yokmuş, evvel zamanın birinde adamın birinin bir keçisiyle bir de eşeği varmış. Kegi "Ona
benden daha iyi bakıyorlar! Onu benden daha iyi yedirtyorlar" diye eşeği kıskanmış. Bir kumazlık düşün
müş, eşeğe demiş ki: "Ne olacak senin bu dur

20. Bir varmış bir yokmuş, evvel zamanın birinde adamın birinin bir keçisiyle bir de eşeği varmış. Kegi "Ona benden daha iyi bakıyorlar! Onu benden daha iyi yedirtyorlar" diye eşeği kıskanmış. Bir kumazlık düşün müş, eşeğe demiş ki: "Ne olacak senin bu durumun? Bir değirmen taşına koşarlar, onu çevirirsin, bir arka na yük vururlar, onu taşırsın! Bir gün rahat ettiğin yok... Ben senin yerinde olsam ne yapanm, bilir misin? Bir hendeğin yanından geçerken kendimi hendeğin içine yuvarlayıveririm, belki birkaç gün bu şekilde dinle- nirim!" Eşek de inanmış onun sözüne, hendeğin yanından geçerken kendini atıvermiş. Bütün vücudu yara bere içinde kalmış. Efendisi hemen bir baytar getirmiş. Baytar, eşeğin ötesine berisine bakmiş, en sonun da: "Bir keçi ciğeri bulup kaynatacaksın, suyunu bu hayvana içireceksin, iyileştirmenin başka yolu yok." de miş. Adamcağız da tek eşeği iyileşsin diye keçiyi gözden çıkarmış, kesmiş ciğerini kaynatmış Nasrettin Hoca, Akşehir'de kadılık vazifesini yürütürken karşısına iki adam çıkmış. Birisi öteden beni cimri- liği ile tanınmış bir aşçı, öbürü ise yoksul bir köylüymüş. Aşçı sözü almış: - Hoca'm, bu adamdan davacıyım ben. Dükkânın önünde kuru fasulye pişiriyordum. Tencerenin kenarın- dan buğusu çıkıyordu yemeğin, bu adam elinde bir somun ekmekle geldi. Kopardiği lokmalan yemeğin bu- ğusuna tutup başladı atıştırmaya. Ondan fasulye buğusunun ücretini istedim ama vermedi, demiş. Hoca anlatılanlan dikkatle dinledikten sonra yoksul adama dönüp: - Doğru mu bunlar, diye sormuş. - Evet, demiş yoksul adam. - Öyleyse para keseni çıkar bakalım. Zavallı yoksul adam, Kadi Efendi'ye karşı gelememiş ve içinde üç beş akçe bulunan kesesini Hoca'ya uzatmış. Hoca bu sefer aşçıyı yanına çağınp keseyi kulağına yaklaştırarak şıngırdatmaya başlamış. Sonra da: - Haydi, demiş. Aldın işte alacağını! Aşçı: - Nasıl olur? Parami vermediniz henüz. Hoca cevap vermiş: - Fazla uzatma. Yemeğin buğusunu satan, paranın da sesini alır elbet! Bu iki metinde işlenen ortak konu aşağıdaki deyimlerin hangisiyle ifade edilebilir? A) Aklını çelmek C) Gözüne kestirmek B) Kazdığı kuyuya kendisi düşmek D) Gözü korkmak