3. düşmek: Vurmak, değmek, rastlamak. geniş: Hoşgörülü, rahat. eski: Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan. b
3. düşmek: Vurmak, değmek, rastlamak. geniş: Hoşgörülü, rahat. eski: Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan. bell un Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "düşmek, geniş, eski" sözcükleri verilen anlamlarına uygun olarak kul- lanılmıştır? A Badem ağaçlarının alaca gölgelerinin düştüğü eski patika yolda ilerledikçe yüreğinin kıpırtısı artıyordu ama aslında geniş, olabildiğince umursamaz görün- mek istiyordu. ley B) loo Geniş, bomboş bir taşlığın eski, rutubetli küf kokusu duyuldu; az sonra bu kokulara yanık yemek kokusu let uby karıştı; yanan yemekle oradaki kadınlar telaşa düştü. C) Ben ablamın eski kıyafetlerini giyiyordum; bizim aile shek c genisti, her kardeşe bu kıyafetlerden bir tane düş- müştür sanırım. em ninhel eelnever D) Bir balıkçı vardı tanıdığım; vaktiyle geniş bir bahçede evi vardı, zengindi, sonradan düşmüş; bakımsız, eski bir barınakta kalıyormuş. braleed eveniçelu E) Eskiden insanlara geniş iş alanları sağlayan bu kuru- mun ekonomik sarsıntıya uğraması seksenli yılların sonuna düşer. shele ümü Healuy need (V) abeblerde musvab telmoizog