Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

6. METİN Meine Olaneslek 1. Vatan sevgisi, esaret, bayrak gibi kavramlar size ne ifade etmektedir? Açıklayınız. 2. Yabancı bir ülkede yabancı bir kalt rün içinde olsanız kendinizi nasıl hissederdiniz?

6. METİN
Meine Olaneslek
1. Vatan sevgisi, esaret, bayrak gibi kavramlar size ne ifade etmektedir? Açıklayınız.
2. Yabancı bir ülkede yabancı bir kalt rün içinde olsanız kendinizi nasıl hissederdiniz? Anlatz.
FORSA
Akdeniz'in, kahramanlık yuvası sons

6. METİN Meine Olaneslek 1. Vatan sevgisi, esaret, bayrak gibi kavramlar size ne ifade etmektedir? Açıklayınız. 2. Yabancı bir ülkede yabancı bir kalt rün içinde olsanız kendinizi nasıl hissederdiniz? Anlatz. FORSA Akdeniz'in, kahramanlık yuvası sonsuz ufuklarına bakan küçük tepe, minimini bir çiçek ormam gibiydi. İnce uzun dallı badem ağaçlarının alaca gölgeleri sahile inen keçiyoluna düşüyor, ilkbaharın tath rüzgânyla sarhoş olan martılar, çılgın bağrışlanyla havayı çınlatıyordu. Badem bahçesinin yanı geniş bir bağdı. Beyaz taşlardan yapılmış kısa bir duvarın ötesindeki harabe vadiye kadar iniyordu. Ba- Žin ortasındaki yıkık kulübenin kapısız girişinden bir ihtiyar çıktı. Saçı sakali bembeyazdı. Kamburunu düzeltmek istiyormuş gibi gerindi. Elleri, ayaklan titriyordu. Gök kadar boş, gök kadar sakin duran denize baktı, baktı. - Hayırdır inşallah! dedi. Duvarın dibindeki taş yığınlarına çöktü. Başını ellerinin arasına aldı. Sirtin- da yırtık bir çuval vardı. Çıplak ayaklan topraktan yoğurulmuş gibiydi. Zayıf kollan kirli tunç rengindeydi. Yine başını kaldırdı. Gökle denizin birleştiği dumandan çizgiye dikkatle baktı, ama görünürde bir şey yoktu. Bu, her gece uykusunda onu kurtarmak için birçok geminin pupa yelken geldiğini gören zavalh eski bir Türk forsasıydı. Tutsak olalı kırk yılı geçmişti. Otuz yaşında, dinç, levent, güçlü bir kahraman- ken Malta korsanlarının eline düşmüştü. Yirmi yıl onların kadırgalarında kürek çekti. Yirmi yıl iki zin- cirle iki ayağından rutubetli bir geminin dibine bağlanmış yaşadı. Yirmi yılın yazlan, kışları, rüzgârlan, firtinaları, güneşleri onun granit vücudunu eritemedi. Zincirleri küflendi, çürüdü, kıldı. Yirmi yıl için- de birkaç kez halkalarını, çivilerini değiştirdiler. Ama onun çelikten daha sert kaslı bacaklarına bir şey olmadı. Yalnız aptes alamadığı için üzülüyordu. Hep güneşin doğduğu yanı sol ilerisine alır, gözlerini kıbleye çevirir, beş vakit namazı gizli işaretle yerine getirirdi. Elli yaşına gelince, korsanlar onu, "Artık iyi kürek çekemez!" diye bir adada satmışlardı. Efendisi bir çiftçiydi. On yıl kuru ekmekle onun yanın- da çalıştı. Tanrı'ya şükrediyordu. Çünkü artık bacaklarından mihlı değildi. Aptes alabiliyor, tam kıblenin karşısına geçiyor, unutmadığı âyetlerle namaz kılıyor, dua edebiliyordu. Bütün umudu, doğduğu yere, Edremit'e kavuşmaktı. Otuz yıl içinde bir an bile umudunu kesmedi. Forsa "Öldükten sonra dirileceğime nasıl inanıyorsam, öyle inanıyorum, elli yıl tutsaklıktan sonra da ülkeme kavuşacağı- ma öyle inanıyorum!” derdi. En ünlü, en tanınmış Türk gemicilerdendi. Daha yirmi ya- şındayken, Tarık Boğazı'nı geçmiş, poyraza doğru haftalarca, aylarca, kenar kıyı görmeden gitmiş, rast geldiği issiz adalardan vergiler almış, irili ufaklı donanmaları tek başına hafif gemi- siyle yenmişti. O zamanlar Türkeli'nde nâmı dillere destandı. Padişah bile onu, saraya çağırtmıştı. Serüvenlerini dinlemis- ti. Çünkü o, Hızır Aleyhisselam'ın gittiği diyarları dolaşmıştı. Öyle denizlere gitmişti ki, üzerinde dağlardan, adalardan büyük buz parçaları yüzüyordu. Oraları tümüyle başka bir dünyaydı. Altı ay gündüz, altı ay gece olurdu! Karısını, işte bu, yılı bir büyük günle bir büyük geceden oluşan başka dünyadan almıştı. 67 SEVFETTIN Snel OMER