26. Hâlbuki şair ne bir hakikat habercisi ne söz ustası ne de kanun yapıcıdır. Şairin lisanı, nesir gibi anlaşılmak için değil f
26. Hâlbuki şair ne bir hakikat habercisi ne söz ustası ne de kanun yapıcıdır. Şairin lisanı, nesir gibi anlaşılmak için değil fakat duyulmak için oluşturulmuş; müzik ile söz arasında, sözden ziyade müziğe yakın, ortaklaşa bir dildir. Nesirdeki üslup için gerekli unsurların hiçbiri, şiir için söz konusu ola- maz. Şiir ile nesir bu sebeple birbirleriyle yakınlığı ve ilişkisi olmayan, ayrı kurallara tabi, ayrı sahalarda ayrı boyutlar ve şekiller üzerinde yükselen ayrı iki mimaridir. Nesir doğrudan akıl ve mantık; şiir ise kavrayışımızın bölgeleri dışında, sır- ların ve bilinmezliklerin geceleri içine gömülmüş, yalnız ay- dınlık sularının ışıkları zaman zaman duygularımızın ufkuna akseden kutsi ve isimsiz bir kaynaktır. Bu parçadan şiirle ilgili olarak aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir? A) Şiir, nesre çevrilebilen düzyazıdır. B) Şiir, anlaşılmaktan ziyade hissedilir. C) Şiir, belli zamanlarda şairlerin, duygularına odaklan- masıyla ortaya çıkar. D) Şiir, nesirdeki durum ve gerçekleri yaşatabilir. E) Şiir, nesirdeki ifade açıklığını ve düzgünlüğünü benimseyebilir.