21. İlk gençliğimizin geçtiği o küçük kentte, kendime ver- diğim yazma ödevimi gerçekleştirebilmek için düşünü- yordum. Aylardan

21. İlk gençliğimizin geçtiği o küçük kentte, kendime ver- diğim yazma ödevimi gerçekleştirebilmek için düşünü- yordum. Aylardan temmuz veya ağustostu. Sıcak bir gündü ve ben sıcaktan bunalmıştım. Yol kenarında, bir kaldırım kenarında oturuyordum. O tarihte trafik elbette sıkışık değildi, kaldırım kenarında oturmak da yadırganmazdı. Başımı ellerimin arasına almış, düşü- nüyordum. O düşünce, zihnimde, şimşek çakmasını andırarak parladı. Niçin, güneş sıcağında bunalmış birinin, o bir anlık yaşantısını anlatmayı denemiyor- dum? Fakat buna karar verdiğim anda, üstlenmiş ol- duğum işin zorluğunu fark etmem de bir oldu. Hiç kim- senin hayatı, yalnızca o bir andan ve o son bir andan ibaret değildi. Öyleyse o bir anın vurgulanabilmesi için onun öncesine başvurmak gerekecekti. Ancak o son ana gelinceye değin olan safhayı kronolojik akışa uy- gun biçimde anlatmanın anlamı yoktu çünkü niyetim bir serüven anlatmak değildi. Niyetim, güneş sıcağın- da sıkılmış birinin o sıkıntısını fark ettiği, o sıkıntının bilincine vardığı andaki sıkıntısını dile getirmekten ibaretti. Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden han- gisi söylenemez? A) Somutlaştırmaya yer verilmiştir. B) Birinci kişili anlatım kullanılmıştır. C) Yinelemelerden yararlanılmıştır. D) Benzetme yapılmıştır. E) Kişileştirmeye başvurulmuştur.