Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

3. Muhabir: (15 Yazar: Hayatın olduğu gibi hikâyeleşmesi pek cazip gelmiyor bana. İki bin küsur yıl önce Aristoteles "Sanat, hay

3.
Muhabir:
(15
Yazar:
Hayatın olduğu gibi hikâyeleşmesi pek cazip gelmiyor bana. İki bin küsur yıl önce Aristoteles "Sanat, hayatın tak-
lididir." demişti. Kısmen doğru ancak yıllar sonra Kant buna karşı çıkarak sanatın ayrı bir içsel gerçekliği olduğun-

3. Muhabir: (15 Yazar: Hayatın olduğu gibi hikâyeleşmesi pek cazip gelmiyor bana. İki bin küsur yıl önce Aristoteles "Sanat, hayatın tak- lididir." demişti. Kısmen doğru ancak yıllar sonra Kant buna karşı çıkarak sanatın ayrı bir içsel gerçekliği olduğun- dan bahsetti. Bu daha doğru. Bazı durumlar hayatta çok çarpıcı, çok sürprizliyken bunu bir sanat eserine aktardığı- nızda son derece yapay hatta klişe algılanabilir. Dolayısıyla gerçekten kurmacanın ayrı bir içsel gerçekliği var. Ha- yatta cereyan eden bir durumu olduğu gibi yakalayıp onu kâğıda dökmek değil bence konu. Bu sadece işin başlan- gıcı olabilir. Çünkü yazacağımız şeyin konusuna karar vermek, işin çok küçük bir kısmı; önemli olan onun nasıl ya- zılacağı. Muhabir: (11)- Yazar: Yazarken bunu düşünmüyorum. Hangi alanda kalem oynatıyorsam o tür içinde nasıl en iyi şekilde yazarım derdi- ne düşüyorum sadece. Ama kitap yayımlandıktan sonra bu tür düşünceler, fanteziler geliyor akla. Romansa "Film olsa iyi olurdu.", öyküyse "Kısa film olsa nasıl olurdu?" gibi. Böyle bir durumda yazılanı epey bir değiştirmek gere- kiyor tabii. Bu konuda birkaç denemem oldu. Gerçekten film diliyle edebiyatın dili bambaşka. Çünkü roman tama- men içsel çatışmalarla, karakterin kafasının içinde dönenlerle ilerliyor. Sinemada bu imkân yok ancak alt metinler aracılığıyla ima edilebiliyor böyle şeyler. Sinemada karakterin psikolojisini vermek için başka araçlar devreye giri- yor. Çünkü içsel çatışmaları dışsal çatışmalara çevirmek zorundasınız bir romanı sinemaya uyarlarken. Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir? A) I. Wirginia Woolf'un "Hayatta hikâye yoktur, yazarın işlevi birbiri ardına sıralanmış olayları kurgulamaktır." sö- züne katılıyor musunuz? II. Yazın dünyası ile sinema arasındaki ilişki özellikle hangi edebî türlerde kendini gösteriyor? B) I. Çevrenizde gerçekleşen olaylara birer kurgu mu biçiyorsunuz yoksa bunlar gözünüze bir kurgu olarak mı yan- sıyor? II. Eserlerinizden sinemaya uyarlanmasını istedikleriniz ya da o gözle kurguladıklarınız oldu mu? C) I. Öykülerinizi oluştururken ne anlattığınızı mı yoksa bunu nasıl anlattığınızı mı daha çok önemsiyorsunuz? II. Bir edebiyat metni sinemaya aktarılırken dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir? D) I. Öykülerinizin oluşum aşamasında hangi sanatçıların görüşlerini kendinize yol haritası olarak belirlediniz? II. Eserlerinizi oluştururken disiplinlerarasılık yaklaşımı sizi nasıl etkiliyor? E) I. Gerçek hayatta yaşanan olaylar kurguya dönüştüğünde orijinalliklerini kaybediyor mu? II. Edebî eserlerinizin değiştirilerek sinemaya uyarlanması konusunda ne düşünüyorsunuz? Met