33. Herkesin yatkın olduğu bir alan var ve benimki de yazmak. Konuşmak, son derece zorlandığım ve hakkından gele- mediğim bir ey
33. Herkesin yatkın olduğu bir alan var ve benimki de yazmak. Konuşmak, son derece zorlandığım ve hakkından gele- mediğim bir eylem. Iki lafı bir araya getirmek için canım çıkıyor ama bir türlü güzel konuşamıyorum. Bir türlü kendimi iyi ifade ettiğim duygusuna kapılamıyorum. Zih- nimde pek çok cümle dolaşırken ben hangilerini seçece- ğimi düşünmekten yorgun düşüyorum. Tabii, bu arada insanlar, benim seçimimin sonlanmasını beklemiyorlar bile. Ama yazma konusunda yetenekli olduğumu, okul sıralarında iken anlamıştım. Kompozisyon yazmaya ba- yılırdım. Arkadaşlarım bana gelip yazı yazdırırlar, ödev- lerini yaptırırlardı. Her yazı heveslisi gibi ben de önce şiire sarıldım. Şiirle yatıp şiirle kalktım, âdeta yaşamımı sözcüklerle örüyor; hep şiir düşünüyordum. Ancak 1991 yılında şiirle olan ilişkimi kestim. Şiire gücümün yetme- yeceğini düşündüm. Romana geçiş sürecim bütün bun- ların sonunda gerçekleşti. Bu parçada konuşan kişiyle ilgili olarak aşağıdaki- lerden hangisi çıkarılabilir? A) Kimi durumlarda kararsızlıklar yaşayarak çevresindeki insanlarla iletişim sorunu yaşadığı B) Edebiyatı yaşamının ayrılmaz bir parçası olarak gördüğü C) Roman yazmaya başlayana kadar edebiyatçı kimli- ğinde önemli değişiklikler yaşadığı D) Yazmayı, psikolojik bir rahatlama aracı olarak gördüğü E) Yapabileceklerinin ve yapamayacaklarının farkında olduğu ketrom 34. İnsanlar hikâye anlatıcısı varlıklardır. İklim bilimi ve coğ- rafya hakkında sıradan bilgiler, insanları pek heyecan-