28. Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş; kendisi de pencereye oturmuş. Bakalım neler
28. Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş; kendisi de pencereye oturmuş. Bakalım neler olacak, kimler kayayı kaldır- maya çalışacak? Ülkenin en zengin tüccarları, en güç- Tü kervancıları, saray görevlileri birer birer gelmişler sa- bahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın etrafından dola- şip saraya girmişler. Pek çoğu kralı yüksek sesle eles- tirmiş. “Halkından bu kadar vergi alıyor ama yolları te- miz tutamıyor." demişler. Sonunda bir köylü çikagel- miş. Saraya meyve ve sebze getiren bu köylü, sırtın- daki küfeyi yere indirmiş; iki eliyle kayaya sarılmış ve kan ter içinde kayayı itmeye başlamış. Sonunda onca zahmete, onca zorluğa değmiş ve kayayı yolun kena- rina çekmiş. Yorgun köylü tam küfesini yeniden sırtına almak üzereyken kayanın eski yerinde bir kesenin dur- duğunu görmüş. Açmış keseyi ve içinin altın dolu ol- duğunu görmüş. Ayrıca bir de kralın notu varmış için- de. "Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir." di- yormuş kral. Bu hikâyeden çıkarılabilecek sonucu anlatan ata- sözü, aşagıdakilerden hangisidir? A) İyilikten maraz doğar. B) lyNik yap, denize at; balik bilmezse Halik bilir We verirsen elinle, o gelir seninle. D) Niyet hayır, akibet hayır... İyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kâri.