25. Prof. Edgar Wolfe Türkiye'yi, Türkleri 1960'lı yıllarda Sait Faik öykülerinin İngilizceye çevrilmesine yardım ederken tanıdı
25. Prof. Edgar Wolfe Türkiye'yi, Türkleri 1960'lı yıllarda Sait Faik öykülerinin İngilizceye çevrilmesine yardım ederken tanıdı ve Türkçe öğrenmeye karar verdi. Kinali'nin tenha bir kayasının beş metre ötesinde... Dünyanın, İstanbul'un bir kayasının, denizinin bir sandal parçasındaki Sait Faik'i Kansas düzlüğünden yükselen bir tepede, yapay bir gö- lün kıyısında, sincapların daldan dala atladıkları sık ağaç- ların altındaki Edgar Wolfe'un anlayabilmesi gerçekte pek kolay değildi. Adadaki bir meyhanede rakı içen, şantiyede saz çalan kişilere, balıkçılara Kansaslı yazarı doğaya, tüm canlılara duyduğu sevgi yaklaştırdı. Kuşları, kedileri, tavukları, horozları öykülerinde, şiirlerinde leştirerek ölümsüzleştiren Edgar Wolfe, "dülger balığının ölümü"ne Sait Faik'le birlikte üzülebiliyordu. Kara derili, sıradan kişilikleri romanlarında sevecenlikle konu edinen Wolfe, Sait Faik'in boyacı çocuğuna sevgiyle, Mercan Usta'sına saygıyla bakabiliyordu. "Hişt!" sesi -nereden gelirse gelsin; dağlardan, kuşlardan, denizlerden, in- sandan, hayvandan, ottan, böcekten, çiçekten- Edgar Wolfe'a ulaşabiliyordu. Bu parçada Edgar Wolfe'un yazar kişiliği ile ilgili aşa- ğıdakilerden hangisi öne çıkmaktadır? A) Tüm dünyayla yakından ilgilenen biri olduğu B) Haksızlıklara, Türklerle ilgili ön yargılı yaklaşımlara karşı çıktığı C) Sait Faik gibi; insanları ve doğayı seven, çevresine karşı duyarlı bir yazar olduğu D) Ayrımcılığa karşı duruşunu eserlerinde sergileyen eşitlikçi bir tavır taşıdığı E) Farklı kültürlere ilgisi olan bir yazar olarak tanındığı