33. Akşehir'in beyleri Nasrettin Hoca'yı yemeğe davet et- mişler. Hoca nereden bilsin; davete, günlük kıyafetiy- le katılmış. Ka
33. Akşehir'in beyleri Nasrettin Hoca'yı yemeğe davet et- mişler. Hoca nereden bilsin; davete, günlük kıyafetiy- le katılmış. Katılmış ama ne hoş geldin ne sefa getir- din, diyen var. Herkes, allı pullu kıyafetlilere el pençe duruyormuş. Hoca, bir koşu evine giderek sandıktaki işlemeli kürkünü giyip yemeğe geri dönmüş. Az evvel hoş geldin bile demeyenler, Hoca'nın önünde yerlere kadar eğilmişler. Hoca'yı, yere göğe sığdıramayıp baş- köşeye oturtmuşlar. Kuzunun en hasını Hoca'nın önü- ne koymuşlar. Herkes Hoca'nın yemeğe başlamasını bekliyormuş. Hoca; bir taraftan kürkünün kolunu sof- rada sallamaya, bir taraftan da "Ye kürküm ye, ye kür- küm ye!" demeye başlamış. - İlahi Hoca! Kürkün yemek yediğini kim görmüş? Hoca taşı gediğine koymakta gecikmemiş: - Kürksüz, adamdan sayılmadık. İtibarı o gördü, ye- meği de o yesin. Bu parçada verilmek istenen mesajı aşağıdakiler- den hangisi destekler nitelikte değildir? A) Çul içinde aslan yatar. B) İnsanlar kıyafetleriyle karşılanır, ilmiyle ağırlanır, ah- lakıyla uğurlanır. C) Giydiğin elbise değil, taşıdığın karakter kaliteli ol- sun. D) Elbise bir insanın vücut hatlarını takip etmeli, vü- cut elbisenin hatlarını değil. E) Ne insanlar gördüm üzerlerinde elbise yok, ne el- biseler gördüm içlerinde insan yok.