Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

4. Anlatımın süsten, söz sanatlarından, ağır ve anlaşılmaz sözcüklerden ve özentili, karışık ve uzun cümlelerden uzak olmasına y

4. Anlatımın süsten, söz sanatlarından, ağır ve anlaşılmaz sözcüklerden ve özentili, karışık ve uzun cümlelerden uzak olmasına yar
lik" diğer bir ifadeyle "sadelik" denir.
Aşağıdaki metinlerin hangisinde yalın bir anlatımın özellikleri yoktur?
İstanbul üç

4. Anlatımın süsten, söz sanatlarından, ağır ve anlaşılmaz sözcüklerden ve özentili, karışık ve uzun cümlelerden uzak olmasına yar lik" diğer bir ifadeyle "sadelik" denir. Aşağıdaki metinlerin hangisinde yalın bir anlatımın özellikleri yoktur? İstanbul üç gündür sis içindeydi. Topkapı Sarayını, açık kül rengi kalın bir bulut sarmış, sanki bütün dünyadan ayırmış padişah, artık mermer havuzlu küçük bahçenin lale tarhlarını bile göremiyor, gamsız zamanlarında yaptığı gibi murassa çare veli camlara hohlayıp parmağı ile "çifte vav" yazamıyordu. Yeniçeriler kazan devirmişler, sipahi zorbalan zabitlerine sald payitahtı yağmaya hazırlanmışlardı. Serhatteki ordunun hâli de perişandı. Ecelin gadriyle tecrübeli vezirler kalmamışt B) Arslan Bey, planlarını en yakın adamlarından bile saklardı. "Yerin kulağı var." derdi. Ağzından çıkan bir sır mutlaka işt Kahya gibi bu sessiz, bu manasız beklemeden bütün askerler sıkılıyorlar, bir şey anlatmıyorlardı. Kumandanın yardım, cape ne, top beklediği söyleniyordu. Ihtiyar sipahiler, "Biz burasını yardım gelmeden alamaz mıyız? İki top yetmez mi? Ne dunge ruz?" diye çadırlarında dedikodu yapıyorlardı. C) Yüksek ve üzerinde yer yer otlar fışkıran bir duvara dayanıp yanı kapalı gözlerini yukarı kaldırınca etrafa alaca karanlığın ç olduğunu gördü. Gideceği yere yaklaşmış biri gibi derin bir nefes aldı. Önünde, üzerinden demir yolu geçen bir köprü vard& nun altına doğru, duvarlara tutunarak yürüdü. Ayakları titriyor ve göğsü müthiş hırıltılar çıkararak inip kalkıyordu. D) Kurumuş ağaçların hepsi aniden ilkbahar bademleri gibi çiçek açmıştı. Bu mucize herkesi şaşırttı. Deli Murat, sevincinden bu mişti. Demek kaza ile vurduğu adam ölüme layık bir günahkardi! Bunun kim olduğunu soruşturdu. Birlikte yolculuk yapiyo anda yeşermiş ağaçlanın diplerini öpüyor, gözlerinden mutluluk yaşları akıyordu. İşte artik günahlanı, kırk kanın günah ad culann hepsi adamı tanıyorlardı.