22 Gazeteci: Yazar: Aslında ilk okumayla başladı. Yani yazmadan önce okuma var. Hatta okumadan önce dinleme var. Annem anlatıcın
22 Gazeteci: Yazar: Aslında ilk okumayla başladı. Yani yazmadan önce okuma var. Hatta okumadan önce dinleme var. Annem anlatıcının çocuğuyum. Dolayısıyla edebiyatla ilk ilişkim sözlü edebiyatla başladı. Daha sonra okumayı sökünce müthiş bir anlatıcıydı. Kitaplar, romanlar okurdu ve okuduğu romanları yeniden anlatırdı. Yani ben aslında bir klasikleri, Türk ve yabancı yazarları okumaya başladım ama 22 yaşına kadar yazar olmak diye bir şey aklımın ucundan geçmiyordu. O yaşta artık yazmaya başlamam gerektiğini fark ettim. Gazeteci: MARTEST Yazar: Şu ana kadar karşılaşmadım ama böyle bir korku var. Yani çok fazla konu var aslında Türkiye'de. Türkiye sürekli hikâye üretiyor; bugünkü kültür, tarihimiz hikâye üretiyor. Olağanüstü bir tarih var. Türkiye'de yazar olmak, konu bulmak açısından çok elverişli. Bu da sanırım bu korkunun oluşmasını engelliyor. Bu konuşmada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdaki sorulardan hangileri getirilmelidir? A) (1) Sizin için yazmak bir ihtiyaç olarak mı devam ediyor? (II) Yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir dönem oldu mu? B) (1) Yazmaya olan sevginiz nasıl ortaya çıktı? Bu ilginizi, sevginizi, merakınızı nasıl fark ettiniz? (II) Hiç yazamayacağım korkusunu yaşadığınız dönemler oldu mu? () (1) Annenizin yazarlığa başlamanızda nasıl bir etkisi oldu? (II) Yaşadığımız coğrafya hikâye üretiminde size bir avantaj sağlıyor mu? D) (1) Yazmaya olan yeteneğinizi ne zaman ve nasıl fark ettiniz? (II) Sizin yazarlık hayatınızdaki en verimli dönem diyebileceğimiz bir dönem var mı? ahramanlarını