7. Hintli bir yaşlı usta, çırağının sürekli her şeyden şikâyet etmesinden bıkmıştı. Bir gün çırağını tuz almaya gönderdi. Hayatı

7. Hintli bir yaşlı usta, çırağının sürekli her şeyden şikâyet etmesinden bıkmıştı. Bir gün çırağını tuz almaya gönderdi. Hayatındaki her şeyden mutsuz olan çırak döndüğünde. yaşlı usta ona, bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söyledi. Çırak, yaşlı adamın söylediğini yaptı ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye başladı. "Tadı nasıl?" diye soran yaşlı ustaya "acı" diye cevap verdi. Usta yüzündeki tebessümle çırağın kolundan tuttu ve onu dışarı çıkardı. Az ilerideki gölün kıyısına götürdü ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp gölden su içmesini söyledi. Ustanın söylediklerini yapan çırak ağzının kenarından akan suyu si- lerken aynı soruyu sordu: "Tadı nasıl?" "Ferahlatıcı" diye cevap verdi genç çırak. "Tuzun tadını aldın mı?" diye sordu yaşlı usta, "Hayır" diye cevap verince çırak, yaşlı usta bunun üzerine suyun yanına diz çökerek her şeyden şikâyetçi olan çırağına şu nasihatte bulundu: Bu metindeki ana düşünceye bağlı olarak yaşlı usta çırağına nasıl bir nasihatte bulunmuş olabilir? A) Her insan hayattaki problemlere aynı oranda sabir göstermez. Kimisi hayatını problemlere bağlayarak hep üzüntü ve keder içinde geçirir. B) Yaşamdaki sorunlar tuza benzer ne azdır ne de çok, biz sadece sorunların olduğu zamanda hislerimizi genişletip bardak değil göl olmaya bakmalıyız C) Aynı tuz gibi sorunlar da insan hayatında her zaman yer edinecek. Ama sizin olaya bakışınız her zaman tuzun ayarını belirleyen olacaktır. Sorunların hayatımızdaki yerini ayarlayan daha mutlu olur. D) İnsan yaşamı az ile çok arasındadır. Bazen bir bardak bazen de bir göl kadar. Bu yaşamı anlamlı kılan işe sorunların varlığı ve bizim onlara verdiğimiz cevaplardır.