22. Yapıt her zaman heyecanlarla doğar ve heyecan- larla gerçekleşir. Bu heyecanlar, sanatçıya dingin- likten ya da mutluluktan
22. Yapıt her zaman heyecanlarla doğar ve heyecan- larla gerçekleşir. Bu heyecanlar, sanatçıya dingin- likten ya da mutluluktan çok gerilimler getirecektir. Yetkin yaşamlar, büyük sevinçlere de büyük acı- lara da yabancı olmayan yaşamlardır. Sanat eseri ortaya koymak, sancılı iştir; kendinden vermektir ve her şeyden önce kendiyle savaşmak denilen o güç işi gerektirir. Gustave Flaubert bir mektubun- da şunları yazıyordu: "Ben sanatımda deneyimimi artırdıkça sanatım benim için işkence oluyor. imge- lem olduğu yerde kalıyor ve beğeni gelişiyor. İşte çekilmez olan bu." Demek ki ustalaşmak ve rahat- lamak diye bir kolaylık yoktur. Sanatçı güzeli anla- tırken ya da güzeli güzel kılarken her şeyle sürekli bir yıkışma içindedir. Gene de bu yıkışmada sevinç vardır. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisi- ne ulaşılabilir? A) Sanat eseri büyük sıkıntılar çekilerek oluşturu- luyor olsa da sanatçı, bu zorlu sürecin içerisin- de mutluluğu yakalayabilendir. B) Sanatta yetkinlik, deneyimin artması ile değil; si- kıntılar karşısında dik durabilmekle mümkündür. C) Kendisi ile savaşım içerisinde olmayan bir sa- natçıdan, kitleleri peşinden sürükleyecek eser vermesi beklenemez. D) Eser oluşturulurken yaşanan sıkıntılı süreçte sanatçıyı motive eden şey, okuyucularının mut- lu olacağı düşüncesidir. E) Büyük sevinçlere ve acılara yabancı olmayan sanatçının, toplum gerçeklerinden uzak durma- si mümkün değildir. 23.